You wouldn't be here traducir turco

"If they knew it was me that took the money, I wouldn't be here talking to you now."

Parayı benim aldığımı bilselerdi şimdi seninle konuşuyor olamazdım.

If it wasn't for you, I wouldn't be here today, Mitch.

Sen olmasaydın, burada olmazdım, Mitch.

If you hadn't been here today, hadn't heard all this stuff, wouldn't you still be happy - waiting at home for me, hoping this went well, wanting to make love?

Eğer bugün buraya gelmemiş ve bu kadar şeyi duymamış olsaydın, eve gelmemi beklemekten - bu olanların iyi gitmesini ümit etmekten ve benimle sevişmekten mutlu olmaz mıydın?

And if Rome wanted to shoot you? You wouldn't be here right now.

Ayrıca, Rome seni vurmak isteseydi, şu anda burada olmazdın!

Otherwise, I wouldn't be here with you.

Yoksa burada sizinle birlikte olmayacaktım.

Listen, if it wasn't for me, you wouldn't be here, so I wouldn't talk.

Bak dinle, ben olmasaydım, sen burada olmazdın, ben de konuşmazdım.

Wouldn't you rather be with someone who wants to be here?

Burada olmak isteyen birini istemez misin?

If not for me, me, you wouldn't even be here.

Eğer ben olmasaydım, ben! Sen burada olmazdın.

You know I wouldn't be here if the situation wasn't heavy.

Durum kötü olmasaydı buraya gelmezdim, biliyorsun.

Well, if it wasn't for you and your shaman friend, I wouldn't be here.

- Eğer sen ve şaman arkadaşın olmasaydı burada olamazdım.

Then you wouldn't be here.

O zaman burada olmazdınız.

And I wouldn't have to be here if you were doing your job properly.

Öyleyse bilmen gerekir. İşini doğru dürüst yapsan burada olmazdım.

Listen, Wyatt wouldn't be here if you hadn't broken the rules.

Eğer kuralları ihlal olmasaydı Wyatt burada olmaz, dinleyin.

If we'd been right, you wouldn't be here.

Yanılmamış olsaydık, sen burada olmazdın.

No, you wouldn't even be up here if it wasn't for me.

Ben olmasam burada olmazdın bile.

Otherwise, you wouldn't be here.

Yoksa burda olmazdın.

If I knew you wouldn't be here, I wouldn't have made all this food.

Senin olmayacağını bilseydim, bu kadar yemeği hazırlamazdım.

Maybe not. But you wouldn't be here if you didn't want to be.

Olabilir, ama istemeseydin gelmezdin.

We wouldn't be out here if you never joined the team.

Eğer takıma hiç girmemiş olsaydın, şimdi bu hale gelmezdik.

No. We wouldn't be out here if you weren't such a jackass about me joining the team.

Hayır, eğer takıma girmemle ilgili olarak bir pislik gibi davranmasaydın, bu hale gelmezdik.

If you had listened to me, Lex would already be getting the help he needs... and Miss Lang wouldn't be here fighting for her life.

Beni dinlemiş olsaydın, Lex ihtiyacı olan yardımı çoktan alıyor ve Bayan Lang burada hayatı için savaşıyor olmazdı.

You wouldn't be here if you weren't good at what you do.

Yaptığın işte iyi olmasaydın asla burada olamazdın.

She wouldn't even be here now if you hadn't taken her upstairs last night.

- Charlie, dün gece onu yukarı çıkarmasaydın şimdi burada olmayacaktı bile.

You're all smart or you wouldn't be here.

Ben sadece daha zeki olmanızı istiyorum.

You know, i wouldn't want to be rude, but if you don't have any money, you have nothing to do here, so please...

Kaba olmak istemem, ama paran yoksa, burada işin yok, şimdi lütfen...

You wouldn't be here if there wasn't something missing.

Bir şeylerin eksikliğini hissetmemiş olsan burada olmazdın.

You know, during the war, there was a whole lot I had to learn fast, or I wouldn't be here.

Biliyor musun, savaş sırasında, hızlı öğrenmem gereken çok şey olmuştu, yoksa burada olmazdım.

Otherwise you wouldn't be here.

Yoksa burada olmazdın.

You wouldn't be able to drive it because it's dead. - You're coming over here now.

- Buraya geliyorsun şimdi de.

I'm glad you didn't get here earlier, because... then I wouldn't be able to tell you that... your gift to me... is a ruse.

Daha erken gelmemiş olduğuna sevindim, çünkü... gelseydin sana şunu söyleyemezdim... Bana verdiğin hediye... tam bir sahtekarlık.

- Wouldn't be the same without you. - We'll be here, don't worry.

- Siz olmazsanız tadı çıkmaz ama.

You promised she wouldn't be here

Burada olmayacağına söz vermiştin.

If I had them, I wouldn't be sitting here talking to you.

Eğer almış olsaydım, burada burada oturup seninle konuşuyor olmazdım.

If you felt any love for David, any passion, you wouldn't be here.

Eğer David'i gerçekten sevseydin burada olmazdın.

I should never send it if you hadn't sent it, I wouldn't be here now.

Mektubu göndermemeliydim. Göndermeseydin, şimdi burada olmazdım, değil mi?

- Here, if we were black, you wouldn't be throwin'us out.

- Zenci olsaydık, bizi kovmazdın.

If you hadn't met her today, then you wouldn't be here.

Bugün onunla karşılaşmasaydın şimdi burada olmazdın.

You wouldn't even be here if it wasn't for me.

Ben olmasaydım burada olmayacaktınız bile.

And i wouldn't expect to be around here much longer for people to be disgusted by so they don't notice what the fuck is going on with you!

İnsanların iğrenç bakışları altında... burada daha fazla kalacağımı sanmam. Sana neler olduğunu fark edecek kimse olmayacak!

I've made an impression... or you wouldn't still be here.

Bir etki yarattım... yoksa hala burada olmazdın.

So you didn't think I was gonna be here... so therefore it makes it safe to come'cause maybe I wouldn't find out about it.

Yani burada olacağımı düşünmediğin için nasıl olsa öğrenmem falan diye gelmenin zararı yoktu.

You just said he wouldn't be here.

Burada olmayacağını söyledin.

Without the great sacrifices you've made we wouldn't be here to share this nice pot of tea.

yaptığınız büyük fedakârlıklar olmasa burada durup birlikte bu güzel çayı içiyor olamazdık.

If you knew who it was, you probably wouldn't be here.

Eğer kim olduğunu bilseydin, şu anda burda olmazdın.

I wouldn't be here if it wasn't for you.

Senin için olmasa burada olmazdım.

Well, like today, when... you said that Christian couldn't... excuse me, wouldn't be here... I felt so much pain, like I couldn't breathe.

Yani, bugün, Christian burada olamayacak pardon olmayacak dediğinde sanki nefes alamıyormuşum gibi acı çektim.

If you weren't, we wouldn't be here.

Eğer öyle olmasaydınız, burada olmazdık.

I think if it were up to you, we wouldn't be walking out of here at all.

Eğer sana kalsaydık, burada bile olamazdık.

It's just an observation, Jeffrey, but... wouldn't the money that you're spending here tonight to say, "hello, Pittsburgh, hello" be better spent helping to keep the hospice open?

Benimki sadece bir gözlem, Jeffrey ama bu gece burada, "Merhaba Pittsburgh" demek için harcadığın parayı bakım evi....... için harcasan daha iyi olmaz mıydı?

In fact, I wouldn't even be standing here right now if it wasn't for you.

Hatta eğer sen olmasaydın, şu anda burada dikiliyor olamazdım.

You wouldn't be here without me!

Ben olsaman bugünlere gelemezdiniz!