Bir amerikalı traducir inglés
3,964 traducción paralela
Herkes senin kim olduğunu anlayacak, Genç ve iyi bir Amerikalı değil.
That'll make everyone see you for who you are, not all American jockey boy.
Burada bir Amerikalıyla iş yaptığımızı öğrenirse ; bir casusla...
When he knows we're dealing with an American, a spy...
Tanrı bilir ya çok içen bir Amerikalı karşısındakini konuşarak bayıtabilir.
A boozed up American can talk the ear off of anyone. Lord knows.
Eğer bir Amerikalı fark ederse, hayatının geri kalanını bir delikte geçirirsin.
If the American finds out lack hundreds of weapons do you smoke in prison for life.
Bir Amerikalı beni görmeye geldi.
An American guy came to see me.
Bir Amerikalı ve genç çocuğu, dün gece Fransa'da... tatilleri sırasında acımasız bir şekilde öldürüldüler.
An American man and his young son holidaying in France were brutally killed last night...
Sen Fransa'da yaşayan bir Amerikalısın, yani bir göçmen.
You're an American living in France, an expatriate.
Bir Amerikalı.
A Yankee.
Sizin antikalığınıza kafayı takmış zevksiz bir Amerikalı olduğumu sandınız.
You thought I was a tasteless Yank obsessed with how quaint you all are.
Eğer Hayber Geçidi'nde tatil yapan bir Amerikalı, İHA tarafından...
If an American vacationing in the Khyber Pass gets targeted by a Predator...
Özellikle de bir Amerikalı için.
Especially by an American.
En ufak bir itirazınız varsa da, size, bir Amerikalı adamın eşine saygısızlık ettiğinizde nasıl tepki verdiğini göstereceğim.
And if you have even the slightest objection, I'll show you exactly how an American man reacts when you're disrespectful to his wife.
Koroda şarkı söyleyen ödül sahibi Myspace sayfasında Tanrı'yı kahraman olarak yazmış tam bir Amerikalı çocuk gerçekten cehenneme mi gidecek?
"tom, the choir-singing, trophy-winning, all-american boy " who listed god as his hero on his myspace page, Really in hell? "
Ve bu ülke insanı, yozlaşmanın kaynağı olan... bir Amerikalının içeri tıkılmasından büyük mutluluk duyacaktır.
And the people of this country would love nothing more than to haul an American in as the face of corruption.
Londra bir Amerikalı tüccarı kabul edebilir, ama iki?
London can accept one American king of commerce, but two?
Söylesene, bir Amerikalı olarak Londra'da sıfırdan başlamak nasıl bir şeydi?
Tell me, what was it like for you, setting out anew, an American in London?
Baban tüccar bir Amerikalı, bundan pek emin...
Your father's an American in commerce, I'm not really...
Bir an önce gitmek isteyen Amerikalı bir milyonerden aldım.
Got it off an american billionaire who had to get out quick
Gelecek yıl, bir sürü Amerikalı arkadaşın olacak ve çok daha fazla keyfini çıkaracaksın.
Next year you many more American friends and you get a lot more fun.
Yabancı bir ülkede, sevgilisi öldü... iki Amerikalı'ya rastladı ve ona defol git mi diyeceğiz?
She's in a foreign country, her boyfriend dies, she runs into some fellow Americans and we tell her to fuck off?
Ona ölü bulunan Amerikalı genç çocuğu sordum. Kafasına bir silah doğrultuna kadar aptalı oynadı.
I asked him about the American teenager Who had been found dead... and he played dumb until I put a gun to his head.
Sadece Amerikalı olduğunu ve TV de bir şov programı yaptığını hatırlıyorum.
I remember that he was American show host on television.
Ruh Festivali, 100 yıldan fazla bir zaman önce yerli Amerikalı kardeşler tarafından başlatılmış bir geleneğimiz.
The Spirit Festival is our hallowed tradition stalled by our Native American brethren over 100 years ago.
Haklısın, fakat yakınlardaki bir köyde Amerikalı tutsaklarımız var.
You are right, but we are holding American prisoners at a nearby village
Amerikalı bir ergene takıldım kaldım.
I'm stuck with an American teenager.
- Oğlun unutuyor mu sanıyorsun? Halı altına süpürüp bir şey olmamış gibi yapmak tam Amerikalılara göre.
That's so American to just swipe it under the carpet and act as if it didn't happen.
Özellikle benim gibi bir Kuzey Amerikalı için,... bu orantısız, aşırı bir şeydi.
To a North American, particularly one like me, it's... out of proportion, excessive.
Kahramanım Ezra adında genç bir tarih profesörü. Amerikalı genç bir insani yardım çalışanı sayesinde Borneo'da Muhammet olduğunu iddia eden birini keşfediyor.
Well, my hero is a young history professor called Ezra who, with the help of a young American aid worker, discovers this man in Borneo who claims to be Muhammad.
Üstelik, ilk Afrikalı Amerikalı çoğunluk liderini atamış olmak, bu hiç de fena bir miras sayılmaz.
And I have to say, appointing the first African-American majority leader, why, that isn't a bad legacy to have.
Düşünsene, Amerikalı bir kurt adam Londra'da.
And seriously, an American werewolf in London?
"Amerikalı Kuzenimiz", üç perdeden oluşan bir komedidir. Aristokrat bir akrabasından kalan mirasını almak için İngiltere'ye giden Amerikalı bir taşra hödüğü olan Asa Trenchard'ı konu alır.
Our American Cousin is a farce in three acts about Asa Trenchard, an American country bumpkin who comes to England to claim an aristocratic inheritance.
Booth'un hesaplamalarına göre, kararlaştırılan saat olan 22 : 15 Amerikalı Kuzenimiz'in üçüncü perdesinin başlangıcına denk gelecek. Ve perdeler arasında bir ara verilecek.
Booth has calculated that the appointed time of 10 : 15 will fall at the beginning of act three of Our American Cousin, and there will be an intermission between the acts.
Sana bir yardım önermiyorum seni salak amerikalı.
I'm not offering you charity, you stupid fucking gringo.
Amerikalıların düşüncesizce davranmak konusunda kötü bir şöhreti var ve -
You Americans have a reputation for being reckless and -
Monika, Amerikalı bir sevgili yapmışsın.
Monika, you have an American boyfriend.
Bu gece çok az Amerikalı yataklarına giderken beraberlerinde bir şekilde başarısızlığa uğradıkları hissi olmadan gidecek.
Tonight, there will be few Americans who will go to bed without carrying with them the sense that somehow they have failed.
- Bir anlaşma yapacağım. Amerikalılarla konuşmak istemiyorsan, bunun seni hain yapacağını düşünüyorsan konuşmazsın ama benim ve çocukların yanında sen de geleceksin.
- I'm gonna make a deal where you don't have to talk to the Americans if you don't want to, if you think that'll make you a traitor, but you will come with me and the kids.
Amerikalıların bu işte bir parmağı var.
And the goddamn Americans won't say what it is.
Amerikalı bir kızı alıkoydu ve ve durum daha da kötü oluyor, o kızı bile değil.
He has kidnapped an American child and to make matters worse, she's not even his daughter.
Müzakereler kapalı kapılar ardında yapılmış. Hem de sürpriz bir şekilde Danimarka ve Amerikalı girişimcilerle beraber.
Negotiations have taken place behind closed doors - and come as a surprise to both Danish and American commentators.
Bu, yeni bir Kuzey Denizi macera değilse Amerikalılar niçin burada?
If this isn't a new North Sea adventure - what's in it for the Americans?
Ve tüm haber kanallarında.' 'Sadece bir sorum var.' 'Amerikalılar bunu yapabiliyorsa, biz neden yapmıyoruz?
'.. and all the news channels.''l've just one question.''lf the Americans can do it, why can't we?
Yeni bir araştırmaya göre, artık Amerikalıların çoğu küresel ısınmanın gerçek olduğuna inanıyormuş.
"A new study concludes that most Americans now believe that global warming is a real thing..." Did you hear that?
Ama eğer o dedikodu doğruysa, Penthouse orta sayfa pozum öyle bir çığır açtı ki "kıllı" kelimesini yeniden tanımladı ve Amerika'ya öyle kıvrak bir poz verdi ki Pek de Kılsız olmayan İhtişamlı Amerikalı pozisyonu adını verdiler.
But if that rumour were true, my "Penthouse" centrefold, so groundbreaking that it completely redefined the term "hirsute", and gave birth unto these United States a pose so limber, they named it The Regal American Not-So-Bald Spread-Eagle.
- Belirtmeliyim ki bence Amerikalı bir yazarın Cholong'a gelmesi Amerikan klasiklerini yeniden değerlendirmek için harika bir fırsat. Size mükemmel uyum sağlayacak bir film düşünüyordum.
I must say, the arrival of an American writer in Cholong seems like the perfect opportunity to revisit some American classics, and I thought of a film that would suit you wonderfully.
Yüksek umutlarla dolu yedi Amerikalı Bir milyar $ değerinde yüksek teknoloji saniyeler içinde yok oldu ABD Uzay Programında bugüne dek yaşanan en kötü felaket.
Seven Americans with the highest hopes. A billion dollars worth of the highest technology. Gone in seconds.
Amerikalıların çok şişman olduğu hakkında bir belgesel izledim.
I watched this documentary that says a lot of Americans are huge.
Kalp naklini gerçekleştiren ilk Amerikalı olacağını söyle. Sonra da başarını Leica'ya borçlu olduğunu söylediğin bir dergi reklamı.
Say you're gonna be the first American to complete a successful heart transplant... and that you'll appear in a magazine ad attributing your success to your Leica.
219 Amerikalıyı öldüren bir hainle CIA'nin ne kadar samimi olduğunu soruyorum.
I'm asking her just how cozy the CIA was... with a traitor who went on to kill 219 Americans.
- Amerikalıların sizin bir şeyleri düzgün olarak yapabilme kabiliyetinize olan inançlarını kaybettikten sonra bunu yapmanız.
- Coming, as it does... when the American people have lost faith in your ability to get things right.
Evet basit bir evet.. amerikalı değiliz
Yes. A simple yes, sir will suffice. Were not American... yet.
amerikalı 196
amerikalılar 135
amerikalı mısın 27
amerikalı mısınız 19
amerikalıyım 27
amerikalı mı 24
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
amerikalılar 135
amerikalı mısın 27
amerikalı mısınız 19
amerikalıyım 27
amerikalı mı 24
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir arkadaşım var 42
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir arkadaşım var 42
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43