English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Biraz zaman tanı

Biraz zaman tanı traducir inglés

910 traducción paralela
Bana biraz zaman tanımak için şimdilik ne kadar istiyorsunuz?
How much will you take provisionally on account to leave me time to look around?
Bana biraz zaman tanımak zorundasın.
You must give me time.
- Biraz zaman tanı annecik.
- Give it time. Run, Mommy, fast.
Moskova'ya biraz zaman tanı.
You must give Moscow a little time.
Biraz zaman tanı.
You got to give the girl a little time.
Biraz zaman tanı.
Give her a little time.
Ona biraz zaman tanı, dayak atma sırası ona gelir.
Give the boy time, it will be he that's giving the beating, is it?
Ruhumdaki şeytanın üstesinden gelmem için biraz zaman tanı.
Time to get over that feeling there's something evil in me.
Kendine biraz zaman tanı.
Give yourself time.
Yeni sorumluluklarına alışması için ona biraz zaman tanımak gerekiyor.
She must be given a little time to become accustomed to her new responsibilities.
Bize biraz zaman tanımalısınız!
You've got to give us some time!
Bana biraz zaman tanı. Sevebilirsin.
Give me time.
- Müşterilerin biraz zaman tanısın.
- Get your clients to agree to more time.
- Ona biraz zaman tanı.
- Give him time.
Bize biraz zaman tanı yeter.
Just give us a little time.
- Biraz zaman tanı.
- Give it a go.
Yokluğuna çok alışmıştım, lütfen biraz zaman tanı.
I had gotten used to you being gone. This will take time.
Yani, kendine biraz zaman tanı.
Give yourself a little time.
- Kendine biraz zaman tanı.
- Give yourself a little time.
* Bana biraz zaman tanı yıkayım aşağı adamı. *
Give me some time to blow the man down.
Kanun adamlarını bulup benimle beraber getirebilmek için bana biraz zaman tanıyın.
GIVE ME TIME TO REACH THE OFFICERS OF THE LAW... AND BRING THEM BACK WITH ME.
Tabii, bana biraz zaman tanırsan...
Of course, if you give me a little more time.
Kendimize biraz zaman tanıyalım.
Let's give ourselves a little time.
Ona biraz zaman tanı.
Give him a little time.
Bana biraz zaman tanıyın. Delilleri kesin getireceğim.
Mr. Bracket, please give me more time and I'll prove it to you.
- Kendine biraz zaman tanı.
- Give yourself time.
Biraz zaman tanı.
Give it some more time.
"Biraz zaman tanı."
"Give it time."
Biraz zaman tanı.
Give it time.
Düşündüm de, Marie-Anne'e biraz zaman tanısam diye, şey için...
I thought I'd give Marie-Anne some time to, er...
İtalya Bankası durumu güç olanlara... ... biraz zaman tanıyacak.
The Bank of Italy's giving extra time to those in shaky positions.
Biraz zaman tanı.
Give it a little time.
Biraz zaman tanıyın, Danny güzelce uyum sağlayacaktır.
Given just a little time, Danny will adjust beautifully.
Bu nedenle Zürih'e gidelim diye düşündüm, orada ilişkimize biraz zaman tanıyalım...
That's why I thought we could, perhaps in Zurich, take some time and...
Bana biraz zaman tanımalısınız.
You must give me time.
Bana biraz zaman tanıyın, olmaz mı?
Give me some room, will you?
Ona biraz zaman tanı.
Give him time.
Etraflıca düşünmesi için Bay O'Rourke'a biraz zaman tanıyalım.
We'll give Mr. O'Rourke a chance to think things over.
Biraz zaman tanı, Harv.
Take it easy, Harvey.
Bu bize biraz zaman tanır.
That gives us some time.
O zaman "trende tanışmış iki yabancı" ortamını biraz daha ileri götürmeye ne dersin?
Then I say we - we double down on this... "Stranger on a train" vibe we got going here.
- Bana biraz zaman tanı. - Hayır, bunun kısa bir sürede olması lazım.
- Give me some time.
Bana biraz daha zaman tanı.
You give me a little more time?
Üç aydan biraz daha fazla zaman önce Bay Stevenson işi kontrol etmek için New York'tan şahsen geldi.
A little over three months ago... Mr. Stevenson arrived in New York himself to supervise the work.
Biraz daha zaman tanısaydın, bana aşıktı, onunla evlenecektik.
If only you'd given me a bit longer. We would've been married.
Ve biraz daha tembellik edecek zaman tanı.
And give me a little more slack this time.
Bana biraz daha zaman tanı.
You give me more time.
Bu bacak yüzünden fazla ömrüm kalmadığını biliyorum. Ama Tanrı'dan tek isteğim birliğin üniformasına itibar etmeyen ve saygısızlık gösterenlerin yaptıklarını kanıtlayıp, askeri mahkemeye çıkarabilmem için bana biraz daha zaman tanıması.
I know this leg means I won't last very long but I pray I can manage to have enough time to amass evidence and bring to a court-martial all those who discredit and dishonor the uniform of the Union.
Biraz bekleyip zinacılara soyunmaları için zaman tanıyalım.
Let's wait a bit, let's give the adulterers time to undress.
Biraz daha zaman tanıyın bana.
Just give me a little more time.
- Biraz zaman tanıyalım.
- Give him more time.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]