Bu saatte traducir inglés
4,104 traducción paralela
Neden bu saatte arıyorsunuz?
Why are you calling so late?
Ben de her akşam tam bu saatte sokağa çıkıyordum.
I've been going out on the street, like, exactly this time every night.
Diziyi ilerleterek denkleme dönüştürdüm ve bu beni tam bu tarihte, bu saatte bu koordinatlardaki bu kumsala tam bugün getirdi. Zaman doldu ama burada değil.
I fed the sequence into the equation, and-and I came up with this date and this time and this set of coordinates that led me to this beach at this time on this day, and it's time's up and she's not here!
Çürük velet, bu saatte Jeungneun'a nasıl gidebilirim?
Rotten brat, how can I go to Jeungneung at this time?
Bu saatte nasıl böyle çok içersiniz?
How can you have had so much to drink at this time of day?
Özellikle bu saatte.
Especially at this time in the morning.
Bu saatte ikinci kadeh?
A second glass this early in the day?
Bu saatte ne oldu?
What do you want at this hour...
Neden bu saatte etrafta dolaşıyorsun?
Why are you strolling around at this time?
Bu evde yalnızsın ve bu saatte hala dışarı çıkıyorsun!
You're alone in that house, and yet you still go out at this hour!
Brooklyn'den Doğu yakasına giden yollar bu saatte çok kalabalıktır.
We should go. Upper East Side from Brooklyn is crazy.
Bu saatte herkes pazarda olur.
At this hour, everyone's heading to market.
Bu saatte dışarıda ne işiniz var?
- What are you doing out so late?
Bu saatte karısını uyandırmak istemeyiz, değil mi?
We don't want to go waking his missus now, do we?
Denise, bu saatte genelde özel salonumda nöbet tutarım.
Denise. I often take a night cap at this time, in my private parlour.
Bu saatte mağazada olmamam gerek. Şimdi gideceğim.
I know I shouldn't be in the store at this time, I'll go now.
Bu saatte habersiz geldiğim için kusura bakma.
Hi. Sorry for dropping in after hours, but I was walking by and I saw that your office light was on.
Bu saatte ne yapıyorsunuz?
What are you doing right now?
- Bu saatte mi?
Now?
Peki bu saatte burada ne yapıyorsun?
What are you doing alone in the moonlight?
Yarına kadar bekleyemedim. Bu yüzden seni bu saatte rahatsız ettim.
I just couldn't bear to wait until tomorrow, so I called you here at this time even though it's late.
Baldızım bu saatte neden gelir?
Why would sister-in-law look for me at this time?
- Bu saatte hâlâ çalışıyor musunuz?
Are you still working at this hour?
Bu saatte içmiyorsanız belki bir kahvaltı arzu edersiniz?
If you're not drinking at this hour, perhaps you fancy some breakfast?
Bu saatte kimsenin burda olacağını düşünmemiştim.
I didn't think anyone would be up here this late.
Bu saatte nereye böyle?
What are you doing out this late?
Bu saatte mi?
This early?
Bu saatte de mi yok dersin?
You don't have a class this period either?
Bu saatte bunu mu merak ediyordun?
You were curious about that at this late hour?
Odaya gelebilirdi. Neden onu bu saatte havuzun oraya çağırıyor ki?
He could've just come back to the room why call him out to the pool in the middle of the night?
Onu bulmam gerekse bile, ne tür bir aptal onu bu saatte aramaya çıkar?
Even if it's something that must really be found... Who's stupid enough to look for that at this hour?
Misafirlerin bu saatte burada olmaması gerek.
It's past time for all the festival guests to leave.
Seni bu saatte buraya ne getirdi?
What brings you here at this hour?
Neden yatağında kendi kendini kurcalamıyorsun bu saatte hala?
Why aren't you in bed diddling yourself?
Bu saatte çağırırsanız, başka yolu yoktu Hocam.
If you call at this time, there's no other way, Teacher.
Şimdi seni neden bu kadar geç saatte çağırdığımı anlayabiliyorsundur.
I hope you now have a better understanding of why it is I've been so distant of late.
Her taraf onlarla dolu biliyorum ama yakın zaman sonra baba olacağım bu yüzden de benim için bir iş bulmak son altı saatte en büyük öncelik oldu. Yeteneklerimden biri.
That's a skill.
Bu alarmı her üç saatte çalsın diye kurdum.
I rigged this alarm to go off every three hours.
Dr. Simeon, bu gece çok geç saatte dışarıdasınız.
Well, Dr Simeon, you're out very late tonight.
Bu araba saatte 10 kilometre den hizli gider mi?
Does this car go faster than four miles per hour?
Sekiz saatte kısık ateşte pişirirsin... Püf noktası bu.
You slow-cook it for eight hours, that's the trick.
Söyle bakalım, Tommy. Bu geç saatte evime neden geldin?
So, Tommy, what brings you by so late?
Bu kadar erken saatte ne yapıyorsunuz?
What are you doing in so early?
Bu kadar geç saatte aradığım için kusura bakma.
I'm very sorry for asking you to come so late.
Bu saatte mi?
At this hour?
Bu saatte burada ne arıyorsun?
Why are you here so late?
Bu akşamki gösterimde bana yardım ettin, ve bir kaç saatte olsa büyük moda fiyaskosundan önce, herşey mükemmeldi.
You helped me with my show tonight, and, at least for the first few hours before the big fashion fiasco, everything was perfect.
Bu kadar geç saatte dışarda ne yapıyorsun?
Where are you going this late at night?
Bu saatte evde ne işin var?
I thought you'd be home feeling bad for yourself, not feeling your bad self. What are you doing home already?
Harika bir noktaya değindiniz. Danilo Gura'yı dün gece geç saatte bu yüzden ziyaret ettim.
Excellent points, which is why I visited Danilo Gura late last night.
- Bu saatte ayakta ne yapıyorsun?
What are you still doing up?
bu saatte mi 92
saatten haberin var mı 18
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
saatten haberin var mı 18
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48