Değil mi ama traducir inglés
20,768 traducción paralela
Aptalca değil mi ama?
I mean, isn't that dumb?
Değil mi ama. Her sene ona içinde para olan bir kartpostal gönderiyorum.
To this day, I send her a card every year with a little money in it.
- Değil mi ama?
Right?
Romantik, değil mi ama?
- Romantic, right?
- Değil mi ama?
Ain't he?
Bunaltıcı, değil mi ama?
It's depressing, isn't it?
Şimdi durmayalım, değil mi ama?
Let's not stop now, shall we?
En azından ne yaptığını biliyormuş, değil mi ama?
Well, at least... she knew what she was doing?
Şunu netliğe kavuşturalım ama. İçkili ve müzikli bir parti otobüsünden bahsediyoruz değil mi? Meyve suyu kutuları ve video oyunlu değil?
But just to be clear, you mean a party bus with booze and music, right, not, like, juice boxes and video games?
Ama kurallara pek uyduğunuz söylenemez değil mi Valdes?
But you're not a big fan of the rules, right, Valdes?
Mantıklı davranacağını sandım ama kafayı yedin, değil mi?
I thought you would've been cool, but you flipped out, right?
Ama bunlar hiç ilgini çekmiyor, değil mi Barry? Ne?
But you're not really interested in any of this, are you, Barry?
Ama sonuncu söylediği şey bir soru değildi, değil mi?
Mm. That last little bit wasn't really a question, was it?
Çoğu açlık susuzluk nasıl saklanacağından başka bir şey bilmez. ama bu besin zinciri değil mi?
Most of them know nothing other than hunger, thirst, and how to hide, but it's a food chain, all right?
Ama sadece eğlenmek için değil mi?
But is it just for fun? They just...
Tamam ama bunu öğrenmenin bir yolu olmalı, değil mi?
Okay, but there must be a way to find out, surely?
- Neden ama? - Beni tanımıyorsunuz, öyle değil mi?
You don't know anything about me, do you?
Orası sorunlu bir mahalle, bunu anlıyorum ama bu vahim bir tesadüf, değil mi?
I get that it's a rough neighborhood, but that's a serious coincidence, no?
Ama saat sabahın biriymiş, öyle değil mi?
But it was 1 : 00 a.m. in the morning, huh?
Ama iyi biri olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
But... you think you're the good guy, don't you?
Ama sesimi sevmiyorsun, değil mi?
But you don't like my voice, do you?
Harish iki oğlumuz vardı ama bir kız için dua ettim. - Değil mi?
Harish... we had two sons yet I kept praying for a daughter.
Sen içerideki adam değilsin ama Ghost'a bir şeyler söyledin, değil mi?
You ain't the inside guy, but you told Ghost something, didn't you?
O benim kim olduğumu bilmiyor ama senin de kim olduğunu bilmiyor, değil mi?
She does not know who I am, but she does not know who you are either, right?
Ama bunu zaten biliyordun değil mi?
But you knew that already, didn't you?
Ama dönmeyecek değil mi?
But she's not coming home, is she?
Ama işler istediğin gibi sonuçlanmadı değil mi?
Yeah, well, it didn't work out like that, did it?
Yani, Nick burada değil, ama motosikleti burada öyle mi?
So Nick Farris isn't here, but his bike is?
Ama bizim Bay Tyler ile 20 dakika öncesine ayarlanmış toplantımız gerçekleşecek değil mi?
But our meeting with Mr. Tyler that was scheduled for 20 minutes ago, that's still happening, right?
Gerçek şu, hangi tarafta olduğunu bilmiyoruz ama her şey için hazırlıklıyız, değil mi Patton?
Reality is we don't know what side he's on... but we're prepared for anything, right, Patton?
Evet ama bu şekilde de bir Beverly Hils ev hanımına benzemiyor, değil mi?
Yeah, but it's not like she's a Beverly Hills housewife, you know?
Ama buralarda bir yerlerde olmalı, sonsuza kadar saklanamaz, değil mi?
Well, he's got to be around here somewhere, he can't hide forever, right?
Ama sonuncusu hariç değil mi?
Except for that last one, right?
Ama sonunda bir doktor olacaksın, öyle değil mi?
But you're going to become a doctor? I mean, eventually? Eventually.
Ama bu onların ilişkilerini de etkiliyor olmalı, değil mi?
You hear about these business executives that just work and work, and they have no time for family or for social life.
Bu mağarayı taşıyorlar ama değil mi?
They hold up this cave, don't they?
- Ama burada güvendeyiz, değil mi?
Well, we're safe in here, right?
Tutuklandığım için annemin beni öldüreceğini sanıyordum ama şimdi bunun için kaygılanmak zorunda değilim, değil mi?
I thought my mom was going to kill me for getting arrested but I don't have to worry about that now, do I?
Evet ama, ya ona inanmazsa, hapishaneye geri dönebilir, değil mi?
Yeah, but if he doesn't believe him, he could go back to jail, right?
Ama birinin mektubunu açmak kanunlara aykırı değil mi?
But isn't it against the law to open someone's mail?
Polislere birinin geldiğini söylemişsiniz ama onu görmediniz, değil mi?
That's right, you told the cops someone did come, but you didn't see him, right?
Ama tekrar düşündüm de, herkes için böyle değil mi?
But then again, is it anyone's?
Ama onun tarafından kapana kısıldım, değil mi?
But I'm trapped by it, aren't I?
Ama Bayan Kovitzky'nin endişesini anlarsın, değil mi?
But you do understand Ms. Kovitzky's concern, no?
- Ama bir iş, değil mi?
But it's a job, though, right?
Ama hala şu Meksikalı herifle görüşüyor, değil mi?
But she's still seeing that Mexican guy, right?
Yani yapmayın ama, bu delice değil mi?
I mean, come on, that's crazy, right?
Ama senin için hazmetmesi o kadar sorun olmuyor değil mi?
For you, though, swallowing's not really a problem, now, is it?
Ben sadece onunla konuşmak istemiştim ama bazen ne kadar öfkeli biri olabileceğini sen de biliyorsun, değil mi?
I mean, I just wanted to talk to him, but you know what an angry motherfucker he can be, right?
Şangay dedi. Her zaman gittiği yerleri bana söyler ama gerçekten orada mı, değil mi, hiçbir zaman bilemiyorum.
He always tells me where he's going... but I don't know if it's ever where he actually is.
Ama sende kâğıt olarak da var değil mi? Belgelerin yani?
But you have a hard copy, right?
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66