Diyordu traducir inglés
2,820 traducción paralela
Beş çocukla ne yaparım? " diyordu.
What am I gonna do with five? "
"Sen yine de azını bekle" diyordu.
"but, you know, don't get your hopes up."
Michael'ın mirası açısından iyi olur diyordu.
She felt this would be better for his legacy.
Domamamomo diyordu.
He said "amamamomo."
Çünkü şöyle diyordu, "Kahverengi / yeşil".
Because it said, "Brown / green".
Ana da böyle diyordu.
That's what she said.
"Anan da böyle diyordu" * esprisini yaptı ya.
He did a "That's what she said" joke.
Filmi seyrettiler ve keyifleri kaçtı. Çünkü filmi çok sevmek istiyorlardı, ama filmin sonu şöyle diyordu :
In the bathroom afterwards when all these young men were coming in, they'd seen the picture and they were kind of upset because this was a picture they wanted to embrace but something in that ending had said, no, maybe these aren't your heroes
Yanlış duymadıysam, kendine Danny diyordu.
I heard him call himself "Danny."
Bu kibar yalan dolan yazışmaya ne diyordu kâfir?
What was this fake politeness called?
Sulh diyordu ya.
She wanted peace.
"Mahidevran'a gösterdiğiniz hürmeti bana da göstereceksiniz." diyordu.
She was demanding the same respect they show you.
Makalede ne diyordu?
What did the article say?
Mektubun sonunda şöyle diyordu :
At the end of the letter, he says :
Neden onunla olmak istesin ki? " diyordu.
Why would she be into him? "
Atalarınız ona büyü diyordu, siz ise bilim diyorsunuz.
Your ancestors called it magic, and you call it science.
Ben ona soyadım "Kalkit" dedikçe o çok şişko ve ağırsın, "kalkgit" diyordu.
I'm like, No, Denoff, Denoff. She says, No, you're fat and you're heavy. Get off!
- Ninem, klinik karakter bozukluğu diyordu.
right, luke? autistic? grandma said that i defy clinical categorization.
Kitty, ne diyordu?
Kitty, what was he saying?
Devam et Kitty, Joseph ne diyordu söyle
Go on, Kitty, tell us what Joseph was saying.
"Burada kimse Wailers'ı tanımıyor" diyordu.
'Cause he said to me, "Eh, nobody know the Wailers".
Bana "Yarım saat daha kal." diyordu.
I'd say, "Oh, Bob. I've gotta go get some sleep now".
Cid ona anne diyordu.
He called her Mom.
Sanıyorum annem onu terk ettiği için böyle diyordu.
I think it's because she left him.
- Şöyle diyordu :
- It said...
Ama o hep : "Hayır, hayır, hayır!" diyordu.
He was going "no, no, no, no!"
Brooke ve David yolumuzdan çekilirse mutlu olabiliriz diyordu.
She did say that if Brooke and David were out of the way That we could be happy.
Küçük notta ne diyordu?
- What did his little note say?
Tuck'tan önce herkes bana Sosis torbası diyordu.
Before Tuck stepped in, everyone in our village used to call me "The Sausage Wallet."
Jim sadece sana bakımı ne kadar çok eğlenceli diyordu.
Jim was just saying how much fun he had taking care of you.
Mektupta ne diyordu?
So what'd he say?
Dön arkanı bu çok çirkin diyordu
and she's like "Turn around. This is so awkward."
Ne diyordu?
What's he say?
Kaldırımda uyandığımda fotoğraf makinem paramparçaydı gömleğimden aşağı kanlar süzülüyordu şişman bir polis başımda bekliyor ve bana "Yerden kalkma, zenci" diyordu.
I woke up with my camera busted on the pavement, blood running down my shirt, a big fat cop standing over me and he says, "Stay down, nigger."
Ne diyordu?
What'd it say?
"Cihad'ı devam ettirin." diyordu.
It said, "Continue the jihad."
Her iki yanında tutma yerleri olan çelik bir teldi ve onları döndürdüğünde sıkılaşıyordu. Ona "idam halkası" diyordu.
Uh, it was a steel wire, with handles on the ends that would tighten when he twisted them.
Durmadan "Bayan Wendy Alden" diyordu.
He kept saying, "Miss Wendy Alden,"
"Senin eleman şişmanlamış bu aralar." diyordu bana.
"Your buck he lookin'heavy these days," he says to me.
Bilemiyorum. "Beni öldürecekler" diyordu.
Well, she said "I'll be killed".
Yeniden belirtiyorum ki, emir ölü ya da diri diyordu bu nedenle bu adamları öldürdüğümüz sırada yasal bir eylemde bulunuyorduk.
Now I reiterate, the warrant states dead or alive, so when Mr. Freeman and myself executed these men on sight, we were operating within our legal boundaries.
Tüm bunlara ara ver diyordu.
Take time off from all the crap.
Evet, herkes öyle diyordu.
Yeah. That's what they tell me.
Kendine "Bebek Terbiyecisi" diyordu.
He kept referring to himself as "The Baby Whisperer."
Bazıları buna devrim diyordu.
Some people did call it a revolution.
Bazıları ise buna "Kaos" diyordu, yani kullanışsız bir kelime.
Some people called it "The Troubles", an equally useless word.
Aerosol dağıtıcı diyordu kayıtlarda.
Aerosol dispersant, that's what it said in the records.
İhbar, o birini öldürmeden önce onu durdurun diyordu.
Look, the call said to stop him before he killed someone.
Öldüm ben diyordu.
She said she was dead.
"Takın bana, Takın bana" diyordu.
" I'd fuck me.
Açıkça gelme diyordu. "Ben, sakın gelme."
Oh, man.
diyordun 20
diyorduk 19
diyordum 66
diyordum ki 63
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorduk 19
diyordum 66
diyordum ki 63
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259