Diyordun traducir inglés
2,167 traducción paralela
Bana "asistanım" diyordun!
You were calling me your intern.
Ne diyordun?
You were saying?
Kan diyordun.
- You were talking about blood.
Ne diyordun?
What do you say?
"Eva'sız yapamam" diyordun.
You would say, "I can't be without Eva."
- Ne diyordun?
What were we talking about?
25 bin dolarlık belediye fonunu görüyorum. Kürtaj ve sus payı ödemesine aktarılan fon. Kıza ne diyordun "kampanya bağışı" mı?
And I'll see you with $ 25,000 of municipal funds that paid for an abortion and hush money for- - what did you call her- - a campaign aide?
Uh, ne diyordun?
Uh, you were saying?
Boşa kürek çekiyorsunuz diyordun, ha, Korsak?
Wild-goose chase, huh, Korsak?
Dünya'nın hâlâ yerinde olacağı ile ilgili birşey mi diyordun?
What was it you were saying about the Earth still being here?
İyi de sen şey dememiş miydin çekmeceyi ve telefonu açabilmek için parmak izi sistemi var falan diyordun.
Didn't you say, though, there was, like, a thumb lock scan thing on his desk and his phone?
Evet, ne diyordun sen
Yeah. You were saying?
Gnasha-Gnasha, bir de beyin sarsıntısı geçirdim diyordun.
Gnasha-Gnasha, and you said you were concussed!
- Ruth, bak,... ikimiz de, nasıl diyordun, duygusal yönden açık sözlü değiliz.
Look, neither of us are what you would call, emotionally forthright.
Daha önce bunu çıkarmak istemiştin, sesi komik çıkıyor diyordun.
You wanted that out before
Hatırlatırım Michael, geçen ayki bir röportajında üniversite günlerinden bahsederken şöyle diyordun.
Michael, in an interview last month you talk about your college days.
Afedersin, ne diyordun?
I'm sorry, what were you saying?
parti için o pastayı mı diyordun?
Oh, you wanna that cake for this party?
Ne diyordun buna?
What do you call it?
O yeri, ne diyordun, nasıl seçiyorsun?
what do you call it, the place?
Arcee, destek diyordun.
Arcee, about that backup.
Kırılmaz diyordun.
You said it was shatterproof.
Well, sen benim için hayal diyordun. Hatırlıyor musun?
Well, you used to call me the delusion, remember?
Sen diyordun bir iş bul diye, ben de iyi yapabildiğim bir iş buldum.
You tell me to get a job, and I got one - doing something I'm good at.
- Ne diyordun?
What do you say?
- Bir saat önce de öyle diyordun.
You said that an hour ago.
Elinde pembe bir kazak taşıyıp soranlara "galiba tuvalete gitmiş" diyordun hep.
You just carried around a little pink sweater and was like, "oh, I think she's in the bathroom."
Özür dilerim, ne diyordun?
Sorry, you were saying?
Demin ne diyordun?
What were saying just now?
Benim çocuğum öyle değil " derim diyordun.
And to think that I'd go "What are you talking about? My daughter is not like that"
Tüm içtenliğinle doğruları söylemek yeterli olur diyordun.
Just sincerely telling the truth is best.
- Evet. Bana diyordun.
- What, me?
Okulda konuştuğumuzda kadere inanmam diyordun.
In the college you said you didn't believe in destiny.
Neil, onun için "harika bir kız" diyordun en son.
Neil, you were saying about "she seems awesome."
Pardon, benim hakkımda diyordun ki?
Sorry, you were saying about me?
Bir de bana diyordun ambiyansı eşcinselleştirme diye.
Can't believe you're worried about me gaying up the place.
Madison hakkında ne diyordun?
What was it that you were saying about Madison?
Ancak biraz önce bana diyordun ki, En azından orada birkaç kişi Sibirya fırtınası geliyor diye mutludur, doğru mu?
But you were telling me a moment ago, there are at least a few people happy about this Siberian storm, right?
- Daha şimdi % 9 fark atarız diyordun!
- You said you'll win.
Sen ne diyordun?
What were you saying?
Şimdi, diyordun ki tortu, turunçgil kabuğu ve nikotin kalıntıları.
Now, you were saying, uh, residue, citrus rind and nicotine.
Karına neden Tiranozor diyordun?
About your wife. Tyrannosaurus or something?
Ne diyordun?
What were you saying?
Genç ve hırslıyken yazdığın şu kitaplara ne diyordun sen hani şu başlamanla bitirmenin bir olduğu kitaplar?
Hey, what did you used to call those books you used to write when you were young and hungry, and were writing books faster than they could print them?
Nasıl diyordun zamanla alışıyorsun. Tatlarına...
Well, they're a...
"Bilinmeyen"'e, şeytan diyordun.
You called Satan. the unknown.
Diyordun ki...
You were saying...
"Aletime bak!" diyordun
You were like, "Look at my dick!"
Ağlıyordun, ne kadar özel diyordun.
You were crying, saying how special it was.
Ne diyordun, evet utangaçtın.
You were saying. You're shy.
Ne diyordun?
What have you been saying?
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51
diyorlar ki 68
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51
diyorlar ki 68