Endişelendim traducir inglés
2,307 traducción paralela
Sana üst katta kimin olduğunu sordum, çünkü senin için endişelendim.
When I asked you about who was upstairs, it was because I was worried about you.
Endişelendim.
I was worried.
Tamam, kabul ediyorum biraz endişelendim ve evet adam da % 5 sapık.
Okay, I admit, I-I'm a little concerned, and, yes, he may be 5 % stalker.
MJ'i alıyordum ve evden çıktı onun için biraz endişelendim.
Well, I was picking up M.J., and he came out of the house, and... kind of worried about him.
Senin için endişelendim.
I was worried about you.
- Senin için endişelendim.
- I was worried about you.
Ama çok endişelendim.
I was just worried.
Uyku haplarını da ilaç dolabına koydum. Endişelendim çünkü.
Oh, and I moved your sleeping pills back in the medicine cabinet because I just worry.
Onun için endişelendim.
I'm kind of worried about him.
Hep senin için endişelendim.
I've always worried about you.
Seni göremeyince endişelendim.
I got worried when I didn't see you.
Sürekli sana bir şey olacak diye endişelendim.
I often worried that something might happen to you.
Hannah, şu anda gerçekten çok endişelendim mesajımı alınca hemen ara lütfen.
Hannah, I'm really worried about you now so just call me when you get this, please.
Kardeşinizin doğumu ilerlemediği için endişelendim.
Uh, I'm just concerned that your sister's labor isn't progressing.
Etrafa baktık ve endişelendim bu yüzden, polis için çalışan kız kardeşimi aradım ve bana 112'yi aramamı söyledi.
We looked around, and I got concerned, so I called my sister who works for the police. And she told me to call the 112.
Ben senin için endişelendim.
I was, uh, a little worried about you there.
- Endişelendim.
I was worried.
Sesini duyunca biraz endişelendim.
I was concerned when I heard that you'd called.
Babam için endişelendim.
I was worried about dad.
Mesajını aldığımda endişelendim.
I was concerned when I got your message.
Sonra Karsh bana Casey'nin durumundan bahsetti ve ne bileyim, endişelendim.
Well, and then Karsh told me about Casey, and I don't know, I-I got worried.
Şu an endişelendim.
I guess I am now.
Senin için çok endişelendim.
I was so worried about you.
Havlunuz olmayabilir diye endişelendim.
I... was worried you might not have towels.
Rahatsız ettiğim için kusura bakmayın ama çok endişelendim.
Sorry to disturb you, but I'm very worried.
Kraliçemizin beni ağırlaması çok kibarcaydı ama ziyaretin tadını kaçırmaktan endişelendim.
So you've done a runner. It was nice of her Majesty to put me up but I was worried in case I outstayed my welcome.
Çok endişelendim, Vicky.
I was worried, Vicky.
Senin için çok endişelendim.
I got so worried about you.
Yengem hakkında soruşturma yapmaya gelmediğiniz için endişelendim.
I got worried as you didn't come to inquire about my sister-in-law.
- Endişelendim.
Check in?
Benim bir problemim yok. Senin için endişelendim.
Look, it's not my problem I'm worried about, it's yours.
- Endişelendim.
- I was worried.
"Birinci ; o kadar çok endişelendim ki mektubun kalanını yazmayı unuttum."
"Number one, I was so worried, I forgot to write the rest of this letter."
Senin için çok endişelendim.
I was so worried about you, you know? I know.
Çok hızlı gittiğimi düşündüğünden endişelendim.
I was worried you might be thinking that I'm going too fast.
Çünkü bugün senin için endişelendim.
Because I was worried about you today.
En sevdiğim yeğenim için endişelendim diye beni suçlayamazsın, öyle değil mi?
Well, you can't blame me for being concerned about my favorite niece, now, can you?
Endişelendim.
I'm worried.
Gerçekten çok endişelendim.
I was really worried.
- Biraz endişelendim çünkü bilirsin...
I was worried because...
Hayır, sadece çocuğumuz Logan hakkında endişelendim.
No, just a little concerned about our boy Logan.
Çok endişelendim, seni koca aptal. Umursamaz koca kıçlı şey.
I was so worried, you big, stupid, inconsiderate piece of poop.
- İkiniz için endişelendim.
I was worried about both of you.
Senin için endişelendim.
I was just concerned about your health.
Sadece senin için endişelendim.
I'm just worried about you.
Bu beşinci mesajım. Endişelendim.
The fifth message, but I'm worried.
Evet, bilirsiniz, konu bebekler olunca yani doktor arayınca endişelendim ve onu hemen buraya getirdim.
Yeah, and, you know, with babies, I mean, when a doctor calls...
# Endişelendim #
♪ Worry ♪
Kapıyı açık gördüm ve endişelendim.
I saw the open door and was worried.
Endişelendim.
I got worried.
Çok endişelendim.
I've been worried sick.
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38
endişe etmene gerek yok 22
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38
endişe etmene gerek yok 22