Gıt traducir inglés
211,431 traducción paralela
Onu tasdik etsem, size üçkağıt yaptığımı düşünecekti.
If I'd played along, she'd have known that I was tricking you.
Burada ne aradığınızı yahut Keşişlere niçin karşı geldiğinizi bilmez hale geleceksiniz.
You won't know what you're doing here or why you're working against the Monks.
Baktığınızda çöl olduğunu düşünmezsiniz.
You wouldn't think it was a desert when you looked at it.
Biz tanıştığımızda çok büyük değildik. Eğlenmiştik. Güzel günlerdi.
I mean, you and I weren't much older when we met, and that was fun, right?
Baskıyı severim, yumuşaklığı değil.
I like pressure. I don't like soft.
Ama tüm bunları yaptığına inanamıyorum.
I just, I can't believe you did all this.
Penny, kızlar gecesi yapıyoruz ama sen artık burada kalmadığın için bunun esasen benim kızlar gecem olması garip geliyor mu?
Penny, is it weird that we're having girls'night here, but you don't live here anymore, so it's basically my girls'night? I hadn't really thought about it.
Odadan çıkarken uyandırmadığıma şaşırıyorum.
I'm surprised I didn't wake her up walking out of the room.
Kadın yattığı kişileri seçen biri değilmiş.
The woman wasn't choosey about her lovers.
- Randevumuz olmadığını biliyorum.
I don't believe we have an appointment.
Onunla yattığını sanmıyorum.
I don't think you slept with her. She was human.
Onu bulalım ve bu işten sıyrılamadığına emin olalım.
Let's find her, make sure she doesn't talk her way out of this one.
Artık insanlar için kullandığını sanmıyorum.
I don't think he has much use for humans anymore.
Bence iyi olmadığını biliyoruz.
Both of you. I think we know he isn't.
Ve düşünmeden edemiyorum yansıtıcının ışığından dışarı çıkarsak tam olarak ne oluyor?
And I'm just wondering... what happens if we move outside the light of the projector?
Bizi hayal kırıklığına uğratma Valkyrie.
Don't let us down now, Valkyrie.
Lütfen yapmadığını söyle.
Please, tell me you didn't.
Lütfen yapmadığını söyle.
Please tell me you didn't?
- Seni çatıdan atmayı düşündük ama ne kadar rejenerasyon hakkın kaldığından emin olamadım.
Well, we thought we might chuck you off the roof, but I wasn't sure how many regenerations you had left.
Hâlâ paslanmadığımı bilmek güzel.
It's good to know I haven't lost my touch.
Bunu yaptığıma inanamıyorum.
I can't believe I'm doing this.
Görünüşe göre Peyton'ın iyi olmadığı bir şey bulduk.
Looks like we found something Peyton isn't good at.
Weckler öldükten sonra Tatum'un Seattle'daki bir arkadaşının yanına taşındığını böylece okul değiştirmek zorunda kalmadığını söyledi.
She told me after weckler's death, Tatum moved in with the family of one of her friends here in Seattle, so she wouldn't have to change schools.
- Okulun kaçta başladığını bilmiyor musun?
You don't know what time school starts?
Hala ne aradığımı bilmiyorum.
I still don't know what I'm looking for.
Sen şu an buranın doğru bir haritasının olmadığının farkında mısın?
Do you understand there isn't a single accurate map of this entire place now?
Alice beni affetti mi bilmiyorum. Yeterince cesur olamadığım için.
I don't know if Alice ever forgave me for not being brave enough.
Denedim ama kazanamayacağını anladığında... Beni en uygun yere koydu diyelim.
It tried, but when it saw that it couldn't win- - well, let's just say it stuffed me in a place most convenient.
Gemine el koyduğum için üzgünüm Kaptan... ama korkarım planladığım şey için... Storybrooke'da olmaman gerekiyor.
Sorry to commandeer your vessel, Captain, but I'm afraid for what I have planned, you can't be in Storybrooke.
Gerçekten ne çaldığını anlamayacağımı mı sandın?
Did you really think I wouldn't know what you stole?
Bir süredir... gemin olmadığını öğrendim. Jolly Roger'ı Arendelle'de kaybettiğinden beri.
Well, I hear tell that you haven't had a vessel for some time... not since you lost the Jolly Roger in Arendelle.
Yani onunla yüzleşmek için başka bir diyara... gitmene yardım edeceğime inanmadığın için mi beni öldürmeye çalıştın?
So, you tried to kill me because you didn't believe that I would help you get to another realm to get back to her?
Kara Peri'nin bu kadar tozu... neden topladığını hiç düşündün mü?
Haven't you ever wondered why the Black Fairy is collecting all this dust?
Beni hafife aldığını söyleme.
Don't tell me you underestimated me.
Seni okyanusa atmadığımıza dua et.
You're lucky we didn't toss you in the ocean.
Şirin'in tüm binaları, yağladığı tüm avuçlar ona çalışıyor, değil mi?
All Smurf's buildings, all the palms she's greased worked for her, didn't it?
Şu Javi denen adam dedi ki... Manny'nin babası olmadığını söyledi.
That Javi guy... he said that, he said that Manny wasn't his dad.
Eskiden uyuyamadığım zaman Şirin de bana bunu yapardı. Tek farkı, o mikrodalgada ısıtırdı, hile yapardı.
Smurf used to do it for me, too, when I couldn't sleep, except she used the microwave, which was cheating.
Bundan sonra kendi başıma bir şey yapma şansım olmadığını düşündüm.
After that, I didn't think I'd have a shot at anything on my own again, and...
Büyümüş yetişkinlerin saatlerce bu oyunu oynadığına inanamıyorum.
I can't believe grown adults play this for hours at a time.
Soğrulmuş Taş güneş ışığı almadığı yerde iş görmez.
An absorption stone doesn't work anywhere untouched by the sun.
Haberlerin yayılmadığı bir medeniyete taşınana kadar bir daha asla sevilmeyebilir veya seks yapamayabilirim
I may never be loved or have sex again unless I move to some backwards civilization that doesn't consume news.
Ayrıca yapmadığım bir şeyle suçlanıyordum.
"But I was also accused of something I didn't do."
Karısının onaylamadığı bir şey yapmazdı.
He simply couldn't do anything his wife didn't approve of.
Gönül bağladığımı söyleyemem.
I wouldn't say I had a crush.
Karakterinin şövalyelik kazandığını hatırlamıyorum.
I don't remember your character earning a knighthood.
Konuşmak istedim ama bir düzine mesaj bıraktıktan sonra hislerin karşılıklı olmadığını düşündüm.
I've wanted to talk, but I figured after leaving a dozen messages, the feeling wasn't mutual.
Artık neden katıldığımı bile hatırlamıyorum.
Just couldn't remember why I signed up anymore.
Güvenli olup olmadığını bilmiyoruz.
We don't know if it's safe.
Uyandığın her gün korkak biri olmak zorunda değilsin.
You don't have to be a coward every waking day of your life.
O makineye adım attığın her an da, küçücük bir hataya bile yer olmayacak.
That every time you step into that machine, there isn't room for even the slightest error.
gitti 877
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gittim 82
gitmiş 384
gitme 1049
gitmişti 26
gitmedim 39
gitmem lazım 361
git başımdan 465
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gittim 82
gitmiş 384
gitme 1049
gitmişti 26
gitmedim 39
gitmem lazım 361
git başımdan 465
gitmelisin 203
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gittin mi 16
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gittin mi 16
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
git yat 43
gitsin 41
gitmiyor 31
gittik 20
git burdan 105
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitti mi 195
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitsin 41
gitmiyor 31
gittik 20
git burdan 105
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitti mi 195
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131