English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ I ] / Içeri girme

Içeri girme traducir inglés

426 traducción paralela
Ben çalarken içeri girme.
Don't come in when I'm playing.
- Sence içeri girme vaktimiz gelmedi mi?
- Don't you think it's time we went inside?
Ah, lütfen içeri girme, Beatrice.
Oh, please don't come in, Beatrice.
içeri girme.
Don't come in.
Sakın içeri girme!
Don't come in!
- Sakın içeri girme!
Don't come in!
Çıplak, içeri girme.
He's naked, don't go in.
Hayır, henüz içeri girme.
No, don't go in just yet.
Rhoda, içeri girme zamanı.
Rhoda, it's time to come in now.
Pekala, fakat ilkin oradaki işini bitirinceye değin içeri girme.
All right, but don't go inside till you play your line in there first.
Ortalık yeterince karışırsa, Miller'la benim içeri girme şansımız olur.
If there's enough confusion going Miller and I should have a chance to break in.
Bir dakikalığına içeri girme, Bee.
Don't come in for a minute, bee.
- Seni çağırana dek içeri girme. - Peki.
Don't come in until I call you
Tamam, Zelda, istiyorsan bana vur ama lütfen içeri girme.
Hit me if you want to, but please don't go in there.
Hiçbir cevap alamayınca içeri girme cüretinde bulundum.
There was no answer so I took the liberty of entering.
Joey banyodayken lütfen içeri girme.
Please don't go into the bathroom while Joey's having his bath.
Size verebilecek bir şeyimiz yok lakin içeri girme nezaketinde bulunursanız çok memnun olurum.
We have nothing to offer you but I would be happy if you came inside
Problem - içeri girme.
The problem : To get in.
Müşteri varken içeri girme.
Don't come in while customers are here.
Tamam, kapıyı açacağım. Ama içeri girme.
All right, I'll open the door, but don't come in.
Hemen içeri girme.
Don't go in yet.
Kapıyı açıp içeri girme izni.
To open the door and make an entrance.
Yeter güneşte kaldığınız, içeri girme zamanınız geldi.
It's time you came in out of the sun!
Elimde silah varken içeri girme!
Don't come in when I have a gun in my hand!
Sadece basit bir meskene tecavüz ve içeri girme, dostum.
Just a simple breaking and entering, man.
Kapıyı çalmadan içeri girme, demiştim.
I told you never to walk in here without knocking.
- İçeri girme.
Just keep your eyes open.
İçeri girme.
- l'll come in. Don't come in.
Hayır, bence içeri girme.
No, you'd better not go in.
İçeri girme.
Don't come in.
Teyze, bekle! İçeri girme!
Auntie, wait, don't go in!
İçeri girme o zaman.
Stay out here, then.
- Dikkat et, içeri girme!
You're not really going in there, are you?
- İçeri girme oğlum.
- Don't go in there, boy.
İçeri girme!
Don't go in!
İçeri girme, Jim.
Don't go in, Jim.
İçeri girme.
Don't go in there.
Girme içeri!
Stay out there!
Leon dur, lütfen girme içeri...
- No, Léon. Don't go in...
İçeri girme.
Don't go in.
Ah, kilit kırılmadığına ve içeri zorla girme işareti olmadığına göre, katilin Mallory'nin bürosuna nasıl girdiğini anlayamıyorum.
Um, I cannot figure out how the murderer got into Mallory's office since the lock wasn't broken, and there's no sign of forced entry.
İçeri girme sakın.
Don't go in there.
İçeri girme sakın.
Don't go in there. Vtg
İçeri girme vakti.
Time to come inside.
İçeri girme zamanı mı geldi?
Is it time to go in?
İçeri girme!
Don't go in there!
İçeri girme!
Don't go inside.
İçeri girme.
Don't go inside.
İçeri girme!
Don't come in here!
- İçeri girme.
- Don't, don't go in.
Sakin girme içeri!
Don't go in there!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]