Kimi zaman traducir inglés
625 traducción paralela
Havuzum kimi zaman bulanır.
My pool is sometimes troubled.
- Kimi zaman öyle.
- Sometimes it is.
Kadınlar kimi zaman tuhaf şeyler yapıyorlar, değil mi George?
Women do strange things sometimes, don't they, George?
Biliyor musun, kimi zaman sabahları kalkıyorum onun yüzüne bakınca benim de ödüm kopuyor.
You know, sometimes I get up in the morning... and I take a good look at him and he frightens me, too.
Kimi zaman saçımı tararken durup okşarım, uzun uzun çok yumuşaktır.
Sometimes, when I'm doin my hair, I just sit there and stroke it cause its so soft.
Kimi zaman hissediyorum ki neredeyse uzanıp ona dokunabilirim.
At times I feel I can almost reach out and touch it.
- Kimi zaman aşırı huzurlu olur.
- It can be a bit too peaceful.
Kimi zaman, özellikle bakış tarzımdan hoşlanmam ama 14 yaşımdan beri bu konuda tartışmak istemeyen bir erkekle karşılaşmadım. Tabii.
I don't especially like the way I look sometimes but I never met a man since I was 14 that didn't want to argue about it.
Kimi zaman Güney California'da herkesin bir diğerine hamburger satarak hayatını kazandığını düşünürüm.
Sometimes I think everybody in Southern California makes a living selling hamburgers to each other.
Kimi zaman hamburgerden öyle bıkıyorum ki...
I get so sick of hamburgers sometimes, I...
Kimi zaman yoldan çıkarsın, eksen etrafında dönersin ve bir ağaca toslarsın çamurluklarını ezer, memleketten getirdiğin o güzel idealleri kazır atarsın.
Sometimes you skid, sometimes you go into a spin and smash into a tree and bash your fenders and scrape those fine ideals you brought from home.
Boş zamanlarınızı değerlendirmek için 11 bin tane pin-pon masası ithalinin israf olup olmadığını merak ediyorum kimi zaman.
Sometimes I wonder if it isn't a waste of money to import 11,000 ping-pong tables for the recreation of you young men.
Ama, hepsini geride bırakarak ona karşı iyi ve dürüst olmaya çalıştık ama bu kimi zaman işe yaramadı...
All the same, we've tried to be decent and honest, but sometimes...
Kimi zaman cinayet aşk gibidir.
Sometimes, murder's like love.
Kimi zaman Kızılderililer, gangsterler ; kimi zaman da başka şeyler olur.
I didn't make it up about the Kellersons!
Bak kimi zaman lavlar yamaçtan denize ulaşana kadar akar.
- Yes, always. Look, sometimes the lava flows until it reaches the sea.
Kimi zaman insan kendini kaybedip aptalca şeyler yapabilir.
A person might act crazy and stupid at times.
Çünkü kimi zaman ne dediğini anlayamıyordum.
I couldn't understand what you said half the time.
"Kimi zaman titiz, kimi zaman huysuz."
"At times fastidious, at times mean."
Kimi zaman da sıcak bira, soğuk makarna.
Sometimes it's warm beer and cold spaghetti.
Bir din adamı için gerekli olan herşeyi düzenlerim, cemaatle ilgilenirim ; kilise için zangoç, kimi zaman da, yardımcı çocuk ayarlarım.
I fix everything for priest, take care of house, sexton for church, sometimes altar boy.
Kimi zaman öyle.
Sometimes I do.
Kimi zaman zor gelir sana, ama sen asla yılma.
That died in the war from the gun shot.
- Kimi zaman ama ortak beklemez.
- Sometimes, you know, a partner can't wait.
Kimi zaman tanıdık geliyor, ama tam olarak tanıyamıyorum.
It sounds familiar sometimes... but I don't really recognize it.
Evet ama... ya duyduğum ses, kimi zaman sanki kendi sesim gibi geliyorsa?
Yeah, but what if sometimes... it sounds like my own voice?
Kimi zaman çok şeker, öyle değil mi?
He's pretty cute sometimes, don't ya think?
Öyleydi, kimi zaman.
It was, sometimes.
Kimi zaman doğru kararı verseniz bile ya da doğru kararı verdiğinizi düşünseniz bile mutlaka içinizde kuşku duyduğunuz bazı noktalar vardır.
The trouble about being on the side of right, as one sees it, is that one often finds oneself in the company of such very questionable allies.
İnsanlar kimi zaman bağışlamazlar.
Sometimes men don't.
Ota Irmağı'nın delta üzerindeki... yedi kolunda,... her gün belli saatlerde,... her gün tam o saatlerde, alçalıp yükseliyor sular. Balık dolu serin sular. Kimi zaman külrengi, kimi zaman mavi.
The seven branches of the delta estuary of the river Ota drain and fill at their usual hour, precisely at their usual hour, with fresh water rich with fish, grey or blue, depending on the season and time of day.
Kimi zaman bir kedi girip bakıyor.
Sometimes a cat comes in to have a look around.
Kimi zaman denemelisin. Kazanmak gibisi yoktur.
You ought to try it sometime.
Kimi zaman konuşurken ağzından çıkan sözlerin donduğu olurdu.
Sometimes when we talked the words comin'outta your mouth'd freeze solid.
Kimi zaman öyle davranıyor ki, geçimini adam öldürmekten sağlıyor demezsin.
There are sure times he doesn't act like a man that makes his way killing.
Hakkımda çok şey duymuşsun,... kimi zaman patırtının tam ortasında kimi zaman, politikanın içinde.
It seems like you added up my life, and I'd spent it all either stomping other men or in some cases getting stomped.
Hatta kimi zaman tüm gece.
All night, too, sometimes.
Kimi zaman onlara, güç bela insan dersin.
You can hardly tell them from the human beings sometimes.
Kate, kimi zaman tiyatrodan tiksiniyorum.
Kate, sometimes I loathe the theater.
Medea çok tatlıydı, ama kimi zaman huysuzdu.
Medea was very sweet, but sometimes she has a bad temper.
Ve onları hizaya sokmak kimi zaman kolay olmuyor.
And it takes someone with a strong head like you to keep them in line.
Sizler benim çocuklarımsınız ama kimi zaman sizleri tanıyamıyorum.
Now you my children but sometimes you all might as well be strangers.
Ne de olsa, hayat kimi zaman tesadüfi, kimi zamansa zaruri gerçeklerin bir bileşkesidir.
Contingent truths and necessary truths make up life
Kraliçeler kimi zaman krallardan, hatta prenslerden daha iyi değildir.
Queens are sometimes no better at that than kings, or even princes.
O zaman otur ve bana anlat bakalım, kimi sevdiğini.
You sit down here and tell me whom you do like.
- O zaman kimi kast ettin?
Then just whom did you mean?
Portrelendi, işlendi, sunuldu. Ne yer, ne giyer, kimi tanır.. .. neredeydi ve ne zaman, nereye gidiyor.
She's been profiled, covered, revealed, reported, what she eats and what she wears and whom she knows and where she was and when and where she's going.
Bu biraz farklıydı - üçüncü zaman fili, dişleri alt çenesinde büyüyen, kimi dişleri bizimkiler gibi olmayan yukarıdan aşağıya büyüyen dişler.
Not like elephants from today. It had tusks growing from its lower jaw.
Tıbbın çaresizce bir sorundan el çekmek zorunda kalmayacağı bir seviye... sözkonusu olduğunda, o zaman Kiliseyi tedavi etmeden bıraktığı kimi ruhsal... rahatsızlıklar için eleştirebilirsin!
When medicine reaches a point where it never has to walk hopelessly away from a case, then you can criticise the Church because it's left some spiritual illness uncured.
Unutma ki zincire vurulmak..... özgürlükten iyidir kimi zaman.
To be in chains is sometimes safer than to be free.
Kimi, o zaman?
Who, then?
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71