English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ K ] / Kötü

Kötü traducir inglés

187,634 traducción paralela
Şu Omicron hakkında anlayışlı olmaya çalıştım ama belli ki sende kötü bir etki yaratıyor.
I tried to be real cool about this Omicron character, but clearly he's a bad influence. Get up to your room.
Astım, kötü kokulu nefes, sarı dişler iğrenç bir cilt.
- Like asthma - Mm-hmm. And bad breath, yellow teeth,
Kötü olanı da değildi ama.
It also wasn't the bad one.
Hem en kötü ne olabilir ki?
Right. And-and what's the worst that could happen?
Bu kötü bir fikir.
this is a bad idea.
Kötü kelimeler kullanacaksan, bunu zaten biliyorum.
Well, if you're gonna use bad words, I already know five.
Bizimkinin keyfini, etraftaki kötü kokuyla bozmak için.
Then, Alba utilizes her nanny network to ensure some serious stink sours his mood.
İyi ve kötü arasındaki savaşta tanıklar her zaman çatışma bölgesine çekilir tanık olduklarını kanıtlamaları için.
In the war between good and evil, the Witnesses will always be drawn to the site of conflict in order to... witness it.
- Bina kapatıldı ve buradaki herkes kötü deli bir büyücünün merhametine kaldı.
The building's been sealed off, which means everyone in here is at the mercy of a violent and deranged warlock.
Ansel'in başına kötü bir şey gelsin hiç demedim.
( sighs ) I never asked for anything bad to happen to Ansel.
- Doktor bu tip egzersiz yaralanmaları kötü değil dedi.
Oh, the doctor said workout injuries like this, um, they're not so bad.
Kötü insanların kötü şeyler yapmasını engellerken yaralandın.
You got hurt stopping bad people from doing bad things.
İyi günde de kötü günde de.
For better or worse.
- Ne kadar kötü?
How bad is it?
- Kötü.
Bad.
Kötü haber, bir kaya yığınına doğru gidiyor.
Bad news, it's heading straight for a bunch of space rocks.
Zamanın en kötü canavarlarından biri.
- One of history's worst monsters.
Ne kadar yakınlar. Birbirlerinin kötü uyarılarını tamamlıyorlar.
Aw, they're so close, finishing each others'dire warnings.
Zamanın en kötü canavarlarından biri. Kader Mızrağı Legion'da, resmen tanrı gibi oldular. Görünüşe göre Legion mızrağı aldıktan ve gerçekliği değiştirdikten sonra bizi evcil hayvanları olarak tutmuşlar.
♪ ♪ [groans]
- Kes şunu Rory. Buraya ilk gelişinizde çok kötü bir şey olmadığı takdirde bizim bile böyle bir şey yapacak kadar aptal olduğumuzu sanmıyorum.
[dramatic music ] [ grunts]
Çok kötü şeyler oldu.
[dramatic music]
Zaman fırtınası bir çeşit zamansal ateşkes yapmış gibi. Kötü haber de şu, Legion Of Doom hala bizi öldürmeye çalışıyor.
Oh, please, everyone has their favorite kill.
Ne kadar kötü?
How bad is it?
O kadar kötü ki, hiçbir hedefime ulaşamıyorum!
It's so bad, I can't accomplish any of my goals.
Kötü olmuş.
That's tough.
İşin en kötü kısmı yaşanabilecek şeyleri kaçırmış olmamdı.
And, you know, the hardest part of the whole thing... Was that I just... Missed my window.
İyi günleri de oluyor kötü günleri de.
You know, we have good days and bad days.
Tadı çok kötü.
It tastes terrible.
Portakal suyuna kattım, böylece tadı o kadar kötü olmaz.
I put it in some orange juice so it wouldn't taste so bad.
Felsefede buna çift etki prensibi denir, bu prensibe göre daha yüce bir amaca hizmet edecekse kötü bir eylem yapılabilir.
In philosophy it's called the doctrine of double effect, which states that it is permissible to do something harmful if it results in a greater good.
Çöküntü obruğu kötü olan.
Cover-collapse is the nasty one.
Gerçekten kötü.
It's really awful.
İçimde kötü bir his var.
I just have a bad feeling...
Durum kötü.
This is bad.
Sadece kötü şans işi de olabilir.
This could simply be a case of bad luck.
Tadı kötü gelmesin diye portakal suyuna kattım.
I put it in some orange juice so it won't taste so bad.
Oralar kötü adam kaynıyor.
Like a who's who of bad guys.
Bunu söylüyorsan, kötü göründüğümü söylüyorsun demektir. Üstüne daha saçma görünmemi de istiyorsun ha?
Are you saying that because you think I look ridiculous and you want me to look more ridiculous next time?
Kötü.
Bad.
Sunum yapıyorduk ve... işler kötü gitmeye başladı.
We were pitching and... well, things weren't really going well,
Sanırım, o gün kötü bir şeyler yemiş olmalıyım.
I think I must've eaten something bad that day.
Uygulama kötü olmayacak değil mi?
This app isn't gonna suck, right?
Sana kötü davranan kişi o mu?
He is the one who mistreats you?
Buna kötü bir fikir dememiş miydiler?
Didn't they say that was a bad idea?
var çünkü, en o ailenin beyinleri var umalım Büyük bir kötü orada bir canavar kurt ve sopalarla bir evde yaşıyor.
Well, let's hope she's the brains of the family, because there's a big bad wolf of a monster out there and you live in a house of sticks.
alternatif çok daha kötü olurdu.
The alternative would be much worse.
Bunun kötü bir fikir olduğunu söyledi.
I said this was a bad idea.
Ayaklara kötü geliyormuş.
Oof, I didn't know it'd hurt my feet so much.
Niye görünmez duvardan kötü bir şey gibi bahsediliyor?
Why do people keep saying "glass ceiling" like it's a bad thing?
- Ne kadar kötü yaralandın?
( groaning ) How bad did you hurt yourself?
Çünkü geçmişine pişmanlıkla bakmaktan daha kötü hiçbir şey yoktur.
Which means that I am destined to live out the rest of my days right... here... with you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]