Nefes alın traducir inglés
1,589 traducción paralela
Nefes alın. - İçinize çekin. Tadını çıkarın.
Breathe, inhale, enjoy.
Ve siz hastayı tutarak bunu engelliyorsunuz. Lütfen oturun ve bir nefes alın.
P-please have a seat and breathe.
Nefes alın kızlar.
Breathe, girls.
Nefes alın, Bayan Ofelia.
Breathe, Mrs. Ofelia.
Nefes alın.
Breathe.
Ve nefes alın.
And breathe.
- Evet, biraz nefes alın.
- Yeah, take a load off.
Rahatlayın ve nefes alın.
Just relax and breathe.
Derin nefes alın.
Take a deep breath
Derin bir nefes alın.
just breathe.
İhtiyacınız varsa biraz nefes alın.
If you need a second, take a second.
Şimdi derin nefes alın.
And now take a deep breath in.
Rahar bir nefes alın, Bay Lefroy...
Rest easy, Mr Lefroy.
Nefes alın, nefes alın.
Just breathe. Just breathe.
Evet, onlara nasıl nefes alınacağını öğrettim.
Well, I taught them how to breathe.
"Derin nefes alın ve verin."
Gable's bags, please? Take a big breath in and exhale a big sigh.
Derin nefes alın.
Breathe in deeply.
Sizin için dopdolu bir yıldı, biraz nefes alın.
You've had another very successful year. Why not take a break and- -
Birkaç derin nefes alın, rahatlayın ve sessiz enerjinizin tekrar dolup sizi yenilemesine izin verin.
So take a few deep breaths, relax and allow silent energy to recharge and renew you. Remember, you're too blessed to be stressed.
Bayan rahatlamaya çalışın ve derin bir nefes alın.
Ma'm just try to relax you and take a deep breath.
Derin nefes alın.
You had a dizzy spell!
- Derin nefes alın.
I had something stuck in my throat, something hairy.
Derin nefes alın, Bayan Strange.
Deep breaths, Mrs Strange. Very good for nausea.
Nefes alın ve ıkının.
Breathe and push.
Derin bir nefes alın ve beni iyi dinleyin!
Take a deep breath and listen to me!
Terra'nın yüzeyine bir kere kök saldığında 7 günde gezegenin havasını nefes alınabilir şekle dönüştürecek.
Once rooted in Terra's surface, it will convert the planet to breathable air within seven days.
Derin bir nefes aldık ve son kasılmaların ardından seni dünyaya verdik. Kıçına bir şaplak attık ve gözlerindeki amniyotik sıvıyı silerken sen de ilk nefesini alıyordun.
And so, we breathe deep, and with these last painful contractions we push you out into the world, spank your bottom, and wipe the amniotic fluid from your eyes as you issue your first independent breath.
Ben çal dediğimde çalar, nefes al dediğimde nefes alırsın.
You play when I say play. You breathe when I say breathe.
Onların nefes alıp almadığını bilmiyorum, Frank?
I don't know if they're breathing, Frank.
Kapının diğer tarafında nefes alışını duyabiliyorum.
I can hear you breathing on the other side of the door.
Nezle olduğunu düşünüyor, ama nefes alıp verirken hırıldadığını duydum.
She Says She Has A Cold, But I Heard Wheezing.
- Nefes al, haydi - 911'i arayın
( Man ) Come on. Just breathe. Come on.
Baygın. Bradikardisi var. Ama hâlen nefes alıyor.
He's unconscious and bradycardic, but he's still breathing.
Biz... ben nefes alışını hissedebiliyordum ve uyanmama sebep oldu ve onu da uyandırdım.
I would feel the breathing and it would wake me up, and I would wake her up.
Az önce nefes alışını hissettim.
I just felt him breathing.
Nefes alışını hissettim.
I felt him breathing.
Nefes al dediğimde alırsın.
You breathe when I say breathe.
Nefes al, yukarı kaldır, kalp merkezini açın.
Inhale, pull forward and up. Open the heart center.
Doğru nefes alırsanız boğulmazsınız.
If you breathe correctly, you don't drown.
Hatta nefes alıp almadığını kontrol etmek için bile yanına yaklaşmadım.
And I didn't even get close enough to her to see if she was breathing.
Sonra, derin bir nefes al ve 60.000 $'ın olsun!
Then hold your breath, let me go and blow that up into 60.
Nefes alışını duyabiliyorum.
I hear him breathing.
Ne kadar iyi rol yaptıklarını biliyorlar ve sana göstermek istiyorlar. Hep alınlarını tutarlar derin nefes alırlar. Hayır, dayanamam.
They know they're acting, how good they are, and goddammit they're gonna show you.
Ruhum "The Catcher in the Rye" ın sayfaları arasında nefes alıyor.
My very soul is breathing between the pages of "The Catcher in the Rye".
Şanslısın.Hala nefes alıyor.
You're lucky he's still breathing.
Böylece bir süre sen ve Jane rahat bir nefes alırsınız.
So that you and Jane have a chance... to breathe a bit.
Çeyrek saat sonra, adamın bacaklarının arasındaki canavarı unuttuğumu söylediğimde Christine'in nefes alış verişi sıklaşmıştı.
And after a quarter of an hour I'd forgotten about the monster between the guy's legs.
Bir nefes alanın, taklit ettiğini al..
Take a breather guys..
Kalp atışların hızlanır avuçların terler beni gördüğünde zar zor mu nefes alırsın?
Your heart's racing, palms sweating, you can barely breathe when you see me?
Biraz nefes alın. Sokak protestoları nedeni ile mağazayı hemen kapatıyoruz. Müşterilerimizin mağazayı hemen terketmeleri gerekmektedir.
Due to protests are to close immediately.
Etleri çürümüş ve gözleri yuvalarının içine göçmüş. Nefes alıp verdiğinde sana da ölüm üflüyor.
She's all rotting flesh, and her eyes are sunken into their sockets and when she breathes, she breathes death into you.
alın 440
alınma 41
alınmak yok 18
alınma ama 23
alınmayın 22
alınmadım 34
alın bunu 23
alın onu 55
alın şunu 54
alın bakalım 97
alınma 41
alınmak yok 18
alınma ama 23
alınmayın 22
alınmadım 34
alın bunu 23
alın onu 55
alın şunu 54
alın bakalım 97
nefes 63
nefes al 406
nefes ver 47
nefesini tut 47
nefesim kesildi 20
nefes alma 21
nefes alamıyorum 272
nefes kesici 24
nefes darlığı 22
nefes alamıyor 31
nefes al 406
nefes ver 47
nefesini tut 47
nefesim kesildi 20
nefes alma 21
nefes alamıyorum 272
nefes kesici 24
nefes darlığı 22
nefes alamıyor 31