English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ S ] / Sekiz saat

Sekiz saat traducir inglés

1,120 traducción paralela
- İki dakika için sekiz saat bekledim.
For two minutes, I wait eight hours?
Evet, tam sekiz saat.
Yeah, the full eight hours.
Sekiz saat içinde ormana dönecek.
He'II be back in the clearing in eight hours.
Yapmamız gereken ayın geri kalanında her zaman olduğu biri bir günde sekiz saat çalışmaktır.
All we do is work the rest of the month eight hours a day like always.
Günde dokuz saat çalışmamı ama sekiz saatlik para almamı mı istiyorsun?
You want me to work for nine hours... and only clock in for eight?
Sekiz saat önce bir köpektin.
Eight hours ago, you was a dog.
Sekiz saat önce akıl hastanesindeki bir deliydim.
Eight hours ago, I was a lunatic in an insane asylum.
Günün sekiz saatini fabrikada geçiriyordum, sonra eve geliyorum ve başka bir sekiz saat daha geçiriyorum.
I PUT IN EIGHT HOURS A DAY AT THE FACTORY, THEN COME HOME AND PUT IN ANOTHER EIGHT HOURS.
Bir insanı sekiz saat boyunca esir alamazsın!
You can't kidnap a person for eight hours!
Son kırk sekiz saat içinde bir şey yemiş olsam size benim bir başka geleneğimi gösterirdim.
You can put some dirty laundry on the ping-pong table and disappoint me as only you can.
Günde sekiz saat donma oluyor.
There's been frost for eight days.
Kötü haber ; Bu tanktaki basıncın dengelenmesi sekiz saat sürecek.
The bad news is we got eight hours in this can blowing'down.
Açılışa sekiz saat kalmış ve sen bana beni işten atacaklarını mı söylüyorsun?
It is eight hours before the opening and you're telling me they want to fire me?
Bir cilt döküntüsünden bir adam sekiz saat içinde nasıl ölebilir?
How can the guy die from a skin rash in eight hours?
Kızınız önümüzdeki yedi sekiz saat boyunca benimle güvende olacak.
Your daughter will be safe with me for the next seven to eight hours.
Günde sekiz saat çalışıyorsun ve duyduğun her şey yalan.
Eight hours a day, all you hear from people are lies.
Pek âlâ beyler helikopter sekiz saat daha buraya ulaşamayacak ve elimizdekinin bir hilkat garibesi olduğunun farkındayım ama şirket bunu istiyor ve ne yapacağımızı düşünelim mi?
Well, guys... Helicopter... the company does not can be reached in the next eight hours. It is not nice to be in here with this thing, but...
Tina, tam sekiz saat kaybım var.
Tina I've lost eight hours.
Sekiz saat.
Eight hours.
Bir füze hedefini 30 dakika içinde vurur. Ama bombacılar için sekiz saat gerekiyor.
A missile hits its target in 30 minutes but the bombers require nearly eight hours to hit theirs.
Diyebilirim ki en az sekiz saat sürer.
I'd say it would take at least eight hours to get there.
Alt tarafı günde sekiz saat daha fazla çalışacaksın.
It would just mean you have to work eight hours more a day.
Gecede sekiz saat.
Eight nice hours a night.
insanlarına danışabilirsin, ama yanıtını sekiz saat içinde almalıyız.
you may confer with your people, but we must have your answer within eight hours.
Doug, bunlardan yarım bile alsan sekiz saat boyunca bebekler gibi uyuyacağını söyledi.
Doug said half of one of these would make you sleep... Like you had a tit in your mouth for eight hours.
Bu geçirilecek yaklaşık sekiz saat demektir.
That gives us about eight hours to kill.
Sonra yavaşça yatağa bırakacaksın. Ve sekiz saat sonra bitmiş olacak.
Then you lower her gently onto the bed, and eight hours later it's over.
- Evet, saat sekiz.
Yeah, it's 8 : 00.
Bir sonbahar sabahı, günlerden Salı, saat tam sekiz buçukta.
One Tuesday morning in autumn at precisely half past eight,
David, eğer ışık hızınınüzerinde seyehat edersen, sen sadece 4.4 saat geçirirken burada dünyadaki diğerleri sekiz yıl yaşlanmış olur.
David, if you were traveling beyond the speed of light, then you could've been gone only 4.4 hours, and the rest of us here on Earth would've aged eight years.
- Saat sekiz.
- It's 8 o'clock.
Yaklasik saat sekiz gibi de Madrid'den ayrildim.
I left Madrid around 8 this morning.
Max'a saat sekiz dedim.
I told Max eight o'clock.
Saat sekiz olur mu?
8 : 00?
Dün gece saat sekiz buçuk gibi kulüpten ayrıldıktan sonra bir şeyler yemek için köşedeki dükkâna gittim. Weegees denen yere.
After I left the club last night, about 8 : 30 I went around the corner for something to eat.
Sayın misafirler, kumarhanede saat sekiz buçukta...
Remember, folks, tonight at 8 : 30 in the casino...
Saat neredeyse sekiz.
It's nearly eight.
Saat sekiz.
Eight o'clock.
Tanrım, saat daha sekiz ve ben sarhoşum.
Jesus, it's only 8 : 00, and I'm hammered.
Bence, saat sekiz ve. -... Alf şu an, sorun çıkarıyordur.
I bet it's really about eight o'clock and ALF's causing some trouble right now.
Sekiz saat hiç durmadan prova yapabiliyorsun.
- l called you Clarke.
Saat sekiz civarıydı.
About the eight of the night.
Hey, saat sabahın sekiz buçuğu... o zaman artık kendimi öldürmem sorun olmaz.
Hey, it's eight-thirty in the morning... so I guess it's OK to kill myself.
Saat sekiz civarı görüşürüz.
See you around 8 : 00.
Saat sekiz gibi görünüyor.
It seems that at eight o'clock.
Bir buçuk saat içinde sekiz duble tombulburger.
Eight Double Fatburgers in an hour and a half?
Yemeksiz on sekiz saat çok uzun bir süre...
18 hours is a long time to go without food.
Saat daha sekiz olmadı.
It isn't 8 : 00 yet.
Evet, Baron Gruner'i saat sekiz buçukta ziyaret edeceksin.
Yes, and you'll call upon Baron Gruner about half past eight.
Parti saat sekiz buçukta.
The party's at 8 : 30.
Galiba bu saat sekiz sularında oldu.
I guess that was at about eight.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]