English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ S ] / Sen bana söyle

Sen bana söyle traducir inglés

688 traducción paralela
Sen bana söyle.
You tell me.
Şimdi sen bana söyle.
Say it back to me.
Sen bana söyle de bakalım aynı şeyi mi düşünüyoruz.
You tell me and see if we are thinking of the same thing.
Sen bana söyle, o yüzden buradayım.
You tell me, that's why I'm here.
Sen bana söyle, Tanrım. Benim burada işim ne?
God, what am I doing here?
Sen bana söyle, Nicky.
You tell me, Nicky.
- Bilmem, sen bana söyle.
- I don't know. You tell me, eh?
- Sen bana söyle. Amerikalı arkadaşlarımızı bugünkü tablo hakkında bilgilendirdim, Jeff.
I've put our American friends in the picture about today, Jeff.
Şimdi söyle bana, kimsin sen?
Now tell me, who are you?
Sen de bana artık uçamayacağımızı söyle!
And you told me we couldn't fly anymore.
Sen bana Sosis Kralı'nın yerini söyle, ben de ona parasını götürüp neler düşündüğümü söyleyeyim.
You just tell me where this Wienie King lives... and I'll take his money back to him and tell him what I think of him.
Sen bana katilin nerede saklandığını söyle bende eline seni aklayan bir yazı vereyim.
I'll give you a letter clearing you if you tell me where that killer's hiding.
Annen bol şekerli bir kahve hazırlarken sen de bana ezberden bir şeyler söyle.
While mum prepares a nice cup of coffee with plenty of sugar you are going to recite something for me
Don, bana gizlice söyle, sen ve Lina için evlilik çanlarının yakında çalacağı söylentileri doğru mu?
Don, tell me confidentially, are these rumors true that wedding bells are soon to ring for you and Lina?
Sen bana Peter Pan'ın saklandığı yeri söyle ben de seni serbest bırakayım.
You tell me the hiding place of Peter Pan, and I shall set you free.
Sen söyle bana.
You tell me.
Sen bir bak ve bana ne düşündüğünü söyle.
You take a look at her and let me know how you like her.
Alice, sen ve George, hala... Bilmek istiyorum, söyle bana, hala...?
Alice, you and George do you still... tell me I want to know, do you?
Sen de bana güzel birşeyler söyle.
You tell me something nice, too.
Peki. - Sen kimsin söyle bana?
- Who are you?
Sen bana bir kelime söyle, ben de çağrışım yapan şeyi söyleyeceğim.
All right now, you give me a word and I'll give you an association.
Söyle bana... sen her gece böyle mi yatarsın?
Tell me... is that the way you go to bed every night?
Söyle bana genç adam, kimsin sen ve seni kim yetiştirdi?
Tell me, young man, who are you and who raised you up?
Doğrusunu sen söyle bana.
You tell me what is right.
Eğer sen, Allah'ının bir kulu olarak, beni yok etmek için 100,000 savaşçıyla, Allah'ımın yalnız bir kulu olarak, bana söyle, Muhammed Ahmed, Hartum'da kim hatırlanacak?
If you, as a servant of your God... must use 100,000 warriors to destroy me... a solitary servant of my God... then you whisper to me, Mohammed Ahmed... who will be remembered from Khartoum- -
Sen bana doğru yolda olup olmadığımızı söyle yeter.
You just tell me if we're heading right.
Söyle bana, sen yaptın, değil mi?
Tell me, it did happen, didn't it?
Bana sen söyle, tamam mı?
You tell me, all right?
Belki de hayal görüyorumdur, bana sen söyle.
Maybe I'm imagining things, maybe I'm not. You tell me.
Papaz Efendi, sen de ağzından çıkan önemli şeyleri söyle bana.
Chaplain, give me the highlights of what she's saying.
Şimdi, sen güzel vakit geçirerken kimin canının yanabileceğini söyle bana?
Now, who does it hurt, that you are having a good time?
Söyle bana, sen onun dostusun.
Tell me, you're her friend
Sen bana bundan paçayı nasıl kurtaracağımı söyle.
You tell me how I'm to get rid of this.
Bana gerçeği söyle, o sen miydin?
Tell the truth, was it you?
Giderim ama bana sadece bir şey söyle... sen ve ben burada gerçekten bulunuyor muyuz, yoksa bu da mı bir rüya?
I'll go, but first tell me just one thing. Are you and I really here together? Or is this a dream, too?
Sen aileden değilsin, doğruyu söyle bana.
You're not family, tell me the truth.
Sen artık burada olduğuna göre bana gördüklerini söyle, olur mu?
Now that you're here tell me what you see, okay?
Pekâlâ, söyle bana, kimsin sen?
So tell me, who are you?
Bilirsin, William, sen bana Taşduvar Jackson'u anımsatıyorsun. O personelinden birini kovmak zorunda kaldığında şöyle demişti :
You know, William... you remind me of a story about Stonewall Jackson... when he had to dismiss an incompetent from his staff, and he said :
Hadi söyle bana : sen ve kuzenin Angélica ne yaptınız?
So tell me : what have you and your cousin Angélica done?
Bana sen söyle.
You tell me.
Sen bana ne bildiğini söyle ben de doğrulayayım.
You tell me what you know and I'll confirm.
Bayağı esaslı bir araştırma yapmışsın ama sen bana bunun ne anlama geldiğini söyle.
You did some very thorough research but... tell me what it means.
Tamam şöyle yapalım, sen bana yarın yardım et, ben de Harry'den dişe dokunur bir şey öğrenemezsem bu işin peşini bırakırım, tamam mı?
Okay, you help me tomorrow. and if I don't get something solid from Harry, then I'll lay off, all right?
- Sen söyle bana.
- You tell me.
Söyle bana, arkadaşım Tieh'i öldüren sen miydin?
Tell me, was it you who killed Tieh Ta Kang?
Bana inanmaz, sen söyle.
He'll never believe me, you tell him.
Şimdi söyle bana, gerçekte sen kimsin?
Tell me frankly.
Hadi sen de bana gizli ve karanlık bir sırrını söyle.
You tell me some deep, dark secret about yourself.
Ama senin tavsiyeni almak biraz sorun olabilir. - Sen bana söyle, ben sorununu hallederim.
But taking your advice... will be a bit problematic.
Sen kimsin tam olarak, söyle bana.
Tell me, who exactly are you?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]