English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Y ] / Yukarı ve aşağı

Yukarı ve aşağı traducir inglés

889 traducción paralela
Ulu Majesteleri, Lord'um Ptolemy.. ... Yukarı ve Aşağı bölgelerin lordu Ra'nın, Horus'un ve Thoth'un oğlu, aziz...
His Divine Majesty, my Lord Ptolemy lord of the Upper and Lower regions son of Ra, of Horus and of Thoth, beloved of...
Eller havaya kaldırıldığında, hareket yapay kol ve ele iletilerek aynı şekilde, yukarı ve aşağı hareket etmesi sağlanır.
The movement of raising a hand transfers the same movement to the artificial arm, from bottom to top.
Grafik direk yukarı ve aşağıya doğru gidiyor.
The graph's practically straight up and down.
Yukarı gel ve Bay Darnay'in aşağıya inmesine yardım et.
Come up and help carry Mr. Darnay down.
Gelişler ve gidişler çok hoşuma gidiyordu düşen bir şemsiyeyi kaldırmak tiryakinin birinin sigarasını yakmak saati soranlara söylemek gitmek dönmek yukarı çıkmak aşağı inmek günde 50 sefer kapıyı açmak "Güle güle bayım!" "Buyurun hanımefendi!" "Güle güle hanımefendi!" "Hoş geldiniz beyefendi!"
I loved the coming and going... picking up an umbrella... giving a smoker a light just in time... indicating the clock to a man without a watch... going... coming... going up... coming down... opening the door 50 times... "Goodbye, sir!"... "Come in, madam!"...
Aşağı, yukarı, ve yana kaşıyorsun.
You scratch it up and down and crosswise.
Güneye aşağı ve kuzeye yukarı
♪ Down south and up north ♪
Kulenin kenarından aşağı prens ona tutunarak yukarı tırmanmış ve onu kurtarmış.
And down the side of the tower and the prince took hold and climbed all the way up and freed her.
Flatiron Binası'ndaki asansör ile yukarı aşağı yapıp durduk ve haliyle de kendimizi en sonunda Grant'ın mezarında bulduk.
We rode up and down the elevator in the Flatiron Building... and naturally, we ended up in Grant's Tomb.
Şunu söyleyebilirim ki, aşağı yukarı 600 yıl önce doktorlar, avukatlar, memurlar ve tüccarlar şimdilerde Hacılar Yolu dediğimiz o eski yoldan geçiyordu.
Let me remind you that as much as 600 years ago... doctors and lawyers and clerks and merchants... were passing through here on the old road which we call the Pilgrims'Way.
Piyanoyu müzik çalışmalarını koyacağım raflarla birlikte şuraya yerleştiririm. Aşağı yukarı yürümek ve taslakları sermek için bol yer yemeğin hazır olduğunu söyleyip duranları dağlamak için kızgın kerpetenler yayıncılarımdan gelen çek yığınları ve...
Put the piano over there with shelves for music... plenty of space to walk up and down, manuscripts all over the floor... hot pincers to tear the flesh from people who keep telling me luncheon is ready... stacks of checks from my publishers, and...
Ve aşağı yukarı.
And bobbing.
"Aşk mahkemeye, ordugâha, koruluğa, aşağıdaki insanlara ve yukarıdaki azizlere hükmeder."
"Love rules the court, the camp, the grove and men below and saints above."
Sanırım aşağı yukarı bir sene önce iyileşme ümidini tamamen kaybetti ve kalıcı olarak yatalak oldu.
And then, I guess it was about a year ago... she just seemed to give up hope of ever getting well... and took to her bed more or less permanently.
Hayır, onu elinde tutabilirsin ama o yukarıda kalacak ve aşağı indiğinde evi karıştırmaya devam edecek.
Not enough on top. The baby that arrives. Not disapproved.
Roma'da bir yukarı bir aşağı koşturdum, bunu kocamdan gizledim onun parasına dokunmamak için.
I've been running up and down Rome, keeping it a secret from him not to have to touch his money
Bir şeyler yukarı çıktığında başkaları aşağıya inmeliler ve üstelik aksine
When things go up They must come down And also vice-a verse
- 12 yaşımdan beri bu merdiveni bir aşağı bir yukarı koşarım.
I've been running up and down these steps ever since I was 12.
O nasıl kaçıştı öyle yatağımdan? Dün akşam da öyle birdenbire kalktın yemekten. Başladın bir aşağı bir yukarı dalgın dalgın uflaya puflaya dolaşmaya kollarını göğsünde kavuşturup.
You've ungently, Brutus, stole from my bed, and yesternight at supper you suddenly arose and walked about musing and sighing with your arms across.
" aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı... farik ve mümeyyiz olmadığının resmen beyan edilmesini talep ediyorum. Yukarıda adı geçen Kiichi Nakajima'nın eşi olan dilekçe sahibi, geçen yılın Haziran ayında kocasının... atom ve hidrojen bombaları ve bunlara müteakiben oluşan... radyoaktivite konusunda vehme kapıldığını fark etmiştir. atom ve hidrojen bombaları ve bunlara müteakiben oluşan radyoaktivite...
" be pronounced mentally incompetent on the grounds that the petitioner, wife of aforementioned Kiichi Nakajima, in June of last year discovered that her husband harbored delusional fears about atomic and hydrogen bombs and subsequent radioactivity atomic and hydrogen bombs and subsequent radioactivity.
Vagonlar büyük bir hızla sürekli dönüyor, dönüyor, dönüyor ve bir aşağı bir yukarı inip kalkıyor.
The cars spin round and round and round and round, and it goes up and down and up and down.
Beş kez yukarı çıkıp, aşağı iniyorum, iki kez bu sabah ve üç kez de bu öğleden sonra.
Five times I come up and down them stairs, twice this morning and three times this afternoon.
Adam evin dışında patikada aşağı yukarı dolaşmış ve kadının ayak izlerinin her birinin üzerine basmıştı.
The man had walked up and down the lane outside of the house and had trampled every one of the woman's prints.
Evet, başardın. 82 saniyede aşağıya ve yukarıya!
Yes, you did. 82 seconds down and up!
Hava kararmadan hemen önce sargasso otlarıyla çevrili büyük bir adayı geçerlerken sanki okyanus sarı bir battaniyenin altında bir şeyle sevişiyormuş gibi bir aşağı bir yukarı sallanırken küçük oltasına bir yunus takılmış ve onu kayığına çekmişti.
Just before it was dark, as they passed the great island of sargasso weed that heaved and swung as though the ocean were making love with something under a yellow blanket his small line had been taken by a dolphin and he had brought it into the skiff.
Aşağı ve yukarı bakıyorum.
I look up, I look down.
Ranks diyor ki, o ve Liston onu aşağıya indiremeyecek kadar tükenmişlerdi, bu nedenle onu yukarıda bırakmışlar.
He died when he almost reached the top. Ranks says that he and Liston were too exhausted to bring him down, so they left him up there.
Bira ne kadar gerçek olabilir yukarı-aşağı yukarı-aşağı ben hep yukarıya gideceğim ve hiç kimse beni aşağı çekemeyecek!
Is a beer can "real"? Going up and down, up and down. Well, I'm going up and up and up, and nobody's going to pull me down!
Bu aşağı yukarı aya ve birkaç yörüngeye gidip dönme süresine denk.
THAT'S ROUG H LY EQU IVALENT TO A TRI P TO THE MOON,
Ben evin yukarısındaydım, ve aşağıya indim.
I was upstairs when he ran into the house.
"Hood" ve "Prince of Wales..." "Bismarck"'tan aşağı yukarı 120 mil kadar uzaktalar.
Hood and Prince of Wales are estimated 120 miles from Bismarck.
Eğer düşman mevcut hız ve rotasını korursa... aşağı yukarı 05 : 10'da onunla temas sağlayacaksınız.
"If enemy maintains present course and speed, you should make contact approximately 0510."
Gece boyunca kat yukarı ve kat aşağı yürürdüm hep.
I spent nights walking up and down with you.
Bizi aşağı indirir ve yukarı çıkarır.
Takes us up and lets us down.
Kleopatra'ya selam olsun, Horus ve Ra'nın soyundan gelen ayın ve güneşin sevgilisi, Isis'in kızı Aşağı ve Yukarı Mısır'ın kraliçesi.
All hail Cleopatra, kindred of Horus and Ra beloved of the moon and sun, daughter to Isis and of Upper and Lower Egypt, queen.
Ben... ben Beşinci Bulvar'da bir aşağı bir yukarı çok uzun yürüyüşler yapıyorum.
I... I've been taking very long walks up and down Fifth Avenue.
- Ne yapmak? Yukarı alınacaklar, aşağı indirilmiyorlar.
They've got to be picked up, not put down.
Orada aşağı ve yukarı hareket ediyor.
It goes down there and up.
- İşte esas nokta burası. Önce nazikçe aşağıya doğru ovuyoruz, sonra yukarıya,... ve tekrar aşağıya.
First we rub gently downwards, and then upwards, and then downwards again.
Öndeki adamın elleri kızın göğsündeydi, ve kız bacaklarını yukarı aşağı sallayıp duruyordu, çünkü arkadaki adam kızı gıdıklamaya çalışıyorken, adam da kahkahalar atmaya devam ediyordu!
The man in front had his hands on her chest, and she was kicking her legs up and down because the man in back was trying to tickle her and he kept on laughing!
"Her sabah onu merdivenlerden aşağı indirdim ve akşamları tekrar yukarı çıkardım."
" I began to carry her downstairs every morning and upstairs every night.
Aşağı ve yukarı, Dr.
Onward and upward, Doc.
Yukarıdakiler! Teslim olun ve aşağıya inin.
You two on the top, put your hands up and get down.
Ve iğneli başlıklarıyla, yukarı aşağı zıplıyorlar.
And pointy steel helmets, and they keep jumping up and down, up and down.
Pete ve ben aşağı yukarı bir yıldır evliyiz.
Oh, Pete and I have been married about a year.
Bir birliği önce aşağıya sonra yana ve yukarıya götüreceğim.
I am going to lead a unit down there, across there and up there.
Seni yukarıdan aşağıya şöyle bir süzerler ve suçlu ilan ederler!
They look you up and down, and you're guilty!
Evet, sonra aşağıda yemek yiyeceğiz ve giyinme zamanı gelene kadar yukarı çıkmış olacağız ve akşam yemeği için kuzu pirzolası almak için dışarı çıkacağız.
- I'll wait until you call... and I'll meet you when you come to buy the living room drapes at Bloomingdale's. Yeah, and then we'll have lunch downstairs... and we'll come up here till it's time to get dressed... and go out and buy lamb chops for his dinner.
Ve aşağı yukarı İngiltere'nin ona öğrettiği fikirler adına tekrar isyan ettiği zaman İngiltere onu yok etmeye karar verdi.
And when he rebels again... more or less in the name of... those same ideals which England's taught him... England decides to eliminate him.
"Efendim" aşağı "efendim" yukarı, ve ona "teşekkür ederim" buna "teşekkür ederim".
It was "sir" this and "sir" that, and "thank you" this and "thank you" that.
Vücudumda yavaş ve küçük kertenkeleler yukarı aşağı geziniyor gibi tüylerim ürperdi.
And the shivers crawling up like slow, malenky lizards and then down again.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]