Zamanlarımda traducir inglés
408 traducción paralela
Ve şimdi, gecenin sessizliğinin dışında,... iki yalnız çocuğu bir araya getirdin,... ve bana bir arkadaş gönderdin,... gözlerime ışık olacak ve zor zamanlarımda yardımcı olacak.
And now, out of the silence of the night, hath brought two of thy lonely children together, and sent me a friend to be a light to mine eyes and a comfort in time of trouble.
Evet, boş zamanlarımda.
Yes, in my idle moments.
Boş zamanlarımda oyunlar yazarım.
I write plays in my spare time.
Üstelik bu zor zamanlarımda bana çok iyi davrandı.
And he's been very kind to me in this difficult time.
Boş zamanlarımda yemek yapmayı öğreniyorum.
I'm learning to cook in my spare time.
Masraflarımı karşılamak için boş zamanlarımda çalışacak bir iş bulmalıyım.
Yes. I want to find a job in my spare time so I can pay for my studies.
Çünkü boş zamanlarımda Şeriflik yaparak ; atları yan yana bağlatmamak, sokağa kağıt attırmamak gibi küçük işlerle uğraşabilirim.
Because I can do all the little things a sheriff is supposed to do, like no double-parking horses and no throwing paper in the streets, in my spare time.
Evet, Suçluydum, zayıf olduğum ilk zamanlarımda.
Well. I was guilty of that kind of weakness myself once.
- Boş zamanlarımda, yazarım.
- In my spare time, I write. - What's embarr...
Sadece boş zamanlarımda kırsal bölgelerde geziniyorum.
I'm just wandering about the countryside at my leisure.
En iyi zamanlarımda bile.
Even when I'm at my best.
Ardından boş zamanlarımda gün içinde daha da detaylanan hayalleri görmekten zevk alır hale geliyorum.
Lately, in my spare moments, I delight in a daydream that grows clearer and more detailed by the day.
Boş zamanlarımda... Domuz öldürürüm!
When not in this trade I usually killed only pigs
Boş zamanlarımda da özel bir televizyon kanalı için çalışıyorum.
Then in my free time I work for a private TV channel.
Onu sadece kötü zamanlarımda görmeye giderim.
I only look for her when I'm at my worst.
Böyle zamanlarımda bana aldırış etme.
Don't you go paying attention to me when I get like this.
Kötü zamanlarımda oldu.
I have lived through other bad times.
Bunaklık zamanlarımda bana sahip çıkması için çok sevgili minik yavruma bakmalıyım.
I must look to my own dear tiny darling to sustain me in my frail dotage.
Sadece boş zamanlarımda.
Only in my spare time.
Bunlar en zor zamanlarımda bile asla elden çıkarmadığım birkaç değerli aile yadigarıdır.
These are some precious family heirlooms what I've always refused to... be parted from, even in times of direst adversity.
boş zamanlarımda...
When I'm free, in my free time...
aksi takdirde nadir boş zamanlarımda ; Yazarım.
Except for the fact that in my odd, spare moments...
İhtiyarlık zamanlarımda oğlum olacaksın ayrıca güçten düşünce elim ayağım.
You will be the son of my old age and the limb of my infirmity.
Boş zamanlarımda Deniz Feneri için körlere yardım amaçlı bir hayır işi yaparım.
I do charity work with the blind in my spare time for the Lighthouse.
O gün hala aklımda... güzel zamanlar.
I remember that day... happy times.
Bir zamanlar kucağımda dalları ile bir cin vardı la la la
Once upon a time there was on my lap, A goblin with branches la la la
Onunla tanıştığımda zor zamanlarımdı ve zorluklardan usanmıştım.
I was pretty hard up when I met him, and tired of being hard up.
Bir zamanlar benim yaşımda olduğunu unuttun mu?
Have you forgotten when you were my age?
Bay Lermontov, bir zamanlar hayatımda danstan başka hiçbir şeye yer olmadığını düşünüyordum.
I thought once that there would be no room in my life for anything but dancing.
Şimdi geriye baktığımda, o zamanlar önemli olmadığını düşündüğüm şeyler görüyorum.
Looking back now, I see things I never thought were important.
Ve bu kayıp zamanlar hiç aklımda kalmıyor.
And I've no recollection of the missing time.
Etrafımda turladığı zamanları saydım.
I counted the times he came round.
Buna alışkındım, yanımda olup bunu bana yaptırdığın zamanlar...
I used to, when you were there to make me.
Zor zamanlarımda hep yanımda oldu.
Helped me when things were difficult.
Eee, hayatımda bazı zor zamanlar oldu.
Well, I've had some pretty wild times in my life.
Bir zamanlar, kendine ait bir yerin olsun isterdin diye kalmış aklımda.
Seems to me I can remember back to a time you wanted a place of your own awful bad.
Yanımda olduğun zamanlar bile, sürekli seni özlüyorum.
I find myself missing you all the time, even when you're with me.
Bunun gibi zamanlar vardır... gerçekten kendimden çok fazla hoşlanmadığımda.
There are times like this... when I really don't like myself very much.
Uzanıp kendime başıma kaldığım zamanlar, o sersem saatin sesini dinlerken, Birinin yanımda olmasını isterdim.
The times I've lain here all by myself, listening to that silly clock chiming wishing I could have someone beside me.
François'ya tablo sattığımda... o zamanlar bir film yönetmeni değildi,.
At that time, when I sell to François... he was not a movie director.
Oğlum, o zamanlar sağ olan kocamla benim yanımda yatmıştı kız kardeşim de kanepede Jonathan'la yatmıştı.
He slept in the room with me and my husband, who was still alive then and she slept on the sofa with Jonathan. She calls him John.
* Denediğim zamanları hatırladığımda *
When I recall the times I've tried
Yanımda oldukları zamanlar daha çok olsunlar istiyorum
Every time they're near me Just can't get enough
Diğer hayatımda, farklı bir yüze sahipken, bu kimliği taşımadığım zamanlar, yani ben Michael Long'ken,
[Sighs] In my other life, when I had a different face, when I didn't have this identity, when I was Michael Long,
O zamanlar birkaç plak kaydediyordum, onunla tanıştığımda o da şarkı söylüyordu ve evlendiği zaman bırakacağını söyledi. Ama sonra benim bir şarkımı kaydetti ve çok başarılı oldu ve beş yıl daha şarkı söyledikten sonra bırakacağım dedi.
I was makin'a few records by then, and she was singin'when I met her, and she said she'd give it up when she got married, but then she recorded a song of mine, and she done well with it...
Bazı zamanlar uyandığımda, ben de kendime inanıyorum.
SOMETIMES I WAKE UP, I BELIEVE IT MYSELF.
Bunlar meydana geldiğinde, o sandalyelerin arasından oraya baktığımda ve genç bir bayan yüzü görürüm ve gözlerinde kendimi görürüm daima böyle olmak istedim, belki bir zamanlar...
When that happens, when I look out there among those chairs... and see a young woman's face... and see me in her eyes... the way I always wanted to be, maybe once was...
İngiltere'ye baktığımda da özellikle bu bölgeye, bu bir zamanlar büyük olan bu bölgeye işlerin zorlaştığını görebiliyorum.
And when I look at England in particular this area, this once-great area I can see that the going is tough.
Ağladığımda sırtımı okşadığın zamanlar için.
Because of the days when you used to touch me.
15 yqşımda olduğum zamanlar gibi...
Like the time when I was 15...
O zamanlar hayatımda birçok şey olup bittiğinden dolayı.. .. birkaç günlüğüne aklımdan çıkıverdi.
So, at this time, there's a lot of stuff going on in my life and it slips my mind for a few days.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71