Zamanlarını traducir inglés
8,574 traducción paralela
Halüsinasyonlar görüyorlar, zamanlarını şaşırıyorlar, sesler duyuyorlar.
They hallucinate, lose track of time, hear voices.
Müzayedeleri sevmem, özellikle de evin eski zamanlarını biliyorsam.
I don't like auctions, especially when I knew the house in the old days.
Biraz zamanlarını alabilir.
Now, it might take them awhile.
- Havuz zamanlarını hatırlıyor musun?
So scary. - Remember how gross that pool was?
Bir zamanlar Amerika'nın en güçlülerindendi.
And he was once one of the most powerful men in America.
O zamanlar Kodak Tiyatrosu'nu inşa etmemişlerdi ya da Grauman'ın Çin Tiyatrosu'nu...
They... they hadn't built the Kodak theater yet - or fucked up Grauman's Chinese...
Çünkü gerçek annemiz, bizi bebeklikten beri büyüten kadın şu an gerçekten zor zamanlar geçiriyor.
Okay. Because our actual mother, the woman who raised us since we were babies is going through a pretty hard time right now.
Avlanmak, babanla geçirdiğin en güzel zamanlarındı şimdiyse benimle avlanacaksın.
Hunting with your father was the best time you've ever had. But now you're going to hunt with me.
O zamanlar NASA'da,... astronom olarak çalışıyordum.
I was at N.A.S.A. then, working as an astronomer.
Siz ikiniz çok iyi çocuklarsınız ve bu sıralar biraz zor zamanlar geçiriyorsunuz.
You two are really super nice guys, and you're just going through some stuff right now.
Yoksa eski zamanların hatırına beni becermek mi istiyorsun?
Or do you just want to fuck me for old time's sake?
Onlara ülkedeki en kötü suçluların isimlerinin olduğu bir liste verdiler ve bu adamlar konusunda onlara yardım edeceklerse onları bulmalarını, takip etmelerini ve öldürmelerini istediler. Sonrasında da Batı Avrupa'daki geri kalan zamanlarında... -... istedikleri gibi at koşturmak için sınırsız yetkileri oldu.
They gave the worst offenders the country a list of names and told them in exchange for their help, if they found and killed these men, they could stay in Western Europe and would have carte blanche to act as they please.
- Beni "ah o güzel günler" "en iyi zamanlarımızdı" ya da "bunlar en sevdiklerimden bir kaçı" sözleriyle beni yumuşatamazsın.
- You're not gonna soften me with, "oh, it was the best of times," or, "these are a few of my favorite things."
- Hayatımın en iyi zamanlarıydı gerçekten.
- Well, I made it worth your while. - Time of my life, really.
O zamanlar her şeyin sınırı belliydi.
Back then, our boundaries were clear.
Yine de bir tahminde bulunmak zorunda kalsam, başka bir boyuttan bir portalın bir zamanlar bu adamın kafasının olduğu fiziksel yeri kısa süreliğine işgal ettiğini varsaymak zorunda kalırdım.
Forced to guess, I'd have to assume that a portal from an alternate dimension briefly occupied the physical space that once contained this man's head.
Bunların hiçbirini yapmak zorunda olmadığımız zamanları hatırlıyor musun?
You remember when we didn't have to do any of this?
Kısacası bir zamanlar bir kadınla tanıştığını ve aşık olduğunu varsayabilirim.
Which means at some point in the past, I assume you met a woman... fell in love.
Bir hayatı almak katlettiğin insanın yaşadığı yılların geçirdiği zamanların, didindikleri hayallerin senin yüzünden gitmesinin verdiği ağırlık ve sorumluluk zor geliyor.
Taking a life... feeling of the weight and responsibility of all the years the person you've murdered has lived... moments that they've cherished... the dreams that they've struggled towards, gone... because of you.
Bir zamanlar vardı, benim tam olduğuma inandığım zamanlar kendimi anlamam için kimseye ihtiyacım olmadığını düşündüğüm zamanlar.
There was a time when I... I believed that I was complete... that I needed no one to truly... understand who I am.
O zamanlar bir hiçtin makinenin ufak bir parçasıydın.
You were a... nobody... a very small cog in the machine.
Bir zamanlar Hell's Kitchen'ın kurtarıcısı olarak bilinen adam şu anda...
The man once hailed as the savior of Hell's Kitchen is now believed to have been involved...
Hatırlayacaksınız ki bir zamanlar bu ikisi evliydi ve şimdi de iş arkadaşı oldular.
You'll recall these two were once married and are now business partners.
O zamanlar sadece 16 yaşında olduğumu ve annelik bloglarının, emzirme sınıflarının olmadığını hatırlatmak için... - Sadece bu şeylere bu kadar kafa yormanı istemiyorum. - Anne.
Just to remind you that even though I was only 16 and mommy blogs and nursing classes didn't exist...
Rafael ile aramız o zamanlar çok da iyi değildi, odamızdan otel hizmetlerini kesmişti, ben de başkasını aramak zorunda kaldım.
Rafael and I were in a bad place at the time, and he cut off the hotel's resources to our room, so I had to call someone else.
Ve Petra'nın annesi o zamanlar yürüyemiyormuş.
And Petra's mother couldn't walk back then.
Canımın sıkıldığı zamanlar peşine düşüp takip ediyorum.
Excuse me? Sometimes when I'm bored, I follow him around.
O zamanlar bile hayatımın tam olarak nasıl olacağını biliyordum.
Even then, I knew exactly where my life was headed.
O zamanlar bile, bazı şeylerin doğru olmadığını biliyordum.
But even then, I knew something wasn't right.
Babam, son aşamalarına geldiğinde bu hastalığın Bu hayatımın en korkutucu daha çok iğrenç zamanlarıydı.
When my father was in the late stages of the disease it was... one of the scariest, most hideous times of my life.
Bir zamanlar, Parçacık Hızlandırıcı'nın olduğu zamanlar ya da benimle evlenmeyi kabul etmiştin.
Once upon a time and a Particle Accelerator or so ago, you agreed to marry me. Yes, I did.
Hayatımızın boş zamanlarına yeni bir başlangıç süper olacak.
It'll be a perfect start to our new life of leisure.
Her insanın hayatında ikiye bölündüğü zamanlar vardır.
There's a moment in everyone's life that cuts you right in two.
Bir zamanlar Şeytanla işbirliği yapmış bir kadın.
The woman they say once made a pact with the Devil.
Bir zamanlar annemin beni güldürmek için yaptıklarını anlatayım
I'm gonna show you something my mother used to do to make me smile.
Bu kamyonların o zamanlar nerede olduğunu şu an biliyor musun?
COURT OFFICIAL : But do you know now what these trucks were?
Tanrı'nın bizi diğer insanlardan üstün yarattığını hisseden herhangi birimiz Eichmann'ın bir zamanlar durduğu eşikte duruyor demektir.
For each of us who has ever felt that God created us better than any other human being has stood on the threshold where Eichmann once stood.
Uh, gelecek hafta bu zamanlar şah olacak mısın?
So, uh, this time next week you're gonna be king?
Sino, tüm zamanların en muhteşem büyücüsüydü.
Sino was the greatest sorcerer of all time.
20. yüzyılın en iyi zamanları değildi ama.
Not the 20th century's finest hour, but...
Texas'ta bir zamanların yükselen şehri Odessa...
Odessa... A once thriving city in central Texas...
Bir zamanların yükselen şehri Odessa korkakça bir terör saldırısı sonucu adeta ıssız bir çöle dönüştü.
- Odessa, a once - thriving city in central Texas, reduced to a desolate wasteland by a cowardly act... - Password. - Of evil terrorism.
Bir zamanlar vizyon sahibi bir sanatçı olarak görülürdü, Amerika'nın doğuşunu tuvale çizecek olan kişi olarak.
He was once hailed as a visionary, a man who would document the birth of America on canvas.
BU canavar, bir zamanlar en yakın arkadaşımı yakaladı.
This monster was once captured by my dearest friend.
O videonuz, YouTube'da tüm zamanların en büyük hitini aldı.
This video of you guys became the biggest YouTube video of all time,
Sadece gölge kuklaları yaptığın zamanları hatırlıyorum.
I remember when you were just making crazy shadow puppets.
- Evet, ve o tüm zamanların en iyi yazarı.
- Yeah, and he's the greatest writer of all time.
Eski zamanların büyüsü.
Magic of older times.
- Savaş zamanı yapılan şeyler yahut yüce bir amacın gerçekleşmesi uğruna yapılan şeyler barış zamanlarında en çok hayıflanılan şeyler olabilir.
~ Things are done in times of war - or for the furtherance of noble causes - which might be most regrettable in times of peace.
Yılın bu zamanlarından nefret ediyorum.
I hate this time of year.
... bir zamanlar birbirine aşık olan insanların fotoğrafı.
two other people that were in love.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71