Zamanının traducir inglés
123,023 traducción paralela
Kimsem yokmuş gibi geldiğinde bile sen her zaman yanımdaydın.
When it seemed like I didn't have anyone... I always had you.
O zaman Mark'ın daha iyi bir yerde olduğunu bilirdin.
And you'd know... Mark is in a better place.
- Her zaman çok soru sorardın.
You always did ask a lot of questions.
Bana her zaman bok gibi davrandın.
You always treated me like garbage.
Zaman ayırdığınız için teşekkürler, Bayan Coates.
- Appreciate your time, Mrs. Coates. - Mm-hmm.
Beyaz ayrıcalıklarına gözünü ne zaman açacaksın yahu?
When are you gonna wake up to your white privilege, man?
Ama gürültücü, siyah Ve fikir sahibiyseniz yoktur O zaman hakkınız mermidir Beni sindiren mermi
unless you're loud and black and possess an opinion, then all you get is a bullet, a bullet that held me at bay, a bullet that can puncture my skin, take all my dreams away,
Karısının arabasında arka koltukta şirket işerine daldıysa işte o zaman ondan hayır gelmez.
If he starts ruling the Corporation from the back seat of his wife's car, then he won't remember anything else!
O zaman neden nefesini tutup karnını içine çekiyorsun?
Then why did you hold your breath pull your tummy inside?
Bu çok zamanını alır.
That will take a long time.
Ne zaman açarlar taç yapraklarını? "
When did its petals bloom?
Bay Swamy, evi boşaltmanız için en az bir hafta zamanınız olduğunu özellikle söylememi istedi.
Swamy has told me specifically that I should give you at least one week to vacate the house.
Ne zaman sorumluluk alacaksın?
When will you become responsible?
Sen ne zaman sorumluluk alacaksın?
When will you become responsible?
Kesinlikle yeterli zaman olacağını söylemiştin.
Well, you've certainly said it enough times.
Lawrence Boyd'u yakalamanın başka bir yolunu bulacağız. Bulduğumuz zaman da sana ihtiyacımız olacak.
We'll find another way to nail Lawrence Boyd, and when we do, we'll need you.
Gözlerini kapattığın zaman beni düşünmeni istiyorum.
When you close your eyes, I want you to think of me.
Tavsiyen için teşekkürler. Ayrıca yanlış bir tavsiye değildi ama eğer bir berberden saçını kesmesini istersen her zaman evet der.
Your advice was appreciated, and it wasn't wrong, but ask a barber if you need a haircut, he's always gonna say yes.
Senin her zaman yardıma ihtiyacın var.
You've always needed help.
Akıllı bir adam her zaman avukatını dinler.
A wise man always listens to his lawyer.
Bu işin arkasında Burgonya varsa, yanıldıklarını ispat et o zaman.
If Burgundy is behind this, then prove that they are wrong.
İngilterenin yaralarının sarılması zaman alacak.
The wounds of England will take time to heal.
Her zaman kazanmanın bir yolunu bulur.
She always finds a way to win.
Yılın bu zamanı gayet normal.
It is normal for this time of year.
Kararınızı verdiniz o zaman?
You are decided then?
Ama eğer birlikte barışa doğru ilerlersek o zaman sevdiğiniz başka kimsenin sizden çalınmadığını görebiliriz.
But if we strike out for peace, then we can see that no one else you love is stolen from you.
Buna rağmen zamanımı nasıl harcadığımın en ince detaylarını paylaşmamı bekliyorsun.
Yet it seems that I'm required to disclose every detail of how I spend my time.
Seni ölçüp tartabilmesi için onunla biraz zaman geçir ki seni kutsasın.
You need some personal time with him so that he can take your measure, and so he'll bless you.
Karşılığını hiçbir zaman vermeyecek bir ilçeye tonlarca para akıttım.
I just sank a shit ton of money into a place that will never be able to repay its obligations.
Onu buraya sürükleyen beyaz arkadaşlarının iyi zaman geçirme vaadine rağmen
[laughs ] [ narrator] Despite being promised a good time by her white friends who dragged her here,
Kaliforniyalı, "Almanya'da, ne olacaktı" dedi. Ruhsatınızı kaybettiyseniz ve o zaman aracınızı mı sürdünüz? "
The Californian said, "In Germany, what would happen if you lost your licence and then you drove your car?"
Ama o zaman bile işe yaramadı Çünkü sadece dört bin dolara sattın.
But even then it didn't work because you only sold it for four grand.
Ne yazık ki, bu soruyu cevaplamanın zamanı yok, Çünkü ünlü Brain Crash oynamanın zamanı geldi.
Sadly there isn't time to answer that question, because it's time to play Celebrity Brain Crash.
Tek yapmamız gereken, çocuklara koşum takımı takmaktır. Ve bu kadar zaman hiç şarj olmasını sağlayabilir.
All we have to do is fit the children with harnesses and I could have this charged up in no time at all.
James ve ben karar verdik Bu Jaguar-BMW tartışmasını çözmenin zamanı geldi İskoçya'da uygun bir eski okul yol testi ile.
James and I have decided it was time to sort out this Jaguar-BMW debate with a proper old-school road test in Scotland.
Ben her zaman gerçek bir petrol kafası olamayacağını söylemiştim. Bir Alfa Romeo'ya sahip oluncaya kadar.
I've always said you can't be a true petrolhead until you've owned an Alfa Romeo.
Ama o zaman yaptıklarını.
But they did then.
Orada olduğu zaman bırakın!
You just release it when it's on there!
Sanırım insanların inandıkları için Kullanılmış egzotik İtalyan arabasını 8.000 £'a satarsan Her zaman parçalanacak.
I think it's because people believe if you buy the used, exotic Italian car for £ 8,000 it's going to break down all the time.
Richard ve James nihayet bana katıldığında, Akşam yemeğine yansıttık Fransa'nın kuzeyindeki zamanımız hakkında.
When Richard and James did finally join me, we reflected over dinner about our time in the north of France.
Çünkü biliyorsun Bir arabanız varsa, Sonunda sattın, Ama sonra birilerini görüyorsun Yoksa etrafında dolaşırken, Her zaman kötü hissediyor.
Because you know if you have a car, eventually you sell it, but then you see somebody else driving around in it, that always feels bad.
Şimdi zamanı geldi. Sonuna ulaştığımızdan beri Konuşma Caddesi'nin Ters seçmek ve buna bir göz atın.
It is time now, since we've reached the end of conversation street, to select reverse and have a look at this.
- O zaman başkasını rahatsız et.
- Then go bother someone else.
Bu zaman döngüsü olayını nasıl çözüyor?
How does that solve my time loop issue?
Zeki olanlarınızdan biri şu şeyi inceleyip zaman döngüsünü tamir etsin.
So one of you brainy types studies this thing and fixes the time loop.
Zamanın sonuna hoşgeldin.
Welcome to the end of time.
Ama sen kaçınılmaz olanı kabul etmek istemedin ve elveda zamanı geldiğinde onu dondurucuya yerleştirdin bekledin ve üzüldün.
But you refused to accept the inevitable, and when the time came to say goodbye.. You placed her in stasis. You stayed and grieved.
Bak ne olursa olsun, sen her zaman benim sevdiğim kadın olacaksın.
Hey... No matter what, you will always be the woman I love.
Şu Blink Drive'ınızı kullanmanın tam zamanı değil mi?
Wouldn't now be a perfect time to use that Blink Drive of yours?
O zaman, doğru şeyi yaptığımıza güvenmese bizimle olmayacağını bilecek kadar iyi tanıyorsun o'nu.
So you knew him well enough to know that he wouldn't have thrown in with us if we couldn't be trusted to do the right thing.
Sanırım ikimizde doğru şeyi yapmanın her zaman için doğru şey olmadığını... öğrenmiş olduk.
I guess we both learned that... doing the right thing... isn't always the right thing to do.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71