English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / An

An traducir español

125,390 traducción paralela
Buradan kurtulduğumuz an oraya gidip alırız.
Regresaremos y lo recuperaremos en cuanto salgamos de esto.
Her adım insanların iyiliğe doğru yöneldiği her an bunun kalıcı olacağına inanmak istiyoruz.
Por cada paso, cada giro que hace la gente hacia lo bueno, queremos creer que el progreso está persistiendo.
Şu an bulunduğumuz yere bu sayede geldik.
Así fue como llegamos adonde estamos ahora.
Onu dönüştürdükten sonra... ... bütün anılarına ulaşıp bildiği her şeyi öğrenebilirler.
Después de convertirlo tendrán acceso a todos sus recuerdos, toda información que tenía.
Şu an buraya geliyor olabilirler.
Podrían estar en camino en este momento.
Şu an inanmadığını biliyorum, fakat bir gün, burada yaptıkların için sana teşekkür edecekler.
Sé que ahora no me crees, pero un día te agradecerán lo que estás haciendo aquí.
Buna şu an bir cevabım yok.
No puedo responder eso.
Şu an için bir soruşturmanın tanığısın sadece.
Por ahora, es un testigo amistoso en una investigación... Nada más.
Başaramadığımı o an anladım.
Y supe que había fallado.
İlk 100 günümün an itibarıyla başlamasını diliyorum.
Me gustaría que mis primeros cien días empezaran ahora.
Araması an meselesi.
Sabrás de ellos en cualquier momento.
Ama tamamen dürüstçe konuşmam gerekirse hayatımın en korkutucu anıydı.
Pero si voy a ser completamente sincero... fue el momento más aterrador de mi vida.
Az önce Melissa bana başkan olmanın nasıl olduğunu sormuştu. Hayatımın en korkutucu anıydı, demiştim.
Hace un momento, Melissa me preguntaba cómo fue convertirme en presidente de la noche a la mañana y yo le dije que fue el momento más aterrador de mi vida.
Şu an Sandra'nın acısını dindirmek için söyleyip yapabileceğim hiçbir şey yok maalesef. Ama ona tek bir söz verebilirim :
Y odio el hecho de que no haya nada que pueda decir o hacer ahora mismo para aliviar el dolor de Sandra, pero puedo hacerle una promesa...
Özgürlük Anıtı'nın zayıflıklarını gösteriyor.
La Presa Hoover... La Estatua de la Libertad.
Bir şey buldukları an öğrenmek istiyorum.
Quiero saber al segundo en que encuentren algo.
BM Barış Gücü an itibarıyla Naruba yolunda.
Los Pacificadores de las Naciones Unidas se dirigen a Naruba, mientras hablamos.
Bence hiçbir müstakbel başkan adayı, senin gibi yalancı, ahlaksız bir pislikle adının anılmasını istemez.
Sabes, dudo de que cualquier posible Presidente querría algo que ver con un mentiroso, vago, sin escrúpulos como tú.
Her şey çöpe gidecek sandım bir an.
Por un momento, creí que iba a desmoronarse.
Şu an siz, Browning Reed ve Meclis görevi arasındaki bağlantıları örtbas ediyorum.
Ahora mismo, estoy limpiando cualquier conexión entre Browning Reed, tú y la misión del Capitolio.
Tüm teşkilatlar Brooke'un diskinden çıkan hedeflere odaklanmış durumda. Golden Gate Köprüsü, Hoover Barajı ve Özgürlük Anıtı.
Todas las agencias están centradas en los tres objetivos del disco duro de Brooke... el puente Golden Gate, la presa Hoover y la Estatua de la Libertad.
- An meselesi efendim.
La encontraremos.
Beni ekeceksin sanmıştım bir an.
Empezaba a preguntarme si me habías dejado plantada.
Her başkanın adıyla anılan bir kriz anı vardır.
Todo presidente tiene una crisis que le define.
Sonuçta dünyanın en aranan adamı, yakalamamız an meselesi.
Pero es el hombre más buscado del planeta, es solo cuestión de tiempo.
An itibarıyla sizlere kesin bir şekilde söyleyebilirim ki bu korkunç olayın sorumlusu, Patrick Lloyd liderliğinde ülke içinde faaliyet gösteren bir terör örgütüdür.
Ahora les podemos contar con absoluta certeza, que ese terrible acto fue llevado a cabo por un grupo terrorista interno, encabezado por un hombre llamado Patrick Lloyd.
"Anında etkili, şiddetli ağrılar için ağrı kesici"
"Alivio del dolor agudo de efecto rápido".
Ve görünüşe göre her an olay çıkabilir. Çeviri : VeganGains
Y parece que está a punto de producirse.
Anıları ortaya çıkartabilir misin?
¿ Puede desbloquear recuerdos?
Tek bir tane o yetimhanede sıkışıp kaldığın anıyı hatırlıyorsun, buradan çıkmak yardımcı olmaz.
Solo tienes un único recuerdo paralizante de estar encerrado en aquel orfanato y salir de aquí no te va a ayudar.
Anı yakaladığında indir.
Dispara si tienes la ocasión.
Çünkü her bir anısını hatırladığında o travmayı yeniden öğrenecek.
Con cada recuerdo que recupera, Roman revive su trauma.
Çünkü her bir anısını hatırladığında o travmayı yeniden öğrenecek.
Por cada recuerdo que recupere, Roman recuperará su trauma.
Dr. Sun bizi uyardı. Roman'a anılarını hatırlatmak anti sosyal davranışlarını tetikleyebilir.
La Dra. Sun nos advirtió que desencadenar los recuerdos de Roman también podría volver a desencadenar su comportamiento antisocial.
Sandstorm bir sonraki saldırısını her an başlatabilir.
Sandstorm podría lanzar su próximo ataque en cualquier momento.
Bir anı hatırladım, doğaçlama gittim.
Tuve un recuerdo, improvisé.
Duygular, anılar gibi değildir.
Mira, los sentimientos no son como recuerdos.
Bakalım anılarınızı tetikleyecek mi.
Para ver si alguna de ellas os trae recuerdos.
Biliyorsun, günün normal geçirebildiğim tek anı en azından iyi vakit geçiriyormuş...
Sabes esta es la única hora normal de mi día. Podrías fingir que la pasas bien.
Ve onun için çok duygusal bir an olacak.
Va a ser un momento muy emocional para ella.
Ustanın melezleri toprakta pişti iki ay solucan değişimiyle anıldı.
Los híbridos del Amo fueron creados en arcilla y ungidos con un intercambio de gusanos durante dos lunas llenas.
Quinlan şu an kendine bile bakamıyor.
Quinley ni siquiera puede cuidarse a sí mismo ahora.
Bak, anlıyorum. İnsanları sevmiyorsun,... ve çoğu biralarını seninle paylaşmak istemiyor. Ama şu an yaptığın şey salaklık.
Mira, lo entiendo, no te agradan las personas y la mayoría no quiere compartir una cerveza contigo pero lo que estás haciendo es algo estúpido, ¿ de acuerdo?
An old man between the ages of 70 and 100 had been processed... onunla aynı gün işlendi. 70-100 yaşları arasında yaşlı bir adam... Ona ne oldu?
Un anciano de entre 70 y 100 años fue procesado el mismo día que ella.
Şu an kafamda evi yerleştirebilir miyim?
¿ Estoy haciendo el nido ahora mismo?
An bu an mı diyorsunuz doktor?
Así que, ¿ este es el momento?
Şu an savaş halindesin.
Estás discutidor.
Uber'im geldi, dışarda bekliyor şu an...
Esto... hay un Uber, está fuera...
Tess ve Annie'nin, erkek arkadaşlarıyla tanışacağın an için, iyi bir tecrübe olur bu.
Te dará buena práctica para cuando Tess y Annie empiecen a traer novios a casa.
Ayrıca bir an önce şurayı bitir de satabileyim.
Y termina este tugurio para que pueda venderlo.
Üzgünüm, Olivia, ama... şu an biz birlikteyiz.
Lo siento, Olivia, pero... ahora estamos saliendo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]