Benim traducir español
576,306 traducción paralela
Sabır benim olayımdır.
La paciencia es mi virtud.
Hayatınızı benim yarattığım bir gerçeklikte yaşamak zorunda kalacaksınız.
Os veréis obligados a vivir vuestras vidas en una realidad que yo he creado.
İyiyiz. Benim İsa'nın kanının yerini bulmak için kütüphaneye gitmem gerek.
Solo necesito acceder a la biblioteca para poder... ya sabes, localizar la sangre de Cristo.
Benim de Gideon'a birkaç onarım yapmam gerek.
Yo tengo que efectuar algunas reparaciones a Gideon.
Evet, benim de mızrağı... Bira almam gerek.
Sí, y yo tengo que hacerme con la Lanza... con una tarta.
Dur biraz. Benim de mi çakmam var?
Espera. ¿ También hay una versión de mí falsa?
O zaman bu benim suçum.
Así que esto es culpa mía.
Benim Firestorm'a, Nate'in de çeliğe dönüşememesi dışında mı?
¿ Aparte del hecho de que yo no puedo convertirme en Firestorm y Nate no puede volverse de acero?
Benim ortağım yok.
No tengo un compañero.
Bu gemi ben yokken, benim liderliğimde olduğundan çok daha iyi işlemiş.
El equipo ha funcionado mucho mejor en mi ausencia de lo que nunca hizo bajo mi liderazgo.
Senin de benim üzerimde Kaptan.
Y tú en mí, capitán.
Peki ya benim kız kardeşim ha?
Y ¿ qué hay de mi hermana?
Yani bu benim son şansım.
Es decir, esta era mi última oportunidad.
Biliyorum, bunu söyleyecek son kişi benim, çünkü bencillik edip karımın peşinden gittim, ama yine de... Flynn'in geçmişte cinayet işlemesine izin vermek... bu çılgınlık olur.
Soy la última persona que debería estar diciéndote esto, porque fui un idiota egoísta yendo tras mi mujer, pero, aun así... dejar que Flynn vaya asesinando a través del tiempo... es una locura.
- Jiya benim, sen iyi misin?
- Jiya, soy yo. ¿ Estás bien?
- Benim makinem nerede?
- ¿ Dónde mierda está mi máquina?
O sadece... benim hakkımda endişelendiğini söyledi.
Solo... solo dijo que estaba preocupado por mí.
Bir günde benim için çok şey yaptı, seni o ofise yerleştiğim günden daha çok hem de.
Él ha hecho más por mí en un solo día de lo que tú has hecho desde que puse tu patético culo en ese despacho.
Kardeşimle hiçbir ilgim yok benim.
No tengo nada que ver con mi hermano.
O benim küçük kardeşim.
Es mi hermano pequeño.
Benim arkadaşlarım.
Unos amigos míos.
Benim için bir kaç iyilik yaptı.
Me hizo un par de favores.
Benim ekibimin NSA'nın önümüzdeki 10 yılda geliştirebileceğinden daha gelişmiş bir yazılım geliştirdi.
Mi equipo ha desarrollado un software avanzado de procesamiento de datos, más avanzado que cualquiera que la ASN produzca en los próximos diez años.
Evet, benim zamanımda bu sahneye çıkabilmek için bile üçlü yeteneğin olması gerekirdi.
Sí, en mis tiempos tenías que saber actuar, cantar y bailar para poder subir a ese escenario.
Biriniz benim yanıma oturacaksınız.
Uno de vosotros deberá sentarse a mi lado.
Benim Peter. Shipoopi.
Soy yo, Peter.
Babanla benim arasında hiç ortak bir bağ yok.
Tu padre y yo no tenemos nada en común.
Ama öncelikle sizlerin benim için yapması gereken bir şey var.
Pero antes, tenéis que hacer algo para mí.
Benim kanserim vardı Peter. Hatırladınmı?
Tuve cáncer, Peter. ¿ Te acuerdas?
Benim gibi biri nasıl mı ferah kalmayı başarabiliyor?
¿ Cómo un tipo como yo huele bien?
Benim helikopterim demedim asla.
Nunca puse que fuera mi helicóptero.
Hadi ama, geçici olmalı. benim harika bir kanka olduğumu anlayana kadar.
Vamos, sería temporal, solo hasta que se diera cuenta de que valgo la pena.
Benim hakkımda ne dedi ki?
¿ Qué dijo sobre mí?
Benim.
Soy yo. Soy yo.
Hazırlanması çok uzun süren kişi benim.
Yo soy el que tarda demasiado en prepararse.
Çünkü benim hiç güzel kıyafetim yok.
Es porque no tengo la ropa adecuada.
Carter, benim, Brian.
Carter, soy yo, Brian.
Bunu ben yaptım, ve bu benim gözümü lüks ve konforun bürüdüğünü anlamamı sağladı Ama şimdi, hiçbirinin önem arzetmediğini anlıyor ve...
Yo lo he hecho, y ha hecho que me diera cuenta que el lujo y las comodidades me cegaran, pero ahora veo que eso no importa si no...
Görünüşe göre pek çok şey öğrendik, ve benim yüzüm daha iyi.
Parece que hemos aprendido una buena lección, y mi cara está mejor.
Hayır, benim.
No. Soy yo.
Robin'e benim için göz kulak olur musun?
Me preguntaba si podrías vigilar a Robin por mí.
Bu konuda benim bir şey mi yapmam gerekiyor?
Bueno, ¿ qué se supone que tengo que hacer al respecto?
Senin bir kalbin oluyor peki benim bundan ne çıkarım olacak?
Para conseguir un corazón. ¿ Qué saco yo de este pequeño acuerdo?
Şimdi de benim iyiliğimi mi düşünür oldun?
¿ Así que ahora te preocupas por mi propio bien?
Bunun benim suçum olduğunu mu ima ediyorsun?
¿ Estás insinuando que esto es culpa mía?
Benim yok.
Yo no.
Bu ormanda can yakacak tek kişi benim.
Soy la única que hace daño a la gente en estos bosques.
Hırsız olan benim.
Soy el ladrón.
- Orası benim yerim!
- ¡ Eh, ese es mi sitio!
Benim adım Richard Hart.
Me llamo Richard Hart.
Lütfen Brian, Benim için bunu yaprsan kahramanım olursun.
Brian, por favor.
benimle evlenir misin 227
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benim de 449
benim için önemli 63
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benim de 449
benim için önemli 63