Bir süre için traducir español
3,343 traducción paralela
Bir süre için yardım edebilir.
Le ayudará por un tiempo.
Kısa bir süre için dönüp tekrar ölüyorlardır.
Solo están ahí un rato y desaparecen.
Belki bir süre için test yapmalıydın.
Quiza debas ser el copo por un tiempo.
Sadece kısa bir süre için sizin park yerinizde durmak istedik.
Queríamos quedarnos un rato en el estacionamiento.
Sanırım bir süre için Dena'lara gitsen iyi olur. Sadece birkaç saat için, sonra seni hemen arayacağım.
Deberías irte con Dena un rato sólo unas horas.
Bir süre için gidip geri döndüm ve...
He estado yendo y viniendo por un tiempo, y...
Bir saat gibi bir süre için? Bu son, Söz veriyorum.
- Última vez, te lo prometo.
Bir süre için, pazarları gelirdi.
Durante un tiempo venía los domingos.
Abbottabad ilgi çekiyor çünkü tutuklunun söylediğine göre Abu Faraj, 2003'te kısa bir süre için orada kalmış.
Abbottabad es interesante porque sabemos por el reporte de detención que Abu Faraj estuvo allí brevemente en 2003.
Bir süre için değil, ama Boston'daki okulda okunması gerekenlerin arasındaydı.
Hacía tiempo que no lo veía, pero era una lectura obligatoria en mi colegio de Boston.
- Kısa bir süre için.
- Muy poco tiempo.
Bu bir süre için para sorununu halleder.
Eso resolverá tus problemas financieros por un tiempo.
Ruby bir süre için şehir dışına çıktı.
Ruby estará fuera de la ciudad por un tiempo.
Bir süre için Becky'nin yerine bakman gerekiyor.
Necesito que tomes en lugar de Becky al frente.
Ayrıca bir süre için buraya gelmeyebileceğimi söyledi.
Además, dijo que yo podría salir de aquí durante un tiempo.
Bu geçici bir süre için seni gerizekalı.
Eso es sólo temporal, maldito idiota.
Eğer uzun bir süre acı içinde hayatta kalmışsa bunun için çok daha fazla para verirler.
Si ella estuvo viva y con dolor por un período extenso les saldría más caro.
Aklıma bir fikir geldi, şayet bu kadar çabuk bir şekilde anlaşmaya gönüllülerse belki de bir süre daha beklememiz daha iyi olur hani, biraz daha tehditkar olmak için?
Pensé que si están dispuestos a arreglar tan rápido quizá nos convenga esperar un poco a que suenen más los sables.
Sizi uzun bir süre içeriye tıkmak için her şeyi yapacaklar.
Se asegurarán de encerrarlos por mucho tiempo.
Onu uzunca bir süre içeri tıkmak için yeterli kanıtı bulacağınızı tahmin ediyorum.
Encontrará suficiente evidencia... para encerrarlo por mucho tiempo.
- Uzun bir süre için.
... por toda la eternidad.
Oscar bir süre daha annesinin sütüne ihtiyaç duyacak, ve sütün devamlılığı için de Isha, Freddy'nin krallığındaki zengin cevizlere ihtiyaç duyacak.
Óscar dependerá de la leche de su madre un buen rato y para que fluya la leche Isha depende de las nueces del reino de Freddy.
Şirketler birliği, sapkın olduğun için öldürülmeni istiyor. İmalatçılar ise üzerinde bir süre çalışmak istiyorlar. Genom mühendisleri ise bir an önce beynini çıkarıp incelemek istiyorlar.
Los Corpócratas quieren terminarte como una subversiva los Manufactores están demandando un período de estudios los Psicogenomistas están gritando por una vivisección cerebral inmediata.
Bir süre önce geldi. Eşyaları almak için Sebastian'a gidecekti.
Se fue hace un rato a casa de Sebastian a por sus cosas.
Bir süre beraber olamadığımız için üzgünüm.
Disculpa que no viniera en un tiempo.
Bize tuhaf kuralları olan bir oyunu oynamamız için 20 dolar ödemişlerdi. Ve sonunda o rahatsız edici iskemlelerde ne kadar süre oturabildiğimizi ölçmeye çalıştıklarını anladık.
Nos pagaron 20 dólares para jugar esas reglas extrañas y al final, lo único lo que querían era hacer un test o cuando conseguimos los asientos malos?
Karar vermek için kendime sınırlı bir süre tanıyacağım.
Me daré un tiempo limitado para decidir.
Protokol der ki ; eğer evin saldırıya uğramışsa kimsenin takip etmediğinden emin olmak için bir süre rastgele dolan.
El cual dice que si penetran en tu casa manejas para asegurarte que nadie te siga.
Yeniden sağlığına kavuşman için on gün uygun bir süre.
En diez días se habrá repuesto.
Eşyalarını toplayıp gitmen için sana bir hafta süre veriyorum.
En una semana debes recoger tus cosas e irte.
Ve kısa süre önce bir kişinin yeteceğini söylediğini duydum. Ait olduğunu hissetmen, kendini özel hissetmen için bir tek kişi yetiyormuş.
Recientemente escuché a alguien decir que sólo hace falta una persona sólo una persona para sentirte apreciado y hacerte sentir especial.
Ama kısa bir süre sonra beni güya zor bir çocuk olduğum ve sürekli ağladığım için Sonnenwiese'ye geri gönderdiler.
Pero me mandaron de vuelta a Sonnenwiese después de un tiempo porque supuestamente yo era difícil y lloraba todo el tiempo.
Bu kadar uzun süre pervasız bir hayat yaşaman... benim için hayret verici.
Es una maravilla para mí que hayas vivido tanto tiempo... a pesar de tu imprudente manera.
Sizin için de bir sorun yoksa kızlar bir süre daha buralardayım.
Bueno, si es lo mismo para ustedes, señoras, Pensé que me quedaría un rato.
Bay Rainwateri bir süre sorularımız için burada kalmanızı istiyorum.
Sr. Agua de Lluvia, vamos a necesitar que se quede aquí un rato.
Bu bazıları için çok bir uzun süre.
Para algunos es mucho tiempo.
Partilere gelenler için bir süre önce aldığım bazı şeyler.
Cosas para una fiesta de una juerga que tuve no hace mucho.
Birkaç şov için ayrılacağız. Sonra bir süre takılabiliriz ve sonra belki de bir düet yaparız.
Te dejaré por un par de conciertos y luego estaremos juntas un tiempo y tal vez podamos cantar a dúo juntas.
Düşünmen için sana bir süre vereceğiz.
Te daré tiempo para pensarlo.
Bay Williams, Bay Clay ile konuşmanız için bir size süre verildi.
Sr. Williams, entiendo que se le dio una oportunidad de hablar con el Sr. Clay.
- İntihar etmek için gayet yeterli bir süre.
Tiempo mas que suficiente para cometer un suicidio.
Aslında olduğun kuvvetli, koruyucu, korkunç derecede acımasız bir kadına dönüşmen için hiç de yeterli bir süre değil.
No lo suficiente para convertirte en la mujer intensa, protectora, aterradora y feroz que eres de verdad.
Kopan bir el için bu süre sekiz saat, parmaklar içinse on iki saattir.
Una mano amputada en 8, dedos amputados en 12.
Bunun için bir süre uyuyamadı.
No durmió bien por un tiempo.
Gerçek şu ki, iğrenç ve uygunsuz balayımızdan sonra sanırım Louis Monako'ya döndüğü için ve benden bir süre kurtulduğu için mutlu oldu.
La verdad es que, después de nuestra horrible falsa luna de miel, creo que Louis se alegra de volver a Mónaco y de librarse de mí durante un tiempo.
Bir süre seni görmemesi, onun için daha iyi olacaktır, evlat.
Sería mejor si no te viera por un rato, hijo.
Bir süre kalmak için bir yere ihtiyacı vardı.
Necesitaba un sitio para quedarse un tiempo.
Yatırılmak gönüllü tabi ki, ama uzun süre kendini kaybettiğinde dışarıdaki güvenli çevrede kendin ve diğerleri için bir tehdit oluşturuyorsun.
El ingreso es voluntario, por supuesto, pero con apagones prolongados, eres una amenaza para ti mismo, y para los demás, fuera de un ambiente seguro.
Bir süre sonra duymazdan gelmek için kurnazlaşıyorsun.
Así que tienes que aprender a bloquearlo.
Bana düşünmek için uzun bir süre verdi.
Me dio mucho tiempo para pensar.
İngiltere Bankası yabancı kaynakları bir süre satmak için destek olabilir.
El Banco de Inglaterra va a vender reservas para apuntalarla.
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
içinde ne vardı 18
içine gir 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21