Bir şey bulduk traducir español
875 traducción paralela
Neyse, bir şey bulduk.
Hemos encontrado algo.
En sonunda dert edeceğin bir şey bulduk.
Al final ha habido algo que sí te importa.
Şan eseri bizi mücevher soyguna ulaştıran bir şey bulduk.
Nos tropezamos con algo que puede llevarnos a los ladrones de joyas.
Buraya bir film çekmek için geldik, ve dünyadaki bütün filmlerden daha değerli bir şey bulduk.
Vinimos por una película y encontramos... -... algo más valioso.
- Görünüşe göre bir şey bulduk. - Evet.
- Parece que tenemos algo.
Neredeyse bizi götürdüğü her yerde bir şey bulduk.
Claro. Dondequiera que nos ha llevado, encontramos algo.
- Öyle bir şey bulduk ki...
- Creo que lo que deben hacer es...
Ekselansları, sanırım sonunda bir şey bulduk.
Excelencia, hemos conseguido algo.
Harika bir şey bulduk efendim.
Hemos conseguido algo.
Buraya gel, bir şey bulduk!
¡ Vuelve, hemos encontrado algo!
- Yüzbaşım, bir şey bulduk.
- Capitán, acabamos de descubrir algo.
- Bir şey bulduk.
- He cogido algo.
Ormanda bir şey bulduk, kamp alanımızda.
Encontramos algo en el bosque cerca de nuestro campamento.
Hey, albay, bir şey bulduk.
Oiga, coronel, hallamos algo.
Bir şey bulduk.
- Encontramos algo. - ¿ Qué es?
Biz tamamıyla uygun bir şey bulduk.
Con uno nos es suficiente.
Oldukça önemli bir şey bulduk.
Encontramos algo muy importante.
Bir şey bulduk gibi gözüküyor. "Colorado, George Adam, 1742"
Colorado, George, Adam, 1742 es una matrícula robada.
- Bir şey bulduk.
- Hemos encontrado algo.
Ringe çıkar onu, Joe, Yumruklayacak yeni bir şey bulduk Bir de ben deneyeyim, Joe Sonra yemeğe gideriz.
Ponlo en el ring Joe, algo nuevo para golpear, déjame bailarlo Joe, luego iremos a almorzar.
- Sanırım bir şey bulduk.
- Creo que encontramos algo.
Sanırım bir şey bulduk.
Hemos encontrado algo, señor.
- Galiba bir şey bulduk.
- Creo que tenemos algo. - Yo también.
- Orada herhangi yırtıcı bir şey bulduk mu?
- ¿ Hay algún Jack el Destripador suelto?
C - 4 gibi bir şey bulduk.
Es C-4 o algo así.
Evet, garip bir şey bulduk.
Encontramos algo un poco extraño.
"Sanırım bir şey bulduk".
- Encontré algo.
Sonunda iyi yapabildiğin bir şey bulduk!
¡ Por fin hay algo que haces bien!
Erkek arkadaşımla ışıklar saçan bir şey bulduk, garip sesler çıkartıyordu.
Mi novio encontró algo parecido, y sale música.
İlginç bir şey bulduk.
Hemos encontrado algo interesante.
Bir şey bulduk.
Se le ha ocurrido algo.
Ama göktaşı yerine başka bir şey bulduk, Orada bir sirk çadırı gördük.
En vez de encontrar Ia estrella fugaz, vimos una carpa de circo.
Nehirde bir şey bulduk
Encontramos algo en el río.
- Bir şey bulduk. Ölen Bay Scotto'nun dairesinde.
- Encontramos algo... en el piso del fallecido Sr. Scotto.
- Bir şey bulduk.
- Tenemos algo.
Sağlam bir şey bulduk.
Tenemos algo bueno.
Bir şey bulduk Teğmen.
- Aquí hay algo, teniente.
- Bir iki şey bulduk.
Descubrimos un par de cosas.
Bize bir amaç sunan tek şey olarak atletik müsabakaları bulduk.
Nuestro único interés son las competencias atléticas.
- Bir şey daha bulduk.
- Encontramos otra cosa.
Şey.. şu anda kendimize iyi bir yer bulduk
Pero tenemos un muy buen lugar aquí.
Şu son 22 günde bula bula 2 dolarlık altın tozu bulduk, başka bir şey de yok.
En estos 22 días, sólo hemos conseguido dos dólares de pepitas y nada más.
Şey, kendisine bir zarar gelmemiş olduğundan emin olmak için Bay Tindle'ın evine girdiğimizde bunu bulduk.
Cuando entramos en casa de Tindall para asegurarnos de que no le había pasado nada, encontramos esto.
Şimdi, eminim birçoğunuz önemli bir şey olduğunun farkındasınız. Dünya'dan gelen insanlar bulduk.
Seguramente la mayoría de Uds. sabe que ha ocurrido algo especial.
Bir şey bulduk.
Qué interesante.
Şey, her neyse, kendimize yeni bir ev bulduk.
Bien, de todas maneras, tenemos un nuevo hogar.
Bıçak darbeleriyle delik deşik edilmiş bir Arap bulduk. Kimse bir şey görmemiş.
Nadie sabe nada.
Al, nasıl bir şey olmalı diye çok düşündük ve sonunda sana mükemmel bir hediye bulduk.
Al, lo hemos pensado mucho y se nos ha ocurrido el regalo perfecto. Dáselo.
Daha önce hiç böyle bir şey görmedim. Emin olmadan önce, daha fazla test yapmak zorundayız. Ama bugüne kadar bilinmeyen bir element bulduk.
Debemos hacer más pruebas antes de estar seguros, pero creo que hablamos de un elemento no descubierto aún que parece estar presente en abundancia.
Iconia gezegenin yüzeyinde fazla bir şey kalmamış olmasına rağmen, hala sağlam gözüken bir kontrol merkezi bulduk.
Aunque la superficie de Iconia está desierta, hemos encontrado un centro de control que parece intacto.
Bir şey daha bulduk. Todd Matthews tarafından yazılan bir kitap,
Y otra cosa, una novela de Todd Matthews,
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17