Sadece bir gece traducir español
1,009 traducción paralela
Kızıyla konuştuk, o da sadece bir gece babasıyla Neff'in kaza sigortası hakkında konuştuğunu hatırlıyor...
La hija recuerda que Neff habló con él una noche del seguro de accidente.
Sadece bir gece hanım için sorun olmaz ama daha fazla kalırsa,
A mi mujer no le importa que se quede una noche, pero más...
Seninle tanışalı sadece bir gece mi oldu?
Pero si te conocí anoche.
Sadece bir gece için. lnsanlar uyduruk olduğunu anlar mı?
- Está bien. Es sólo por una noche. ¿ La gente se dará cuenta que son usados?
Sadece bir gece daha, olur mu?
Una última vez esta noche.
sadece bir gece değil, sürekli olarak.
No sólo por una noche, sino por un tiempo indeterminado.
Birlikte sadece bir gece geçirmiş olamazlar.
Obviamente no pasaron solo esa noche juntos.
Sadece bir gece.
Déjeme sólo esta noche.
Bana yazdığın doğruysa sadece bir gece mi kalacaksın?
¿ A que no es cierto lo que escribiste? ¿ Que sólo te quedarás una noche?
Bu sadece bir gece.
Sólo es una noche.
Reece bize sadece bir gece izin verdi ama ne geceydi!
Reece sólo nos soltó una noche, ¡ pero qué noche!
Orada sadece bir gece geçirdim ve sabaha beni bulduklarında neredeyse ölü gibiydim.
Sólo pasé una noche ahí, y cuando me encontraron en la mañana... estaba casi muerto.
John, haftada sadece bir gece avukat olmayı bırakamaz mısın?
John, ¿ no puedes dejar de ser abogado al menos una noche a la semana?
Sadece bir gece.
Por esta noche.
Sadece bir gece.
Sólo por una noche.
Sadece bir gece kalacağım diyor.
Dice que sólo por una noche.
Bir geceliğine kalabilirsiniz gibi görünüyor, ama sadece bir gece.
Se quedan esta noche, pero sólo por una.
- Ama sonra başka bir tane, ve her biri sadece bir gece için.
Pero una tras otra, y cada una de ellas sólo por una noche.
Neden tek başına sadece bir gece kalır.
Otsuya, será sólo una noche.
Çünkü ertesi gece... Ralph King korkunç bir biçimde öldü fakat bu sadece bir başlangıçtı.
Aquello no tenía ninguna gracia ya que a la noche siguiente Ralph King moriría de una forma horrible.
Sadece bir kazaydı, ama onu o gece katlettiler.
Fue sólo un accidente, pero esa noche lo mataron.
Bu gece, sende daha önce sadece bir kere gördüğüm o coşkuyla dans et.
Quiero que esta noche bailes con el mismo éxtasis - con el que te vi una vez antes.
Dün gece birkaç dakika kendine gelebildi bu sabah da sadece bir kaç saniye.
Anoche estuvo consciente dos minutos y unos pocos segundos esta mañana.
Dün gece, şöyle bir uzaktan görebildim sadece.
¡ Necesitaba hablar contigo! ...
İki gece sonra, sadece iki gece, bir tanesi Harlem'de bir kasabı soydu.
Dos noches más tarde, dos, uno atracó a un carnicero en Harlem.
Hayır efendim, bu gece sadece tek bir boş yer var.
No. Esta noche sólo una, señor.
Yeni bir anlaşmamız var, bir sürü heyecan yaşadık ve bu gece kasabaya gidiyoruz, sadece ikimiz.
Tienes un contrato nuevo, nos hemos divertido, y vamos a salir esta noche, solos tú y yo.
Parlak ve ateşli olarak kalacak, sadece o gece için var olan bir yer.
Una mujerzuela irreflexiva.
Evet, bir gece, At yarışı zamanıydı, Sadece atlardan biri benimdi ve Altar Keane de benim jokeyimdi.
Una noche jugamos a las carreras de caballos sólo que yo era uno de los caballos, y Altar Keane mi jinete.
Eğer neşeli bir gece istiyorsan... sadece bir cevap var : o da Ambigüe Tiyatrosu.
Si quieren divertirse... hay un sólo lugar donde ir : Al Teatro Ambigüe.
Bir gece ihanete uğradı ve bazıları tereddüt edip onu terk ettiklerinde, sadece Peter yanında oldu ve ona sadık kaldı.
La noche terrible en que fue traicionado, cuando muchos dudaron y lo abandonaron, sólo pedro permaneció leal hasta el final.
Seni bu gece tiyatroya girerken gördüğümde, ben... Bu ne berbat bir şey diye düşündüm. Orada yalnız olan sadece ikimiz vardık.
Cuando te vi entrar en el cine he pensado lo injusto que era, que los dos estemos solos.
Dün gece, harikalar harikası sadece temiz bir kamp yatağı edinmekle kalmadım onu açık pencereden, dostumuz Ay'ı görebilecek şekilde yerleştirdim.
Anoche fue una maravilla : No sólo dormí en una cama limpia, sino que pude colocarla frente a una ventana abierta y frente a nuestra amiga, la Luna.
Sadece uzun ve karanlık bir gece olacak.
Es tan... larga y oscura.
Senden beni anlamanı beklemiyorum fakat geçen gece gözden kaybolduğumuzda sadece öpüştük, çünkü başka bir şeye hiç yeltenmedi.
Realmente no espero que lo comprendas, pero cuando nos fuimos la otra noche, todo lo que hicimos fue besarnos, porque él en ningún momento intentó otra cosa.
Sadece daha önemsiz bir şeyler yapacak haldeyim gibi gösteri ya da gece kulübü falan.
Es que hoy tengo ganas de hacer algo más frívolo...
Pekala, Bir hafta kalmıyorum, Sadece gece için bir oda istiyorum.
Quiero quedarme una noche, no una semana.
Sadece bir gece.
En una noche.
Sadece bir gece kaldılar.
Sólo se quedaron una noche.
Sadece biraz gümüş dolar aldı kadife bir çantanın içine koyup bir gece buraya gömdü. Senin gibi bir enayiyi tuzağa düşürmek için.
Tomó unos cuantos puñados de dólares de plata... los enterró aquí una noche en una vieja bolsa de lona... para engañar a un tonto como tú.
Sadece ırklarla ilgili dün gece ortaya çıkan küçük bir sorun
Sólo un pequeño problema que surgió ayer por la noche.
Bu gece sadece bir kişi alabiliyorlar.
Atenderán sólo a uno esta noche.
Saygıdeğer bir adam ama bu gece sadece takılıyor.
Es un hombre respetable, Pero esta noche, solo esta bromeando.
Sadece iyi bir gece uykusu.
Sólo dormir bien por la noche.
Sadece bir tek şey, neden o gece yatakta olman gerekirken bahçede dolanıyordun?
Pues, por ejemplo, aquella noche que tenías que estar en la cama, ¿ por qué estabas en el jardín?
Sadece bir dolar arttırdım ve bu gece bunu rahatlıkla karşılayabilirsin.
Solo he subido un pavo. Esta noche podéis pagarlo. El licor es legal.
Tamam, bir kasa var ama sadece gece vaktin var ve ev de izole edilmiş durumda.
Hay una caja fuerte, pero tenéis toda la noche y la casa está aislada.
Bu adam bir hırsız, geçen gece elinde kılıçla bir konağı bastı sadece tek o değil, üç kişi daha vardı.
Este hombre es un ladrón que robó en una posada la otra noche a punta de espada. Y no solo estaba él, había otros tres más.
Ben sadece güzel bir uyku çekmek istiyorum bu gece.
Sólo quiero una buena noche de descanso.
Etrafın tamamen kuşatılmış vaziyette, bu da demek oluyor ki güvenilmeyecek bir tekneyle sadece gece yol alabilirsin.
Estás completamente cercado allí lo cual significa que sólo puedes viajar de noche en un barco que no puede ser muy seguro.
Şey, Tegena'nın sadece güzel bir gece olduğu için yürüyüşe çıkacak türde biri olduğunu sanmıyorum.
Mira, Tegana no me parece el tipo de hombre que sale a pasear sólo por una noche bonita.
sadece bir adam 18
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169