Sadece bir soru traducir español
744 traducción paralela
- Sadece bir soru soruyorum
Solo estoy haciendo una pregunta.
Sadece bir soru daha sormak istiyorum.
Sólo quiero hacerle una pregunta más.
- Sadece bir soru sordum.
- Sólo le hice una pregunta, señor.
Bakın, Matmazel Carey, Sadece bir soru var ki, ben...
Señorita Carey, quería preguntar...
Ama unutma, sadece bir soru.
Pero recuerda, una sola.
Sadece bir soru.
Nos gustaría hacerle unas preguntas.
Sadece bir soru.
Sólo una pregunta.
Sadece bir soru daha.
Una pregunta más.
Sadece bir soru sordum.
Sólo hice una pregunta.
- Sadece bir soru sordum.
- Tienes la virtud de sacarme de quicio.
Sadece bir soru...
Solamente una pregunta.
Bu konseyde sadece bir soru sorulacak.
Sólo hay una pregunta, que voy a plantear a esta Asamblea.
- Ama sadece bir soru soracağım.
- Le dará hora de visita. - Es sólo una pregunta.
Sadece bir soru. Arkadaşım Lin Wu nerede?
Sólo una : ¿ dónde está mi amigo lin wu?
Sadece bir soru soracağım, yalnızca bir soru...
Es cuestión de un momento. Te Io ruego.
Sadece bir soru sormak istiyorum.
Sólo quiero hacerle una pregunta.
Sadece bir soru.
- Solo una pregunta.
Problemi çözebilecek sadece bir soru mevcut.
Pero existe una sola pregunta... que resuelve el problema.
Size bugün sadece bir soru soracağız.
Te haremos una sola pregunta hoy.
Sana sadece bir soru sordum, dostum.
Te hice una pregunta.
Sadece bir soru sorarım.
Oh, no. Siempre hay una pregunta.
Sana bir soru sormak istiyorum sadece.
Sólo quiero hacerle una pregunta.
- Sadece uygarca bir soru sordum.
- Sólo preguntaba civilizadamente.
Size sadece bir kaç soru soracağız.
Tranquilo. Solo queremos hacerle unas preguntas.
Sadece bir kaç soru, doktor. Rahatsız edilmeden nerede konuşabiliriz?
¿ Dónde podemos hablar sin que nos molesten?
Sadece bana bir sürü soru sormak istedin.
- Querías interrogarme.
Sana sadece bir kaç soru sormak istiyorum.
Sólo le haré unas preguntas.
Sadece basit bir soru sordum.
Sólo he hecho una pregunta.
Sadece, bana bir kaç soru sormak istemişler.
Querían hacerme algunas preguntas.
Sadece aptalca bir soru.
Sólo una pregunta tonta.
Sadece bir kaç soru sordum.
Sólo hice unas preguntas.
Sadece bir iki soru daha, sonra bu gecelik işimiz bitecek.
Te haré una par de preguntas más y lo dejaremos así.
Hayır. Bu sadece iki cevabı olan bir soru.
No, es una pregunta que sólo tiene dos respuestas.
Bir soru sorabilir miyim? Sadece evet ya da hayır de.
Sólo una pregunta si me lo permites Contesta sólo sí o no.
Şey, bu sadece sıradan bir soru.
Pues- - - Es una pregunta común y corriente.
İşte bunlar istilacılar. Dünya adı verilen küçücük bir yerden gelen küçücük ve sadece hayal edilebilen bir evrenin sonsuzluğundan ışıldayarak onları çağıran soru işaretlerine doğru devasa bir adım atmış olan yaratıklar.
los seres diminutos del pequeño lugar llamado Tierra quienes darían el paso de gigante a través del cielo hacia los signos de interrogación que brillan y hacen señas de la inmensidad de un universo sólo para ser imaginado.
Sadece birkaç soru soruyorlardı, başka bir şey yok.
Sólo hacían algunas preguntas, nada más.
Belkide üzerime vazife değil..... böyle bir soru sormak..... heleki sadece üç tedavi uygularken tanışmık olsakta.
Quizás está fuera de lugar sobre todo después de conocerle de sólo tres tratamientos para hacer tal pregunta.
- Sadece tek bir soru sormak istiyorum.
- Sòlo quiero saber una cosa.
hiç bir soru sormadan. Sadece cesaret gerekir şikayet etmeden ölmek için Ölüm kapılarında 600 adamla. Mermi yağmurunda Engellendi cesaret.
" Sin réplica sin razón sacrificando su vida en el valle de la muerte se arrojaron los seiscientos asaltados a golpes de rifle valientemente, se lanzaron directo a las mandíbulas de de la muerte a las fauces del infierno lanzaron los seiscientos las hojas de sus sables resplandecieron cuando los blandieron cargando todo un ejército. ¿ Y todo por qué?
Oma sadece basit bir soru sordum.
Oma, sólo te hacía una pregunta...
Sadece King George hakkında bir kaç soru soracağım.
Solo quiero hacerte unas preguntas sobre King George.
Uh, Bayan Stacey, size sadece bir tek soru sormak istiyoruım, sakıncası yoksa.
Señorita Stacey, quiero preguntarle algo, si no le molesta.
Aklımda soru işareti bırakan sadece bir konu var, Sayın Başkan. - Dinliyorum.
Hay sólo un aspecto que me preocupa, Sr. Presidente.
- Sadece masum bir soru.
- Es una pregunta inocente.
Beni ilgilendiren bir şey değildi ama sadece etraftakilere onunla ilgili bir kaç soru sordum ve...
No es asunto mío, lo sé, pero empecé a preguntar por ella.
Unutma istatistiklere göre jüri heyeti öğrenciyi okula kabul etmeye meyilliyse sadece tek bir soru sorarmış.
Ahora recuerda, las encuestas de salida y los datos históricos nos dicen que... si el panel se inclina hacia la aceptación, solo harán una sola pregunta.
Kendim ve diğerleri adına bir kaç soru sormak için buradayım sadece ve de sana bir bakmaya.
Solo vengo a hacerte unas preguntas de mi parte y de los demás y a verte.
Sadece basit bir kaç soru.
Gracias. No le robaré tiempo.
Sadece bir tek soru.
Sólo una pregunta.
Sadece bir kaç soru soracağım.
Sólo le haré unas pocas preguntas.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24