Sadece bir kere traducir español
1,412 traducción paralela
Ve Leonard arabasından çıkıyor ve sadece bir kere geri dönüyor.
Y Leonard bajó del auto y regresó una sola vez.
- Son zamanlarda yılda sadece bir kere çıkmış.
En los ultimos años solo ha salido una dia al año. Un dia.
Sadece bir kere sapla.
Sólo una cuchillada.
Sonra bir kere, sadece bir kere başka birini becermeyi dene, çünkü bu iyi hissettirir.
Y una sola vez intenta joder con alguien por placer.
- Sadece bir kere. Gidip, ondan iste.
Una vez, una vez anda y pedíselo vos...
Sadece bir kere oldu.
¿ Qué es lo..... pero fue una sola vez y... pasó...
Sadece bir kere konuş onunla.
Sólo háblale una vez.
Çünkü bu işi sadece bir kere yapabilmiştin, ve o zaman daha da küçüktün. Gel bakalım!
Eso es porque sólo lo hiciste una vez, cuando eras más pequeñito que ahora. ¡ Ven!
Benimle sevişebilirsin ama sadece bir kere.
Puedes hacer el amor conmigo, pero solo una vez.
Sadece bir kere dediğimde bunu kastetmiştim.
Cuando dije "solo una vez", hablaba en serio.
- Sadece bir kere eve getirdi.
- Sólo la trajo a casa una vez.
- Ama sadece bir kere girmişsiniz derslere.
- Sólo fue una vez.
Bilirsin, hayatta sadece bir kere değil seçim şansımız.
Sabes, no tenemos solo una vida. Tenemos varias.
- Bunu sadece bir kere kullanabiliriz.
- Es un disparo único.
Sadece bir kere daha gördüm o ışığı.
Solo vi la luz en otra ocasión.
- Sadece bir kere daha, bir kerecik..?
Solo una vez más. Por última vez.
Sadece bir kere, çatımızı tamir etmeye geldiği zaman görmüştüm onu.
¡ Lo vi una vez cuando vino a arreglar el tejado!
Lütfen sadece bir kere.
Por favor, sólo una vez.
Neden yılda sadece bir kere kabak alıyoruz?
¿ Por qué sólo tenemos calabazas una vez al año?
Sadece bir kere olsun, bana inanır mısın?
Puedes estar a mi lado solo una vez.
Sadece bir kere buluş onunla.
Solo quedé con él una vez.
Sadece bir kere.
No es eso. Solo... una vez.
Herman, bu sadece bir kere olacak bir şey.
Herman, esto es una sola vez, y una cosa única ahora.
Her koşulda, bunu sadece bir kere yapmamız yetecek.
Como sea que resulte, sólo tendremos que hacerlo una vez.
O sadece bir kere oldu.
Sólo fue una vez.
- Teşekkürler. - Onları sadece bir kere kullanıyoruz.
- Sólo los utilizan una vez. ¿ Por qué no?
Onla sadece bir kere karşılaştım... otoparkta.
Sólo lo ví una vez... en el estacionamiento.
Sadece bir kere benim için... Yemin ederim ; bir daha hiçbir şey söylemeyeceğim.
Mira, sólo una vez, hazlo por mí, Y luego te juro que ya no diré nada.
Bunu sadece bir kere söyleyeceğim.
Sólo diré esto una vez. Escúchame bien.
Sadece bir kere daha şans ver, tüm istediğim bu.
- Sí dame una oportunidad más, es todo lo que te pido.
- Sadece bir kere oldu!
- ¡ Lo hice una sola vez!
Sadece bir kere sohbet ettik.
Sólo fue una conversación.
- Sadece bir kere oldu.
Lo hice una sola vez.
Bir kere o Kübalı. Ve "dirty dancing" falan değildi, sadece salsaydı.
Para empezar, es cubano... y no era la lambada, sólo era salsa.
Sadece bana bir kere kızı göster. Gidip onunla konuşacağım.
Tú sólo dime quién es la chica y voy a hablar con ella, ¿ vale?
Sadece bir kere sallayacağıma söz veriyorum.
Vamos, Tom.
Ancak sadece birkaç kere denenmiş bir prosedür.
Pero se ha realizado pocas veces.
- Sadece bir kaç kere.
Sólo un par de veces.
Kardeşinle el ele tutuşur musun? - Hayır, sadece ormanın içindeki cadının evini yemeye giderken bir kere tuttum.
No, solo esa vez que fuimos al bosque a comernos la casa de la bruja.
Roger'ı yeteri kadar tanımıyorum. Onunla sadece bir kaç kere konuştum.
Sólo hemos hablado un par de veces.
O gün bekleyip dua eden herkes, birisinin sadece işten çıkıp eve gelmesini ve o lanet olası kapıdan içeri bir kere daha girmesini
Toda la gente que aquel día esperó o rezó para que alguien volviera a casa del trabajo. Para que entrara por la puerta de casa...
Minik orman hayvanları da hazırlık peşinde. Zamanı neredeyse gelmek üzere, O sadece yılda bir kere. Sabırla bekleriz çünkü çok yakında.
* Es casi hora, ya casi llega la hora la hora que llega cada año ya no podemos esperar, porque ya se acerca es la navidad en el bosque *
Zamanı neredeyse gelmek üzere, O sadece yılda bir kere.
* Es casi hora, ya casi llega la hora la hora que llega cada año... *
Zamanı neredeyse gelmek üzere, O sadece yılda bir kere.
* Es casi hora, ya casi llega la hora la hora que llega cada año *
Sadece bir kere mi?
Solo una vez
Hayır bunu yatakta bi kere denedim ama... ama sadece bükülmüş bir bilek alabildim.
No, lo he intentado vez en la cama, pero... Todo lo que tengo un esguince en la muñeca.
Annesi, sadece 8 yıl önce, büyük bir film sonrası, bir kere izin yaptığını söyledi.
Su madre me ha contado que la única vez que se ha tomado unas vacaciones fue hace 8 años, tras la filmación de una pelicula.
Sadece 15 kere okudum ve hala kaçırdığım bir şey var gibi.
Lo leí sólo 15 veces, y aún creo que algo se me escapa.
Bilmem. 12 yıl evli kalan ve sadece 12 kere seks yapan bir baba olabilir mi?
No lo sé, un hombre que estuvo casado durante 12 años y tuvo sexo 12 veces.
- Sadece bir iki kere iddiaya girdim.
¿ Qué? Sólo hice un par de apuestas.
Sadece bir kere.
Ahora eres el médico más joven y brillante del hospital.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169