English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ S ] / Silahlı

Silahlı traducir español

8,857 traducción paralela
Cinayet teşebbüsü, silahlı soygun ve bir sürü başka şeyden tutuklusun.
Estas arrestado por intento de asesinato, robo a mano armada y un montón de cosas más.
Gündemde yoğun bir polis soruşturması söz konusu yerel Tom Thumb iki silahlı saldırgan tarafından soyuldu.
En Skyline, una tienda local fue asaltada por dos atracadores es el objeto de una intensa investigación policial.
Silahlı devrim olursa, çok kan dökülür. Ama kendi devletimize kavuşuruz.
Y si hubiera una revolución armada, si corriera mucha sangre, conseguiríamos nuestro propio estado.
100 yardada bir silahlı nöbetçi var.
Armado guarda cada 100 yardas.
Pentagon'da masa başında çalışıyor. Silahlı çatışmaları seven biri sanırım.
¿ Una funcionaria del Pentágono a la que... por lo visto también le gustan los tiroteos?
Sen benim kim olduğumu biliyor musun silahlı Şirin?
¿ Tiene idea de quién soy, engreído y armado pitufo?
İlk olarak California'da öldürülen Müdür Shepard'ın karıştığı silahlı çatışmaya benzer olarak yerleştirilmiş beş ceset bulundu.
Aparecen cinco cadáveres que representan exactamente el tiroteo... en el que mataron a la directora Shepard en California.
Denton'u silahlı olarak varsayıyoruz fakat unutmayın çocukta orada olabilir.
Supongamos Denton de armado, pero recuerde, podríamos tener un hijo en ese país.
- Silahlı korumalar olacak mı?
- ¿ Hay guardias armados?
Bu durumda yapılacak en doğru şey gün ortasında ve kalabalık bir caddede silahlı bir soygun gerçekleştirmektense bu işi burada halletmek olacaktır.
En ese caso, lo mejor sería atacar aquí en vez de hacer el robo a mano armada en el medio de una calle ajetreada en pleno día.
Sahile doğru koşan silahlı bir adam gördüm.
Tengo visual de un hombre armado dirigiéndose hacia la playa.
Kurultay'a tanıklık ediyorsun ve John'la Julie'nin ilişkisi olduğunu öğreniyorsun sonra silahlı adamlar evine giriyor.
Testificaste en el Congreso, te enteraste que John y Julie tenían una aventura, y hombres con pistolas irrumpieron en tu casa.
Bay Hallcross, silahlı direnişten bahsediyor gibisiniz.
Sr. Hallcross, suena como que está hablando de una resistencia armada.
- Ama silahlı kuvvetlerdeydiniz.
Pero estuvo en el ejército.
Evet silahlı kuvvetlerdeydim ama artık değilim.
Sí, fui militar, pero ya no.
Otomatik silahlı altı kişilik bir ekip nakil aracını ele geçirdi ve hastamızla birlikte kaçıyor.
Un equipo de seis hombres con armas automáticas se ha llevado el vehículo de transporte, y están a la fuga con nuestro paciente.
Cinayet, gasp, silahlı soygun ; ne arasan var.
De todo, desde asesinato y extorsión hasta atraco armado.
Üç gün önce silahlı altı adamın eve daldığını söyledi.
Ha dicho que seis hombres armados entraron en la casa - hace tres días. - ¿ Qué diablos es esto?
Adamın silahlı ve aşırı derecede tehlikeli olabileceği düşünülüyor.
El hombre puede estar armado y es considerado extremadamente peligroso.
Silahlı kişi senin hayatta olduğunu öğrenirse ne olacak?
¿ Qué pasaría si quién te disparó se entera de que vives?
Polis, önceki şiddet olayları konusunda sessizliğini koruyor ama kızın silahlı ve tehlikeli olabileceği konusunda uyardılar.
La policía mantiene silencio sobre los anteriores actos de violencia, pero advierte que la chica puede estar armada y ser peligrosa.
Newport Şehri M.S. Mart-2029 Doğu Asya Birliği'nin, Uzakdoğu Ticaret Ataşeliğine gerçekleştirilen silahlı baskınla ilgili son gelişmeleri canlı yayınla aktarıyoruz.
La Embajada del Comercio del Este de la Alianza del Sudeste... acaba de ser ocupada.
- Silahlı suçlara ağır cezalar getirterek cinayet oranlarını düşüreceğim.
- Reduciré la tasa de asesinatos procesando agresivamente los crímenes con armas.
98. Caddede silahlı soygun mu?
¿ Un robo a mano armada en la calle 98?
Evet, bu silahlı soygun konusu...
Entonces, sobre el robo a mano armada...
Silahlı kuvvetlerimizin Dünya'nın her yerinde yeni cephelerde savaşması gerektiği gerçeğini unutmamalıyız. X Kampı, Kanada Hiç bir cephe savaştan ayrı, tek başına bir yer olarak göz önüne alınmamalıdır.
No debemos perder de vista el hecho de que nuestras fuerzas armadas están comprometidas en otros frentes de batalla en todo el mundo, y que nadie en el frente puede ser considerado solo sin su apropiada relación con la guerra.
Bana silahlı eldiven vermişlerdi.
Me dieron una pistola guante.
New York'ta, işe silahlı eskort eşliğinde giden tek acil doktoruyum ben ve jimnastikle ve kuru temizleyiciyle.
Soy la única doctora en New York con un acompañante armado para el trabajo el gimnasio y hasta la lavandería.
Eşkâl de size uyuyordu ve silahlı ve tehlikeliydi.
El sospechoso era de tu apariencia y fue descripto como armado y peligroso.
İyi eğitimliler, silahlılar.
Bien entrenados, bien armado.
Vali, silahlı müdahalenin son çare olduğunu belirtti.
El gobernador dijo que una intervención armada sería el último recurso.
Silahlılardı.
Estaban armados.
Taktiksel bir kâbusla yüz yüzeyiz... 78 milkarelik bakir orman, yeterli yiyeceği ve suyu bulunan, kuşatmaya aylarca direnebilecek silahlı güçleri olan dağdan bir kale.
Estamos viendo una pesadilla táctica... 125 kilómetros cuadrados de bosque virgen, una fortaleza de montaña con suficiente comida y agua potable para resistir un cerco armado por meses.
- Ne olasılıkla silahlı direnişle karşılaşırız?
¿ Qué posibilidades hay de que nos encontremos con resistencia armada? Es una seguridad absoluta.
Bana bir silahlı takım, çelik yelek,.. ... savaş zırhı gönderdi.
Me envió un traje de pistolero, un chaleco de combate... una armadura de guerra.
Micah VIPER75 in ona bir silahlı takım verdiğini söylemişti. çelik yelek ve savaş zırhı heklendiğinde kaybettiklerinin yerine
Micah dijo que VIPER75 le dio un traje de pistolero... un chaleco de combate y una armadura de guerra... para reemplazar lo que perdió cuando le hackearon.
Şimdi, Spencer ın bir silahlı takımı veya.. .. bir lüks çelik yeleği yok.
Spencer no tenía un traje de pistolero o un chaleco de combate.
Mermilerin kemiği vurduğu açılara bakılırsa dört farklı yönden gelmişler. - Dört silahlı kişi mi?
En base a los ángulos con que las balas alcanzaron los huesos, sus trayectorias vienen de cuatro ángulos totalmente diferentes.
Wendell birden fazla silahlı saldırgana işaret eden üç kurşun yarası bulmuş. Hodgins de tiki kulübesinin içinde üç kurşun deliğine benzeyen şeyler bulmuştu. Ama onlar, kurşun olamayacak kadar küçükler.
Wendell encontró tres heridas más de bala que sugieren múltiples tiradores y Hodgins halló lo que parecían ser tres orificios de bala dentro de la cabaña tiki, pero son demasiado pequeños para ser de bala.
- Edwards adamı silahlı soygun yapmakla suçladı. - Bununla bitmiyor.
Eso no es todo.
Sunucu odasına yaklaşıyorum, kapıda silahlı görevli var.
Aproximándonos al cuarto del servidor, un guarda armado en la puerta.
- Silahlı bekçiler, 40 güçlü adam.
Guardias armados, 40 por lo menos.
Silahlı soygundan beş yıl yedin diye duydum, Jermel.
He oído que cumples cinco años por robo a mano armada, Jermel.
Bütün işi silahlı adama yaptırır, arabada beklersin.
Dejar que el tipo con el arma haga todo el trabajo mientras tú esperas en el coche.
Aile işletmemiz silahlı çetelere haraç vermediğimiz için yok edildi.
El negocio de mi padre fue destruido por unos matones armados que le reclamaban que les pague por protección.
Dedektif, bütün hedefler Penguen gibi giyinmiş ve hepsi silahlı.
Detective, todos los objetivos están vestidos como el Pingüino, y todos están fuertemente armados
Goodwin'deyiz. Bir sürü silahlı adam var.
Estamos en Goodwin's. Hay múltiples hombres armados.
Silahlı çatışma olmadan nasıl yanlarına gideceğiz?
¿ Cómo vamos a pasar sin disparar?
Silahlı ve tehlikeli.
- Está armada y es peligrosa.
Rehinelerin yerini ve içeride silahlı kaç adam olduğunu öğrenmeden olmaz.
Incluso si el SWAT pudiera entrar en este sitio ahora mismo, yo no haría la llamada. Escuchad. No sin saber en dónde están los rehenes,
S01E02 Silahlı Eğitim çeviri : kepboy iyi seyirler diler. twitter : @ kepboy _
Prueba de Fuego

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]