Vakti geldi traducir español
5,439 traducción paralela
Bunun biraz korkutucu olduğunu biliyorum, ama Angela'nın yuvadan ayrılıp kendi kanatlarını çırpma vakti geldi.
Sé que da miedo, pero Angela tiene que abandonar el nido y abrir sus alas.
Bisikletinin yan tekerlerini çıkarma vakti geldi!
¡ Es hora de sacarle las rueditas a tu bicicleta!
Su, konuşma vakti geldi.
Su, es hora de que hablemos.
Sanırım kendi yolunu seçmesine izin vermenin vakti geldi.
Creo que ha llegado el momento de que le deje elegir su propio camino.
Savaş vakti geldi.
Llegó la hora de la guerra.
Bence Jingim için yeni bir eş alma vakti geldi.
Es hora de que Jingim tome una nueva esposa.
Yatma vakti geldi diyebilirim.
Sabes, quizá deberíamos dejarlo por esta noche.
Başkomiser, devriye arabalarını çağırma vakti geldi.
Capitán, es hora de dar el aviso a las patrullas.
O zaman tekrar Freddy'e gitme vakti geldi.
Hora de volver a visitar el Freddy.
Fırlatma Merkezi'nden Odessa'ya, kalkış vakti geldi.
Control de lanzamiento a Odessa, hora de volar.
Kayan yıldızı belirleme vakti geldi galiba.
Parece que llegó el momento de estrella fugaz.
Çay vakti geldi bile ve ofisi altıda kapatıyoruz.
Es hora del té y cerramos la oficina a las seis.
Ama vakti geldi.
Creo que ya es hora.
"Minik Shelly'nin Sağlık Sorunu" vakti geldi.
Es hora de una historia llamada "El pequeño problema médico de Shelly".
Bana güvenmenin vakti geldi.
Es tiempo de que confíes en mí.
Oyun vakti geldi.
¡ Continuemos el duelo!
Gyro-sama'yı arama vakti geldi!
¡ Hora de ir a buscar a Gyro-sama!
Liderlikte değişim vakti geldi.
Es hora de un cambio en el liderazgo.
Güneş'i tekrar ele geçirmenin vakti geldi artık.
Ahora, el tiempo ha llegado, Para robar de nuevo el sol.
Artık gözü pek muhafızlar için heyecanlı kozmik maceralara atılma vakti geldi ve...
Y ahora es tiempo para que los guardianes intrepidos.. Se embarquen en una emocionante aventura cosmica y..
- Güneşi yükseltme vakti geldi.
Es hora de alejar el sol!
- Bu denemeye makul bir süre tanıdık ama artık bitirmenin vakti geldi.
- Este experimento se acabó... y ahora tenemos que seguir nuestro camino.
Artık bize gelmesini sağlama vakti geldi.
Ha llegado la hora de hacer que sea ella quien venga a nosotros.
Artık kendi yolunuzu bulmanın vakti geldi.
Ha llegado la hora de que vosotros sigáis vuestra propia senda.
Bu işi bitirmenin vakti geldi.
Es hora de que le ponga fin a esto.
Kardeşimin eve dönmesinin vakti geldi.
Es hora de que mi hermana vuelva a casa.
Vakti geldi.
Es la hora.
Yalnızca 18 gün sonunda, karaciğerimin yağlandığını görmemiz karşısında sanırım artık şekerin vücuda girdiğinde ne yaptığını daha yakından görmenin vakti geldi.
Dada mi hígado se ha convertido a la grasa después de sólo 18 días, Creo que es hora de echar un vistazo más de cerca a lo que el azúcar hace una vez que entra en el cuerpo.
Ben sorumluluğu alıyorum çünkü son 30, 40 yıldır bu bizim yaydığımız bir mesajdı ama artık durumu değiştirmeye çalışmamızın vakti geldi.
Asumo la responsabilidad porque es un mensaje que hemos estado escupiendo para el último 30 o 40 años, pero realmente tenemos que tratar de cambiar las cosas.
Bir seçim yapmanın vakti geldi.
Es hora de que tomes una decisión.
Benim için bir karar verme vakti geldi Gem.
Es hora de que tome una decisión, Gem.
Biraz kestirme vakti geldi hayatım. - Kalk ayağa.
Hora de la siesta, amor.
Vakti geldi.
Es hora.
Vakti geldi Jax.
Es el momento, Jax.
- Eskilerin devreye... -... girme vakti geldi, öyle mi?
Hora de acabar con la endogamia, ¿ no?
Belki de Tara'nın dileğini yerine getirme vakti geldi.
Tal vez sea hora de cumplir los deseos de Tara.
Onları durdurmanın vakti geldi.
Tiempo para su elaboración.
Yemek vakti geldi çattı!
Es casi la cena.
- Biliyorum ama eve gitme vakti geldi.
- Lo sé, pero es hora de irse a casa.
Artık gitme vakti geldi.
Es hora de volver a casa.
Kölelik günahının bu topraklardan temizlenmesinin vakti geldi Henry.
Ha llegado el momento, Henry... De que los pecados de la esclavitud sean erradicados de esta tierra.
David'in damadıyla tanışmasının vakti geldi dedim.
Pensé que ya era hora de que David se reuniera con su yerno.
Demek beynini dağıtma vakti geldi.
Sobre el tiempo en el que le picabamos.
Şimdi adalet ne demek öğrenmenin vakti geldi, kaltak.
Es hora que aprendas algo sobre justicia, perra.
Taşları dökmenin vakti geldi.
- Es hora de hablar directamente.
Tahmin edebiliyorum. Vakti geldi.
Puedo verla venir.
- Gerçekle yüzleşmenin vakti geldi.
- Ya es hora de enfrentarse a la realidad.
Ama sanırım artık vakti geldi.
Pero creo que es hora.
Saat 8, sinyal kontrolü vakti geldi.
Es momento de chequear nuestra señal de las 8 p.m.
- Belki de bu şeyi biraz daha şık hale getirme vakti geldi.
Quizás es el momento de que tengan más clase y que ponga algo más, ¿ vale?
- Vakti geldi Jax.
Es el momento, Jax.
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70