English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yeterince var

Yeterince var traducir español

2,352 traducción paralela
- Yeterince var.
- Tengo suficiente.
Adamın yeterince sorunu var.
El hombre ya tiene suficientes problemas.
Sen ilgilenmeyebilirsin ama bu aile draması New Yorkluların ilgisini yeterince çekiyor. İşte bu yüzden bugün bir sürpriz konuğumuz var.
Quizá no a usted, pero a los neoyorquinos les interesa cómo su historia familiar devino material de prensa amarilla y por eso hoy tenemos a una invitada sorpresa.
- Yeterince paranız var mı bakayım?
- Jodo por ahí. - ¿ Tienes dinero?
- Teşhis koymak için yeterince bulgu var.
- Hay un criterios específico de diag- -
Kendiyle çiftleşebilecek bir çocuk var ve yeterince sıvı almadığını mı düşünüyoruz?
Tenemos un niño que podría aparearse consigo mismo ¿ y pensamos que no bebió el líquido suficiente?
Aslında filme mizah unsuru katacak yeterince karakter var. Bu yüzden açıkçası çılgın ölümler olacak.
Hay suficientes personajes aquí que traen algo de comedia a ella, asi que habra obviamente esas muertes locas.
Şu odadaki herkesi yok etmek için yeterince kayıtlı kanıtımız var.
Tenemos suficiente evidencia grabada para destruir a cada persona de ese cuarto.
Bu gezegen konusunda yeterince bilginiz var, kayıtlarınızı kontrol edin.
Tienen suficiente información sobre este planeta. Comprueben sus registros.
Dinle, evlât. Yeterince problemimiz var zaten.
Escucha niña, ya tenemos suficientes problemas como estamos.
İklim değişikliği olmadığını savunan adlandırılmamış bir birlikteliğimiz var. Sanki biz onu yeterince reddedersek, gerçekleşmeyeceğine inanıyoruz.
Tenemos un pacto colectivo no declarado, pretendiendo que el cambio climatico no esta sucediendo, y que si lo ignoramos lo suficiente no sucedera.
- Yeterince şey var Herkes doyacak
Lengua de res para los carnivoros y ensalada y vegetales para los otros
Yeterince göğüs var bende.
Es mas estoy cansado de los pechos!
Şimdiki ise tam teşekküllü bir baskın. Onca çipi dünyaya yaymak için yeterince büyük bir üsse ihtiyaçları var.
Ahora hablamos de inmersión total y necesitan una base suficientemente grande para esparcir muchos chips a travez del planeta entero.
Yeterince altınımız var.
Tenemos bastante oro.
Yeterince zamanın var mı?
- ¿ Tenemos tiempo?
Hayır, batırmak için yeterince taşımız var ama suyun altında tutmaya yetecek kadar yok.
No, tenemos rocas suficientes para hundirlo. Pero no tiene suficientes rocas para sujetarlo abajo.
- Bunlardan ofisimde bir yığın var, beni yeterince yoruyor.
Tengo un montón en mi oficina, me tapan la luz.
Seni boğmak için yeterince taze kan ve kırık kemik var ve gelmeye devam ediyor.
Tanto es Que en la sangre y los huesos se pueden ahogar. Hay más.
Dünyada yeterince nefret var zaten.
Ya hay suficiente odio en este mundo.
- Zaten yeterince ufak bir alanım var.
- Tengo muy poco espacio.
Bu kamyonda yeterince bira var.
Definitivamente hay suficiente cerveza en ese camión.
- Yeterince sıkıntımız var zaten.
- Tenemos suficientes preocupaciones
Artık yeterince kanıtımız var
Tenemos los hermanos Mackies, que le vendieron la carne de alce. Y eso, sin mencionar, que muchos tienen fotos de él disparándote.
Hayır tatlım. Yeterince çörek var.
No, querida, tenemos muchas donas
Bence yeterince resmimiz var.
Ya tenemos suficientes fotos.
Elinde yeterince iş var zaten, Mac.
Pero ya tienes demasiadas cosas bajo tu responsabilidad, Mac.
Yeterince vakit var.
Entonces, vamos.
Kafamda yeterince insan var.
Ya hay mucha gente en mi cerebro.
Süre 10 dakikaya ayarlanmış yeterince vaktimiz var. Olmadığından eminim.
- No lo hay.
Bay Aske, Kral'ın temsilcisi olarak size engel olmak ve amacınıza zarar vermek için yeterince nedenim var.
Sr. Aske. Como representante del Rey, tengo los medios aquí para retrasarlo y para hacerle algún daño a su causa.
Bir sonraki nesli tohumlayan yeterince balık var.
Pero llegaron los suficientes como para engendrar la próxima generación.
Bakın yeterince uzay parası var.
Mira, ahí mucho dinero espacial para todos.
Bitişik binada ofisin içini gören bir açıklık var, bir atış gerekecek olursa, avantaj için yeterince yüksek.
El edificio adyacente tiene una vista clara de la oficina la suficiente para tener ventaja y, si es necesario, disparar. Yo iré Obtendré mi equipo y lo estableceré
Bizim orada zaten yeterince kız var.
Aquí vine a por una Mujer.
Gerçekten de, yeterince saygıdeğer bayan var.
- Es verdad. - Un grupo de damas ilustres.
Zaten başında yeterince bela var.
Tú tienes demasiados dolores de cabeza con el trabajo, los niños. Sí, pero, papá, podría haber intervenido.
Başımda yeterince kara bulut var.
Ya tengo suficiente mala vibra.
öyleyse, yeterince oyuncumuz var
Bien, ya tenemos un equipo.
Tan sen şimdi oyununu oynarmısın, takımın yeterince derdi var zaten sen kinini bir tarafa koy yerinde kal şimdilik tekrar karşılaşacaksın eşit olarak karşılaşamıyoruz bile
Guárdalo para el partido Si lo haces perjudicas a todo el equipo Usa tu venganza luego.
Sana söyledim, çocuklar artık burada değil, yeterince boşluğum var.
Sigo diciendo que los chicos ya no están aquí.
Yeterince paramız var, tamam mı?
Tenemos lo suficiente, ¿ de acuerdo?
Neyse, umarım yeterince eğlenmişsinizdir çünkü size kötü haberlerim var.
Bueno, espero que se hayan divertido, porque tengo una mala noticia.
Timsahları listeye eklemeden yeterince sorunumuz var zaten.
Ya tenemos suficientes problemas como para agregar cocodrilos a la lista.
Başımda yeterince dert var.
Tengo suficiente cosas de qué ocuparme.
Ona ilacı vermek için 2.00'ye kadar vaktimiz var yeterince olmalı.
Bueno, tenemos hasta las 2 : 00 PM para darle la medicina, así que... Debería ser suficiente tiempo.
Bir balerin için emeklilik partisi vermek için yeterince parası var,... ama ücretsiz klinik sözü için yok.
Tenía un montón de dinero para gastar en una fiesta para la pensión de una bailarina clásica, pero no suficiente para honrar el esfuerzo realizado con la clínica gratuita.
Zaten yeterince problemim var.
Tengo mis propios problemas.
Aptalca bir harekette vücut parçalarını koyabilmek için yeterince plastik torbamız var.
Un movimiento estúpido, y tengo bolsas de plástico más que suficientes para las partes de tu cuerpo.
Yeterince ilacın var mı?
¿ Tienes suficientes medicamentos?
Laur, yeterince yiyecek var.
Oye, Laura, tenemos mucha comida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]