English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ç ] / Çok soğuktu

Çok soğuktu traducir español

251 traducción paralela
Bir kulübemiz vardı.Kıştı ve çok soğuktu.
Teníamos un refugio, era invierno, y hacía mucho frío.
Çok soğuktu ama hoş bir duyguydu.
Estaba fría, pero fue una sensación agradable.
Buz deposu çok soğuktu.
Qué frió hacía en esa fábrica de hielo.
Çok soğuktu, ölmüş olabileceğini düşündüm.
Estaba fría. Pensé que estaba muerta.
Dün çok soğuktu ve bir arkadaşım uzun don almaya gitti.
El otro día, cuando estaba tan frío... un amigo fue a comprarse algo de ropa interior larga, ustedes saben.
Bu ara hava çok soğuktu, morarmışlar.
Con este frío se pusieron moradas.
Sınıf çok soğuktu.
Hace mucho frío en clase.
Fena sayılmazdı, ama çok soğuktu.
No muy mal, pero hacía mucho frío.
Çok soğuktu.
Muy frígida.
Bizimkilerse kıpırdayamıyor ve ateş açamıyordu. Çünkü hava çok soğuktu.
Nuestros propios tanques no podía moverse, no podía disparar, porque hacía demasiado frío.
Fakat Gitme diye yalvardım... çünkü hava çok soğuktu, ve oldukça çok içmişti.
Pero le supliqué que no fuera... porque el clima estaba frío, y había bebido bastante.
Orası çok soğuktu.
Ahí hacía mucho frío.
Kutuplar, nükleer enerji istasyonunun aracı ısıtabilmesi için çok soğuktu.
En el casco polar, no se conservaría el calor de la planta de energía nuclear.
Bekledik, çok ama çok soğuktu.
Y esperamos. Hacía mucho frío.
- Çok soğuktu... - Mektubum mu?
Fue muy frío, sabes, sin nigún...
Çok soğuktu. Sana bir kap sıcak çorba getireyim de hemen donma.
Te traeré un tazón de sopa caliente, así no te congelarás tan de prisa.
Evet, hava çok soğuktu.
Sí, hace mucho frío.
Çok soğuktu.
Mucho frío.
Tuna çok soğuktu.
Duna muy frío.
Çok soğuktu.
Hacía mucho frío.
Çok soğuktu. Ve Sunny kesinlikle yatakta değildi.
Entonces Sunny no estaba en la cama.
Hiç yiyeceğim, suyum yoktu ve çok soğuktu, çok soğuk.
No tenía comida ni agua y hacía frío, mucho frío.
Çok soğuktu.
Esta helado
O gece çok soğuktu.
Hacía mucho frío esa noche.
Çok soğuktu.
Estaba helado.
Ayrıca çok soğuktu.
Además, hacía frío.
Hava çok soğuktu ve sular yükseliyordu.
Hacía mucho frío y el nivel del agua subía.
Buza basıp bileğimi burktum. Çok soğuktu.
Me torcí el tobillo.
Çok soğuktu.
Hacía MUCHO frío.
Çok soğuktu dostum.
Es muy frío, amigo mío.
Yüzdüğüm su çok soğuktu ve havlumu indirdiğim sırada önemli miktarda küçülme vardı.
El agua en la cual estaba nadando estaba muy fría. Cuando dejé caer la toalla, vi que hubo bastante encogimiento.
Denizden çıkmış gibi. Ama hava çok soğuktu ve bütün su vücudumun üstünde dondu.
Sólo que tenía tanto frío que el agua se congeló en mi cuerpo.
Pederin vaftiz suyu sanırım çok soğuktu.
Es el agua del padre, está muy fría.
Geçen yıl İtalya çok soğuktu. Ama sen burada denize giriyordun.
El año pasado cuando estuve en Italia estuve helado, y vosotros aquí nadando, no?
Çok soğuktu, Richard.
Richard.
Hava çok soğuktu ama o soğukta da yapacak bir şey bulduk.
EI cuarto estaba helado. Podias tener carne en eI cuarto de Io frio que estaba. Es bueno para eI negocio.
Dışarısı çok soğuktu. Hava da kirliydi. Doğmamış çocuğum daha fazla zehirlensin istemedim.
Es sólo que hace tanto frío afuera, con la polución, y no quería exponer a mi hijo no nacido a los elementos por más tiempo del absolutamente necesario.
Ve soğuktu. Çok soğuktu, Jill.
Tenía frío, mucho frío.
Tanrım, çok soğuktu.
Señor, qué frío hacía.
Hava çok soğuktu.
- Sí, hace frío.
- Şey, çok soğuktu ben...
- Está muy frío.
Sesi çok soğuktu. Bu çok korkunç.
Estaba frío, antipático, odioso.
Hay hay, ama o oldukça soğuktu. Bu şişeler soğuk değil, çok ılık.
Seguramente estaba frío.
Ve hava çok şiddetli soğuktu, iddiaya girerim ki öyleydi, değil mi?
Y debe haber tenido un frio terrible Apuesto a que fue asi, ¿ no?
Çok soğuktu!
terriblemente helado!
Çok gençtiler, gözleri hayvanlar gibi soğuktu.
Eran muy jóvenes y tenían los ojos fríos, como los de los animales.
Hava çok soğuktu, o yüzden donmuş olabilir.
El frío acabó con ella.
Çok... soğuktu.
Hacía mucho frío.
Çok keskin soğuktu.
Aquello parecía Siberia.
Çok korkutucu bir adam. Gözleri kış geceleri kadar soğuktu.
Es un hombre aterrador, con ojos tan fríos como una noche de invierno...
Ardennes kritik sayılabilecek derecede soğuktu. Saklanabilecek bir yer bulmak çok zordu.
El bosque Ardennes era cruel puesto que era frío en extremo y era muy difícil encontrar un escondite.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]