Ben de senin traducir francés
9,433 traducción paralela
Keşke ben de senin gibi olabilseydim.
J'aimerais être comme toi.
- Bir gün ben de senin gidişini izleyeceğim.
Un jour, je vous regarderai partir, moi aussi.
Ben de senin şu inatçılığının gerçeği öğrenmemizi riske atabileceğini biliyorum.
Et je sais que votre entêtement pourrait nous coûter la vérité.
Sakin ol, ben de senin yaşamana izin veriyorum.
Détendez-vous. Je vous épargne.
Ben de senin dahil olmanı istemiyorum.
Je ne veux pas que tu t'en mêles non plus.
Keşke ben de senin gibi olsaydım.
J'aurais aimé être comme ça.
Ben de senin diğer yanını göreceğim.
Et j'en verrais une autre de toi.
"Burası Fransa değil ve ben de senin gibi aptal değilim, Mary." dedi.
Elle a dit, "Ce n'est pas la France, et je ne suis pas une imbécile comme toi, Mary."
Sen bana silah olmadan yardım edemeyeceğini söyledin ben de senin sevgiline gittim.
Tu m'as dit que tu ne pourrais pas m'aider sans l'arme, donc je suis allée voir ton copain.
Bak ben de senin gibi veterinerim Bak ben de senin gibi eski askerim... onun kocasının acı cekmesinden ve devletten yardım almamasından nefret ediyorum. Ülkeyi korumak için yaşamını ortaya koydu.
Je suis un vétéran, comme toi et toi, et je déteste voir son mari souffrir comme ça sans aide du gouvernement pour lequel il a mis sa vie en danger pour le protéger.
Ben de senin kadar sinirliyim ama bunu unutmak zorundayız.
Je suis aussi contrariée que vous, mais on doit lâcher cette affaire.
Bir zamanlar ben de senin gibiydim.
J'étais comme toi avant.
- Ben de senin kadar biliyorum, Simon.
Tu en sais autant que moi, Simon.
- Öldürmedim. Ben de senin kadar...
Et je suis autant dévastée...
Ben de senin yaptığını yapacağım, tamam mı?
Je vais faire comme toi.
Ben de senin için her şeyi yaparım güvercinim.
Je ferais tout pour toi, colombe.
Bir gün ben de senin götünü kurtaracağım.
Un de ces jours je te sauverai les miches.
Ben de senin gibiyim.
Je suis comme toi.
Aslında, işin doğrusu muhtemelen ben de senin gibi zaman kazandım.
Tu vois, la vérité c'est que, mon temps est probablement compté tout comme toi.
Ben oraya girerim ama senin de benle girmek isteyeceğinden emin değilim.
Je pourrais en parler mais je ne suis pas sûre que vous vouliez savoir.
Senin hatan değil. Ben de seni seviyorum.
Ce n'est pas ta faute, je t'aime aussi.
Ben senin patron biliyorum, şerif, o ben Winthrop'un ortağı olduğumu düşünüyor.
- Je sais que votre patron, le shérif, pense que je suis le complice de Winthrop.
Ben senin yardımlarını hiç küçümsemedim Cisco.
Je n'ai jamais sous-estimé ta contribution, Cisco. Ni celle de Ronnie.
Doğrusu Titus, ben de tıpkı senin gibiydim.
Honnêtement, Titus, j'étais comme toi.
Neyse, senin için endişeleniyordu Tyler, sanırım ben de.
Bref, il se fait du souci pour toi et moi aussi, Tyler.
Vaziyetin ne getirdiği fark etmeksizin ben senin yanında olacağım, sen de benim.
Peu importe ce qui se passera, tu m'auras moi et je t'aurai toi.
Dolanıp hayatları mahvedecek, senin hayatını mahvedecek ben de yerime oturup ağzımı kapayacak mıyım?
Il peut se balader librement, détruire des vies, la tienne, et je devrais rester là et me taire?
Ben her şeyimi senin etrafında kurdum ama şimdi sen gittin.
J'ai tout bâti autour de toi, et tu n'es plus là.
Homie, işkoliklik senin belki de şimdiye kadar ki en iyi kolikliğin, ama biraz rahatlaman gerek, ben de cumartesi günü sirke hepimiz için bilet aldım.
Homie, l'addiction à ton travail est la meilleure addiction que tu aies eue, mais tu dois te reposer. alors, je nous ai pris des tickets pour le cirque samedi.
Dinle, senin o tatlı, iyimser, çok ama çok pozitif dünya görüşüne aşık oldum ben.
Ecoute, je tombe amoureux avec un doux, optimiste, et avec un point de vue très positif du monde.
Senin yeteneklerinle hava atmak istiyorsam suçlamamalısın ben.
Pardonne-moi de vouloir me vanter de vos exploits.
Ben senin icabına bakarım.
Je prendrai soin de toi.
Hayır, ben senin ölene kadar hapiste çürümeni istiyorum, o istemiyor.
Non, je veux que t'ailles en prison jusqu'à la fin de ta vie. Pas lui.
Ben senin baban falan değilim.
Je ne suis pas ton putain de père.
Sadece sen de ben de biliyoruz ki benim senin yasa dışı aktivitelerin üzerine olan bilgim seni kolaylıkla barodan attırabilir.
Je dirais juste que nous savons tous les deux que vos activités périscolaires pourraient vous faire radier du barreau.
Bak, senin kadar ben de seni babandan ayırma fikrinden hoşlanmıyorum.
Écoute, je n'aime pas l'idée d'être loin de ton père plus que toi.
Annenle ben seni Berlin'de özlüyoruz ve senin tıp eğitimle birlikte, belki sen...
Tu nous manques, à ta mère et à moi, à Berlin, et avec ton expérience médicale, tu pourrais...
Fotoğraf çekmene bayılıyorum ama ben senin de fotoğrafta olmanı istiyorum.
J'aime que tu adore prendre des photos, mais je veux que tu sois sur la photo, ok?
Evet ama ben senin ablanım, seni hiç göremiyorum ve seninle konuşmak istiyorum.
Uh, oui et je suis ta soeur et je n'ai jamais l'occasion de te voir et je veux te parler.
Ben de karına ve kızına senin benden bile aşağılık biri olduğunu söylerim.
Et je dirai à ta femme et ta fille combien tu es encore plus salaud que je suis.
Ben de Oscar'ı senin şu jakuziyi test ettiğin yere götürür jakuziyi test ettirir diyordum.
Je pensais l'emmener au magasin de jacuzzis où on peut les essayer.
Ben senin bir parçanım.
Je fais partie de toi.
Ben de serverlarına girebilmek için senin şu hackerlık araçlarından bazılarını kullandım.
J'ai utilisé vos outils pour pirater leurs serveurs.
Phil, karınım ben senin. Ve şunu bil ki ishal olduğunu her zaman söyleyebilirsin.
Phil, je suis ta femme, et je veux que tu saches que tu peux toujours me parler de tes diarrhées.
Tabii, kaçıştan sonra karın ağrıları, esneme izleri ve kalça büzülmelerinin ek hasarları için pişman olacağım muhtemelen ama şimdilik, senin aksine, ben şu anki durumumu kabulüm.
Je regretterai sûrement les conséquences : le ventre flasque, les vergetures et la culotte de cheval. Mais pour l'instant, je profite de l'instant présent.
Karantinanın, krizin ortasındayız. Her gün, bütün gün senin bebeğine ben bakıyorum.
Nous sommes au milieu d'une quarantaine, en pleine crise, et tous les jours, à chaque instant, je m'occupe de ton bébé, et suis-je remerciée?
Ben senin yanındayım!
- Je suis de ton côté!
Ah, ben sadece senin ayaklarını görmek için çalışıyorum.
J'essaie de voir tes pieds.
Ben o senin bir arkadaşım oldu tahmin ediyorum , onun kostüm bakılırsa?
À en juger son déguisement, j'imagine que c'était un de vos amis?
Ben de o yüzden buralarda senin kapağı darbe olmaz düz sarılmış.
J'ai aussi tout emballé pour ne pas griller ta couverture.
Ben değil, senin ekibinden oluşan bir jüri yargılayacak.
Pas moi. Un jury de vos pairs.
ben de seninkini 17
ben de seninle geliyorum 74
ben de seninle geleyim 42
ben de seninle geleceğim 27
ben de seni seviyorum 508
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de seninle geliyorum 74
ben de seninle geleyim 42
ben de seninle geleceğim 27
ben de seni seviyorum 508
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de öyle 1115
ben de gidiyorum 77
ben de bilmiyorum 136
ben de biliyorum 56
ben de üzgünüm 58
ben de istemiyorum 51
ben de geliyorum 183
ben de öyle düşünüyorum 92
ben de varım 59
ben de öyle düşünmüştüm 378
ben de gidiyorum 77
ben de bilmiyorum 136
ben de biliyorum 56
ben de üzgünüm 58
ben de istemiyorum 51
ben de geliyorum 183
ben de öyle düşünüyorum 92
ben de varım 59
ben de öyle düşünmüştüm 378