English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Bir daha asla

Bir daha asla traducir francés

7,205 traducción paralela
Kardeşim o adamın hayatının içinde yok oldu ve bir daha asla eskisi gibi olamadı.
Elle a fait disparaître sa vie dans la la sienne et n'a plus jamais été la même.
İlişkimizin ne zaman biteceği belli olmaz ama devam ettiği sırada çok küçük de olsa kahvaltı edilmesi gibi bir ihtimal varsa ve sen beni uyandırmazsan bir daha asla penisine dokunmam. Vücudumun hiçbir yeriyle.
Toi et moi, ça pourrait être terminé demain, mais en attendant, si il y a la moindre possibilité de petit-déjeuner et que tu ne me réveilles pas, je ne toucherai plus ta bite avec aucune partie de mon corps.
Bir daha asla.
Jamais. - Emmène-le chez lui.
Kendimi tacirlere verdim yoksa onu bir daha asla bulamazdım.
Je me suis livrée aux trafiquants ou je ne pouvais plus la retrouver.
Her neyse, bir önemi yok çünkü bir daha asla dans etmeyeceğim.
Peu importe, ça fait rien, parce que je ne vais jamais pouvoir danser à nouveau.
Bir daha asla böyle güzel bir sebebim olmayacak.
Ça ne sera plus jamais aussi beau.
Evet, ben bir daha asla çalışamayacak muhteşem bir avukatım.
Oui je suis un brillant avocat qui ne va plus jamais travailler
Bir daha asla geri gelmem.
Mets-moi sur un cheval et je m'en vais! Je ne reviendrai jamais!
Daha önce böyle hareketler görmemiştim. Bir daha asla olmayacak.
Je ne les ai jamais vu bouger comme ça.
Bir daha asla bir adamdan ahlaka aykırı bir teklif almayacağım.
Je ne recevrai plus jamais de proposition immorale d'un homme.
- Bir daha asla her şeyimi riske atmadım.
- Je n'ai plus pris de risques.
Sana bir daha asla yalan söylemeceğimi...
Je te l'ai dit... Je ne te mentirais jamais...
Mack, bir daha asla sevdiğim birini öldüremem.
Je ne pourrai plus tuer quelqu'un que j'aime.
Tamam o zaman, sana 200 $ vereceğim ve bir daha asla numarasını sormayacağım.
Bon, je te donne 200 $, et je ne te demande plus jamais de numéro.
Seninle bir anlaşma yapalım. D harfinden kurtulman için sana yardım edeceğim. Ama sen de bir daha asla Diane ile konuşmayacaksın.
Je t'aiderai à te débarrasser de ce D si tu n'adresses plus jamais la parole à Diane.
Annemi öldüren adamın hayatını bağışladığımda bir daha asla öldürmeyeceğimi düşünmüştüm.
C'était toi. Vous savez, je m'étais dit, quand j'ai épargné l'homme qui a tué ma mère, que je ne tuerai plus jamais.
Adamı ürkütürsek bir daha asla bulamayabiliriz.
Si on effraie ce gars, on pourrait ne jamais le retrouver.
Hadi ya! ? ... bir daha asla Fakir bir adama vermeyeceğim
C'est fini, jamais plus je ne fréquenterai de gars pauvres.
Bir daha asla Olivia'yla iletişime geçmeyeceksin.
Tu ne contacteras plus jamais Olivia.
Bir daha asla onu incitecek bir şey yapmana izin vermeyeceğim.
Tu n'auras plus l'occasion de la blesser.
Bir daha asla yürüyemeyebilir.
Il ne pourra peut-être plus jamais marcher.
yaşadığım sürece bir daha asla içki içmeyeceğim!
Je ne boirai plus jamais de ma vie!
Mm. bir kere ortaya çıkarlarsa bir daha asla unutulmazlar.
Une fois qu'ils sont là, ils ne partent jamais.
Eğer korkunu bir kenara koyarsan ve sadece sen... sadece oraya git, Bir daha asla keşkelerini düşünmeyeceksin.
Si tu mets de côté tes peurs, et tu y vas, tu n'auras plus jamais à te demander "et si?"
"odamda bir daha asla bir cihazı tek başına bırakmayacağım!" dedi yahu.
Il disait ça avec une telle conviction!
Burada hiç kimse bana yardım edemez ve korkarım ki bu da bir daha asla Anna'yı göremeyeceğim demek.
Personne ici ne peut m'aider, et j'ai peur que ça signifie que je ne reverrais jamais Anna de nouveau.
Ve o günden sonra da bir daha asla kendin için çalmadın.
Et à partir de ce jour, Tu n'as jamais plus volé pour toi-même.
- Bir daha asla güçsüz olmayacağıma dair.
Ne plus jamais être impuissante.
Bir daha asla Miami sosyetesinin içine girecek yüzüm olmasın.
Je ne pourrais plus jamais me montrer en société à Miami.
Danny Pink, seni seviyorum ve seni bir daha asla göremeyeceğim, özür dilerim.
Dany Pink, je t'aime et je ne te reverrai jamais, et je suis désolée.
Yani ona iyi bak, çünkü o bu hapishaneden ayrıldığında, onun güzel yüzünü bir daha asla göremeyeceksin.
Regardez-le bien, car quand il sortira de cette prison, on reverra jamais sa belle gueule.
Bunu bir daha asla çıkarmayacağım.
Je ne l'enlèverai plus jamais.
Bırak gitsin, yoksa polis çağırırım. Ve Javi'yi bir daha asla göremezsin.
Lâche-le ou j'appelle la police et tu ne verras jamais plus Javi.
Sana tam olarak ihtiyacın olan şeyi verdi. ve Jerry Grant'ın ölümünü annenin üzerine yıktı, aşılamaz bir engel yarattı böylece bir daha asla Başkan'la birlikte olamayacaktın.
Il t'a donné exactement ce que tu voulais, et puis il a reproché à ta mère la mort de Jerry Grant, créant une barrière insurmontable afin que tu ne puisses plus jamais être avec le Président.
Sonra ofisimden siktir git ve bir daha asla bana oğlumdan bahsetme.
Puis dégage de mon bureau et ne mentionne plus jamais le nom de mon fils.
Ed, bunu bir daha asla yapma.
Ed, ne refais plus jamais ça.
Mara'yı bir daha asla görmeyeceksiniz.
Tu ne reverras plus jamais Mara.
Bir daha asla.
Plus jamais.
- Bir daha asla Skye'ı göremeyeceksin.
- Tu ne reverras jamais Skye.
Diğer CEO Bey'in hatalı davranışı Camilla'nın aynı şeyi yapmaması konusunda daha hassas hale getirip,... bir daha asla yapmamasını söylemeniz için sizi cesaretlendirmedi mi?
Le mauvais comportement de l'autre PDG ne vous a-t-il pas justement sensibilisé à ne pas laisser faire à Camilla la même chose et vous a encouragé à dire "plus jamais"?
Çünkü bir daha asla olmayacak dedik.
parce que nous disions "plus jamais".
Sonra bir yemin ettim, bir daha benden asla alınamayacaktı.
J'ai fait le serment qu'on ne me le reprendrait plus.
Bir daha asla buraya getirme dedim.
Je lui ai dit plus jamais.
Bir ata bindir. Giderim. Bir daha asla geri gelmem.
Mets-moi sur un cheval, je m'en vais, je ne reviendrai jamais, tu ne me reverra jamais, je jure devant Dieu!
O günden bu yana, Büyük Britanya'da faşizm asla bir daha başını çıkaramadı.
Et depuis ce temps le fascisme n'a jamais pu s'installer en Grande Bretagne.
Eğer bir daha sorarsan hayatın boyunca pipetle yemek zorunda kalırsın gibi asla.
Du genre, si jamais tu me le redemandes, tu ne seras plus jamais capable de manger sans une paille.
Önümüzdeki sene bir doğum günün daha olacak ama ben bu günü asla bir daha yaşayamayacağım.
Tu auras un autre anniversaire l'année prochaine, mais je n'aurai plus jamais de couronnement.
Muhtemelen bir daha benimle asla konuşmayacaktır,... ama belki de ona yalan söylemediğimi söyleyebilirsin.
Il ne me reparleras probablement plus jamais, mais peit-être que tu pourras lui dire que je ne mentais pas.
Doğrusu, Ewen daha önce, "Odamda bir daha asla bir şey bırakmayacağım tek bir cihaz bile" demişti.
Nous sommes devenus assez... Tout à l'heure, Ewen m'a dit : " Je ne laisserai plus jamais traîner
İstediğim şeyi bana verene kadar büyücü bir daha şapkasını asla göremeyecek.
Et à moins qu'il ne me donne ce que je veux, le sorcier ne verra plus jamais son chapeau.
O dosyalar bana daima oynayacak bir kartları daha olan o insanlara karşı asla yapamayacağım şeyleri yapacak gücü verdi.
Ces dossiers m'ont donné le pouvoir de faire des choses que je ne pouvais pas faire avant contre des personnes qui avaient toujours une carte dans leurs manches.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]