Böyle değil traducir francés
5,672 traducción paralela
Böyle değil, yapmıyorsun.
Bien, mais pas comme ça.
Ama... böyle değil.
Mais... pas comme ça...
Çoğu motelde de böyle değil midir zaten?
Eh bien, est-ce que c'est ce qui arrive dans la plupart des motels?
Durum böyle değil, tamam mı?
Ça ne s'est pas passé comme ça, d'accord?
İlk kurban Bayan Merchant'da böyle bir şeye rastlanmadı, değil mi?
- Il y en avait sur les vêtements de Mme Merchant? - Non.
Bardayken sana böyle engel olmuyordum, değil mi?
Je t'ai pas empeché de boire quand on était au bar, si?
Ama Ewingler için böyle bir şey söz konusu değil.
Mais ce n'est pas le cas des Ewings.
Bugün burada olmak harika sadece bu fantastik hizmetleri ilk kez görmek değil aynı zamanda sizleri görmek. Böyle gergin bir konuşmacıdan sıkılabilirsiniz.
C'est merveilleux d'être là aujourd'hui, pour visiter ces locaux pour la première fois, mais aussi pour vous voir... même si je suis nerveuse.
- Böyle, değil mi?
Je le fais bien?
Hayır, Elena böyle biri değil.
Non Elena n'est pas comme cela.
Ölümcül olmadan böyle bir isim alamazsın, değil mi?
Vous ne obtenez pas un nom comme ça sauf si vous êtes mortelle, non?
Bu toplantılar hep böyle erken olmayacak, değil mi?
Ces réunions ne se déroulerons pas toujours aussi tôt, n'est-ce pas?
Böyle sorumsuz bir davranışa izin vermem mümkün değil.
Je n'encouragerais jamais rien de si dangereux.
Ondan sonra, sanırım dünya onun istiridyesi olur. * Sen de böyle yukarılara çıktın, değil mi?
Après ça, je suppose que le monde devient son huître.
Hayır değil. Peki, böyle kanlı bir suç mahallinin fail üzerinde kan bırakacağı önermesi sizin kendi fikriniz mi?
Pensez-vous qu'une scène de crime sanglante produirait probablement une situation où l'on retrouverait du sang sur l'auteur?
- Yani böyle bir şey de var değil mi?
Je veux dire, ça aussi, d'accord? - D'accord?
Burası gerçekte böyle bir yer değil.
Cet endroit n'est pas vraiment ce qu'il est.
İlk önce 50 milyondu,... şimdi 100 milyon oldu. Bu böyle, değil mi?
D'abord c'était 50 million, maintenant c'est 100 Million.
Böyle oldu, değil mi?
C'est vrai, hein?
Hiç dert değil. Böyle bir şeyin mümkün olmadığı bir çağdayız.
Impossible, de nos jours.
Öyle ya da böyle bunu benden öğreneceksiniz değil mi Ajan?
Vous me ferez parler d'une façon ou d'une autre n'est-ce pas?
Arkadaşlarına böyle davranıyorsun, değil mi?
C'est comme ça que tu traites tes amis?
Böyle bir kararı vermeye yetkin olmadığını biliyorsun değil mi?
Tu sais qu'on est pas autorisés à prendre ce genre de décision, non?
... ve Ron'u beğenmem böyle bir şey değil.
Et ce n'est pas comme si j'aimais Ron.
- Abel Gideon'a göre böyle değil.
Pas selon Abel Gideon.
Değil böyle bir durumda.
Pas dans une telle situation
Ve nedendir bilmiyorum ama havalimanı güvenliğine her gitmemde... Ben yardım etmeden o kemeri çıkartır aynen böyle, çok seksi değil mi?
Et je ne sais pas pourquoi, mais à chaque fois que je passe la sécurité à l'aéroport, je ne peux pas m'empêcher d'enlever ma ceinture, de façon vraiment sexy, genre...
Genç bir hanımı böyle bir mevkiye atamak pek de mantıklı değil August.
Ce n'est pas très juste de mettre une jeune femme, dans une telle position.
Böyle at süremezsin, değil mi delikanlı?
Tu peux pas monter à cheval comme ça, si?
Ama böyle sokak orospusu değil.
Mais pas comme une pute des rues.
Tabii böyle bir şey sana çok uzak geliyor değil mi?
Je crois que tu sais de quoi je parle.
Biliyorum bu adil değil ama böyle hissediyorum.
Je sais que c'est totalement injuste, mais c'est ce que je ressens.
Annelik böyle bir şey değil mi?
Il y a un truc, à propos des mamans.
Tabiki böyle bir şey mümkün değil, 80lerde de değildi. Fakat meclis üyeleri için yeterince inandırıcıymış ki Bilgisayar Sahtekarlığı ve İstismarı Yasası'nı geçirmişlerdi.
Vous savez, ce n'est actuellement pas possible, et ce n'était certainement pas possible dans les années 80 mais apparemment ce film a suffisamment effrayé le Congrès pour permettre le passage du premier Computer Fraud and Abuse Act
Böyle bir bayanla her akşam özeldir, değil mi?
Toute soirée passée en sa compagnie, est une soirée particulière, non?
Başkentte masa başında böyle bir manzaran olmaz herhalde değil mi?
Tu n'auras pas une vue comme ça derrière ton bureau à D.C, hein?
Böyle yapmamız gerekiyordu değil mi?
C'est ce qu'on est censés faire.
- Ama iş böyle elimden bir şey gelmez, değil mi?
- C'est le principe, - je ne peux rien y faire, si?
- Böyle oldu, değil mi?
- C'est ce qu'il s'est passé, non?
Pekala, böyle, değil mi?
Comme ça, non?
Yani kapıyı böyle açmamız senin için sorun değil mi?
Ça ne te dérange pas d'ouvrir la porte comme ça?
Boyle bir cezalandırmaya boyun eğmek icin mazoşist olmak gerekir, sence de öyle değil mi?
Il faudrait être masochiste pour endurer une telle sorte de punition, tu ne penses pas?
Hiç te değil Neden böyle düşü...
Pas du tout. Pourquoi vous...
Böyle bir şey mümkün değil.
Pas une chance.
Ama böyle olmadı değil mi?
Ce n'est pas ce qui est arrivé, si?
Böyle şeylere alışkın değil ve sen ödünü patlattın!
Elle n'est pas habituée à ce genre de situation et tu l'effrayes comme ça?
Bu ortam değil, sadece var böyle olacaksan.
L'environnement n'est pas comme ça. Il n'y a pas de terres.
Bu böyle kardeşim. Değil mi?
C'est ta chance!
Benim başıma böyle bir şey gelmez, değil mi?
Ça ne pourrait pas m'arriver, n'est-ce pas?
Ama artık böyle, değil mi?
Mais c'est comme ça que ça marche, non?
Çocuklar böyle yapar değil mi?
Les enfants font ça, non?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75