English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ D ] / Dert değil

Dert değil traducir francés

916 traducción paralela
- Dert değil, efendim.
- Aucun ennui.
- Ne demek, "dert değil"?
- Comment ça, "aucun ennui"?
Hiç dert değil.
Peu importe.
- Üzgünüm dostum. - Hiç dert değil.
- Désolé, mon vieux.
- Hiç dert değil.
Ce n'était pas grave.
Kazandığım paranın % 60'ını devlete vermem dert değil... ama ailemin bu paranın yarısını harcamasına dayanamam!
Je veux bien payer 60 % d'impôts sur mes revenus, mais pas si ma famille en a déjà dépensé 50 %.
Dert değil.
Oh, ce n'est pas grave.
Ettiğin zahmet için sağ ol. Niyetinin iyi olduğuna eminim. Dert değil.
Merci pour votre peine, vous vouliez bien faire.
- Hiç dert değil Bay Greenwood.
Vous pouvez entrer.
Bu hiç dert değil, tek bir kısmı hariç, sen.
Ce n'est pas grave, je l'accepte. Sauf une partie, celle te concernant.
- Dert değil. Hiç lafını etme.
Ne le mentionnez pas.
Hiç dert değil. Hiç dert değil.
Il n'y a pas de quoi.
Dert değil evlat.
Sans rancune, petit.
Hayır, hiç dert değil. Sabırlı bir adamım. Bekleyebilirim.
Ce n'est pas grave, je peux attendre.
- Dert değil.
- Ça m'est égal.
Paranın olmaması dert değil.
Ça ne fait rien si on n'a pas d'argent.
Dert değil bayan.
Bien sûr!
Dert değil.
Parfait.
Dert değil.
Ouais.
Dert değil, yeter ki bu gece üzerimde dursun.
Suffit que ça tienne pour ce soir.
Dert değil.
Ne t'inquiète pas.
Bölüğüme gittiğimde onlar beni kollar. Döneyim de, gerisi dert değil.
Une fois que j'aurai rallié ma compagnie, on prendra soin de moi.
Bana dert değil.
Ce n'est pas grave.
- O dert değil.
- Oui, ça va.
Tuvalet ortak ama dert değil.
Les toilettes sont en commun, mais je m'en fiche.
Bizim için dert değil.
On ne Iui en voudra pas.
İyi bir mazeretin oldukça kaybetmek dert değil.
La défaite est moins amère avec une bonne excuse.
- Tamam, ama sessiz olun. - Dert değil.
Surtout, ne fais pas de scandale.
İstersen ben giderim. Dert değil benim için. Sahi söylüyorum.
Pas de problème, ça m'est égal.
Etrafında, hatta kendine ne gözle baktığın hiç dert değil... Beş para etmezin tekiyim.
Moi, je ne suis qu'une ordure aux yeux de tous, y compris moi.
Bir mürettebat bulmak hiç dert değil.
Trouver un équipage sera facile.
Hiç dert değil, Bayan Freeman. Hiç değil.
Pas d'ennui avec Hopper.
Başıma amma dert oldun şu ayağınla! Bu benim hatam değil.
Ce que tu me cavales avec ton pied!
Sorun değil. Bulaşığı dert etmeyin.
Pas la peine de prendre une douche.
- Ben tek olucam, dert değil, ama atı ben sürücem.
Je suis d'accord. Mais je monte.
- Dert değil.
- Quand vous voudrez.
Eğer Vickery onu yalnızca şapkasını çıkarmak için kullanmışsa hayır şimdi parmak izlerini silmeyi dert etmeyecektir değil mi?
Si Vickery n'avait rien à se reprocher, il n'aurait pas effacé ses empreintes.
Ona bayağı dert olmuşsun, değil mi, Poldi? - Bu kim? - Küçük kardeşim, Vincent.
Encore des embrouilles?
Sen Reggie'yi değil, kendini dert ediyorsun.
Tu n'es pas sincère.
Hiç dert değil.
elle m'a chargé de vous gronder.
Dert değil.
N'y pense plus!
Beni baban olarak değil de, bir dert ortağın olarak gör.
Essaie de faire abstraction du fait que je suis ton père.
Kendi yolunda solucan gibi ilerlemekten zevk alan... sevmeye başladığında başına dert olan... özel bir adam olmalı, öyle değil mi?
Ça doit être un type assez particulier, un type qui prend plaisir à s'infiltrer, et quand vous commencez à l'apprécier, il vous poignarde.
Dert değil.
Tant pis.
Paran olunca dert değil tabii.
Non, quand on en a.
- Sende böyle bir dert yok, değil mi?
- Tu n'as pas ces problèmes, toi?
Yine de bunu çok fazla dert etmiyorsun, değil mi?
Ça ne te dérange pas plus que ça, si?
Dert değil.
- Oui.
Gerçekten önemli değil, dert etmeyin.
Vraiment. Je vous dis que ce n'est pas la peine.
Adamlarιn senin hakιnda ne düşündükleri içine dert oluyor, değil mi?
Cela vous gêne beaucoup, ce que les hommes pensent de vous?
- Önemli değil. Önlüğü dert etmeyin.
Ne vous inquiétez pas du veston.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]