Gerçek değil traducir francés
6,129 traducción paralela
Gerçek değil.
Ça n'est pas réel.
Onlar gerçek değil.
Ils n'étaient pas réels.
"Sadece kodlardan oluşuyor, gerçek değil. Siktir et onu."
"Elle n'est que du code, elle n'existe pas, on l'emmerde."
Gerçek değil bunlar.
Ce n'est pas réel.
Gerçek değil gibiydi.
C'était du genre surréaliste.
Muhteşem bir şeye benziyor. Gerçek olmak için fazla güzel bir şey. Yani muhtemelen gerçek değil.
Ça a l'air d'être un objet formidable... presque trop beau pour être vrai, ce qui signifie qu'il l'est sûrement.
Gerçek değil Clara.
Ce n'est pas réel, Clara.
- O gerçek değil Clara.
Il n'est pas réel, Clara.
Bunların hiçbiri gerçek değil.
Rien de tout ça n'est réel.
Gerçek değil çünkü.
Car ce n'est pas réel.
Danny gerçek değil.
Danny n'est pas réel.
Revirdeki saldırıdan beri hiçbir şey gerçek değil miydi?
Depuis l'attaque à l'infirmerie, rien n'était réel?
Bu üs gerçek değil.
Cette base n'est pas réelle.
Çünkü o gerçek değil!
Parce qu'elle n'est pas réelle!
- Bu gerçek bir tehdit değil.
Ce n'est pas une vraie menace.
Tüm bunlar sadece kağıt ve mürekkepten meydana gelmiş olsa da senin kitabındaki her şeyin gerçek olması komik değil mi?
C'est drôle qu'ils ne soient que de l'encre et du papier alors que tout dans ton livre d'histoires est vrai.
Çalışmalar gösteriyor ki gerçek mutluluk dünya malından değil verici olmaktan geçiyor.
Des études montrent que le vrai bonheur vient du fait de donner, pas des choses matérielles.
Bilirsin, gerçek maske değil.
Je sais, pas littéralement un masque.
Evet, Briscoe ya da ikizi değil, ama bilinmeyen bir erkek, gerçek katil olabilir.
Ouais, laquelle n'a renvoyé ni à Briscoe, ni à son jumeau. mais à un inconnu, qui est probablement le véritable tueur
Benim gerçek adım değil.
C'est pas mon vrai nom.
Bendeki gerçek şu ki, neden ayrıldığın umurumda değil.
Mais la vérité est, je me fous de pourquoi tu es parti.
Gerçek bir yer bile değil.
Ce n'est même pas réel.
İnanıp inanmaman umurumda değil çünkü gerçek bu.
Je me fiche de ce que vous croyez, parce que c'est la vérité.
Tamam aslında Finn oğlumuzun Gerçek adı bile değil.
Eh bien, Finn n'est pas le vrai nom de notre fils.
Yani, onlar gerçek, bu değil.
C'est réél... Pas ça.
Ve kesin olmak adına senin gerçek babayla bir... -... ilişkin olmadı değil mi? - Hayır.
Et pour être claire, tu n'as jamais eu de relation avec le père?
- Çekilecek? Hayır, bu öylesine bir rol değil, Roxanna. Bu gerçek hayat.
J'ai vraiment cru que j'allais mourir quand l'astéroïde a percuté mon corps.
Bu gerçek aşk ve Münih Olimpiyatları gibi dünyada mevcut değil.
Comme l'amour vrai et les Jeux olympiques de Munich. Ça n'existe pas.
Ama gerçek hayat öyle değil.
Mais ce n'est pas la vraie vie.
BoJack! Bu bir dizi değil, tamam mı? Gerçek hayat.
Ce n'est pas une série, c'est la vie réelle!
Benim gerçek teyzem değil, ama benim için ikinci bir anne gibidir demiştim.
Celle qui n'est pas vraiment ma tante, mais que j'appelle comme ça parce qu'elle est une seconde mère pour moi?
Çünkü... Bu gerçek bir eğlence bile değil.
car ce n'est même du divertissement.
Gerçek onun yanında değil.
La vérité n'est pas de son côté.
Arka planda bir sorum olacak Merkel'in kod adla değil de, gerçek ismiyle yer alması akla yatkın mı?
LP : J'ai une question :
Büyük tartışma koparacak. Konu gerçek uçaklar değil.
- Il ne s'agit pas des... avions...
Evet ama gerçek dünyada yaşama vaktin geldi, değil mi?
Oui mais il est temps de vivre dans la réalité.
Bu gerçek, değil mi?
C'est réel, hein?
- Ne gerçek, ne değil bilmiyor muyuz? - Aynen öyle.
- Donc on ne sait pas ce qui est réel et ce qui ne l'est pas?
- Doktor, bu gerçek TARDIS değil.
Docteur, ce n'est pas le vrai TARDIS.
Gerçek Daytona olmadığını biliyorsun, değil mi?
Vous savez que ce n'est pas une vraie Daytona, n'est ce pas?
Bu tür bir olay beceriksiz aşıklar tarafından olur, bekar ve yalnız olan biri, hiç gerçek ilişki yaşamamış biri, muhtemelen bakir ama asıl amacı seks değil.
Ce genre d'attitude dit clairement "prétendant incompétent", quelqu'un célibataire et seul, jamais eu de vraie relation, peut-être vierge, mais ce n'est pas du sexe qu'il veut.
Bu hiç sorun değil. Benim gerçek bir sorunum var.
Ce n'est pas du tout un problème.
Abby, senin gerçek annen bile değil.
Abby, ce n'est même pas ta vraie mère.
Gerçek misin değil misin merak ettiğim için tanışmak istedim.
Je voulais vous rencontrer, pour être sûre que vous soyez réelle.
Çünkü bu adamlar işe alınan haydutlar iş üzerinde intihar edebilecek gerçek destekçiler değil.
Ces gars sont des voyous, pas vraiment le genre à se suicider pour un travail.
Bunu itiraf etmek kolay değil ama gerçek bu.
Et ce n'est pas facile pour moi de l'admettre, mais c'est... C'est la vérité.
Ama gerçek SEAL değil.
Sauf que ce n'est pas un vrai Marine.
Gerçek bir uçak değil o.
Ce n'est pas un vrai avion.
Ve gerçek bir hedef bile değil.
Et jamais sur un cible qui va riposter.
Tamam, öncelikle, o gerçek bir renk değil.
Premièrement, ce n'est même pas une vraie couleur.
Gerçek "mal" değil tabii.
Le blé, pas l'herbe.
gerçek değildi 16
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75