Gerçekten değil traducir francés
5,898 traducción paralela
Hayır, gerçekten burada değil.
Non, il... n'est pas vraiment là! Il est...
Evet, gerçekten harika, değil mi çocuklar?
Ouais, c'est vraiment génial, n'est-ce pas, les gars?
Gerçek şu ki kubbeyi havaya uçurmak mümkün değil herkes bunun nasıl olduğunu düşünür Bu kubbe güçlü kocaman ve her şeyden önemisi Gerçekten düşünebilmek olabilir.
Le fait que nous ne pouvons pas faire exploser le dome fait en quelque sorte que tout le monde pense que ce dome est plus gros et plus fort et plus important qu'aucun de nous ne puisse jamais imaginer
Gerçekten de bu ameliyat-s * ks konuşmasına kendini kaptırıyorsun değil mi? hıh?
T'es vraiment à fond dans cette histoire de chirurgie sexy.
Bak, anne, yaptığın bu şey için müteşekkirim.. .. ama bu gerçekten benim için parti verilecek bir gün değil.
J'apprécie vraiment que tu nous laisses emménager maman, mais ce n'est pas un jour de fête pour moi.
Shawn, şu an gerçekten zamanı değil.
Shawn, ce n'est pas vraiment le moment.
Gerçekten bunların gerçek olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi?
Vous ne croyez quand même pas à ces sornettes?
Kazaydı, gerçekten sorun değil.
C'était un accident. Tout va bien.
Bir dakika, annene onunla gerçekten aranda ne olduğunu söylemeyeceksin, değil mi?
Attends, tu ne vas pas dire à ta mère ce qui se passe vraiment avec lui, n'est-ce pas?
İnsanlar hep karılarını delirttiklerini söyler ama sen bunu gerçekten başardın değil mi?
Les gens disent qu'ils rendent leur femme folle. Toi, tu l'as vraiment fait.
Eğer eşek şakası anlayışın buysa gerçekten hiç komik değil.
Si c'est ta conception d'une farce, ce n'est vraiment pas marrant.
Bent gerçekten sınıfınızda değil miydi?
Bent ne faisait pas vraiment partie de votre monde?
- Yapma, gerçekten sorun değil.
- Ne fais pas ça. Ça va, je m'en vais...
İstediğim ilişki şekli bu değil. Ama seninle ve Lukas'la konuşabildiği için gerçekten çok mutluyum.
Ce n'est pas la relation que je veux, mais je suis contente qu'il ait Lukas et toi pour parler... vraiment.
Yarımız gerçekten bu dünyada bile değil.
La moitié d'entre nous n'existe pas.
Bunu gerçekten sormana gerek yok değil mi?
- Allons. T'as vraiment besoin de demander?
Melekler arası savaş gerçekten oluyor değil mi?
Cette guerre entre les anges va vraiment arriver?
Bu oyun benim için gerçekten bir dönüm noktasıydı çünkü hayatta sadece kendine güvenebileceğimi öğrendim, aslında... başkalarına güvenemezsin anlamında değil ama evet, dediğim gibi hayatta seni yarı yolda bırakmayacak tek kişi sensin.
Ce match a été un tournant, je me rends compte que la personne qui ne te décevra pas, c'est toi-même.
Evet, gerçekten o öyle birisi değil.
Ouais, sérieusement, ce n'est pas ce genre de mec.
Gerçekten de kazanamayacağınızı biliyorsunuz, değil mi?
Vous savez que vous ne pouvez pas gagner, hein?
Gerçekten 2016 seçimlerine kadar koltuğu dolduracak bir şeyden fazlası değil.
Il s'agit probablement d'un clin d'œil au Congrès, c'est l'un des leurs, une affectation temporaire, en attendant 2016.
Ama hiç gerçekten mutlu olmadın, değil mi?
Mais tu n'as jamais été réellement heureuse, si?
Hannibal konusunda sağ çıkıp çıkmayacağını gerçekten bilmiyorsun, değil mi?
Vous ne savez vraiment pas si vous allez vous en sortir, n'est-ce pas?
Bu benzetme, gerçekten çalışıyor değil mi?
Cette analogie ne marche pas, n'est ce pas?
- Yalan söylemen umurumda değil, gerçekten.
Je m'en fiche.
Gerçekten de görmüyorsun değil mi?
Voir quoi?
Benim gerçekten yani biz normalde O benim kız arkadaşım değil.
Ce n'est pas vraiment... Je veux dire, nous n'avons pas vraiment... C'est pas ma copine.
Bu utanç verici cinsel saldırı gerçekten işine yarayacak, değil mi?
Cette agression sexuelle honteuse joue en ta faveur, pas vrai?
Gerçekten bitti değil mi?
C'est vraiment fini, nous deux, pas vrai?
Çocuğum, bir suç işlediğinde, onu gerçekten yaparsın, değil mi?
Petite, quand tu as des convictions, tu y tiens, pas vrai?
Hapishanede ölmek gerçekten berbat bir şey, değil mi?
Bon sang. C'est vraiment merdique de mourir en prison, non?
Seks kötü olduğu için değil ama, çünkü seks gerçekten hiç de kötü değildi.
Non pas que le sexe était mauvais, parce que le sexe était vraiment bon.
İnsanlar gerçekten istedikleri şeyi yapamadıklarında buna son vermeleri sizce de tuhaf değil mi?
C'est marrant les choses que font les gens quand ils ne peuvent pas faire ce qu'ils veulent.
Gerçekten umrumda değil. Peki.
Je m'en fous totalement.
Ve, bilirsiniz, gerçekten evden birisi bile değil, bu duygusallık değil... tam tersi.
Et, vous savez, ce n'est pas vraiment la maison de quelqu'un de sentimental - - bien au contraire.
Bu adamdan gerçekten hoşlanıyorsun, değil mi?
Vous l'appréciez vraiment?
Bu adamdan gerçekten hoşlanıyorsun, değil mi?
Vous appréciez vraiment ce gars?
Bu adamdan gerçekten hoşlanıyorsun, değil mi?
Vous aimez vraiment ce type, hein?
- Gerçekten komik değil.
Sérieusement? pas marrant.
Gerçekten anlayamıyorsun, değil mi?
T'es aveugle ou quoi?
Gerçekten değil.
Attends, c'est vraiment pas juste.
Kim olduğumu gerçekten bilmiyorsun, değil mi?
Vous ne savez vraiment pas qui je suis, pas vrai?
- Beni gerçekten istiyorsun, değil mi?
Tu veux vraiment de moi, non?
Bak, gerçekten onu çekememeni söylemek ayıp değil.
Écoute, il n'y a pas de honte à dire que tu ne peux pas le faire.
Yani bir sürü gerçekten orada değil Orada duran stokları En düşünebileceğini ekosistem için sağlıklı seviyeleri.
Il n'y a pas de grande réserve de poissons dans la nature qui soit à un niveau sein pour notre écosystème.
Yukarı getirdim hakkında bazı gerçekten iyi noktaları Neden kimse değil Bu konuda bir şey yapıyor?
Vous soulevez des points importants : pourquoi ne fait-on rien là-dessus?
Bazı insanlar sorunu söyleyebilirim Hayvan tarım değil gerçekten Ama aslında insan aşırı nüfus.
Certains diront que le problème ne vient pas de l'élevage intensif mais de la sur-population humaine.
Bak Lynly, evet Tansy'yle bir geçmişimiz var ve bu, öylece unutulacak bir şey de değil. Ama o bir şey değildi. Gördüklerin seni üzdüyse gerçekten çok özür dilerim.
Ecoute, Lynly, oui, Tansy et moi avons une histoire et ça ne va pas juste disparaître, mais ce n'était rien, et je suis désolé si tu as été blessée par ce que tu as vu.
Hayır sorun değil, ben iyiyim, gerçekten.
Non. C'est bon. Je vais bien, vraiment.
Bunu söylemek senin için gerçekten zordu, değil mi?
C'était difficile à dire pour toi, non?
Carson'ı istemeleri gerçekten canını sıkmıyor, değil mi?
Ça ne vous ennuie pas qu'ils veuillent Carson, si?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75