English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ H ] / Hayatta kalmak

Hayatta kalmak traducir francés

1,660 traducción paralela
Hayır. Hayatta kalmak için fazlasıyla birbirlerine bağımlıydılar.
Elles s'entraident beaucoup pour survivre.
Bu zombi dünyasında ben de hayatta kalmak zorundayım!
Je dois moi aussi survivre dans ce monde de Zombies!
Bu, riskli bir iştir ama derin gölete ulaşabilirlerse hayatta kalmak için bir şansları olacak kadar kuvvetlidirler.
Il sera touch and go mais si ils ne peuvent se rendre à la grande mare ils sont maintenant assez vigoureuse pour avoir une chance raisonnable de survie.
- Hayatta kalmak için en iyi şansın.
- Votre meilleure chance serait de...
Makineleri, sömürgeciler yerine asker üretmek için kullandılar. Hayatta kalmak için bu savaşa başladılar.
Les machines produisirent soldats plutôt que colons, des soldats qui engagèrent cette guerre de survie.
Terk edilmişsin ve asla bununla yüzleşememişsin. Ve artık kendine bir şeyler hissetmek için izin vermiyorsun. Ve bu senin bu müşterek dünyada hayatta kalmak için yaptığın şey.
Et tu ne l'as jamais accepté, alors tu ne ressens plus rien, et ainsi tu survis parmi les entrepreneurs, et si je continue sur ce chemin, je vais te ressembler!
- Ama Paula hayatta kalmak için kullanmış.
Mais elle l'a utilisé pour rester en vie.
Hayatta kalmak için çalışmalıyım.
Je dois le faire pour mettre un peu d'argent de coté.
Hayatta kalmak için Beltran'ı kandırsam bile yarının planını yapabileceğim bir geleceğim yok.
Même si j'arrive à tromper Beltran assez longtemps pour rester en vie, j'ai aucun avenir dans lequel me projeter.
Hayatta kalmak için bana yalan söylemezdin, değil mi bebek?
Vous ne me mentiriez pas juste pour rester en vie, hein, "Chérie"?
Hayatta kalmak istiyorsan konuş. Yoksa kavanozu boylarsın.
Mets-toi à table ou tu finis dans le bocal.
Hayatta kalmak için mücadele edenler var.
Il y a toujours des gens qui se battent pour survivre.
Orada hayatta kalmak için öldürüyordun.
Là-bas, vous avez tué pour survivre.
Öyleyse bana hayatta kalmak hakkında martaval okuma.
Ok. Alors me parle pas de survie tant que t'as pas survécu.
Hayatta kalmak mı?
Pour survivre?
Er yada geç tek şansımızın hayatta kalmak olduğunu anlayacağız.
Le plus tôt on le réalisera, plus on aura de chances de rester en vie.
Evrendeki yolculuğumuz, yerini hayatta kalmak verilen bir mücadeleye bırakıyor.
Notre voyage à travers l'univers se transforme en lutte pour la survie
Buradaki insanların, hayatta kalmak için bana muhtaç olduğunu bilmiyor musunuz?
Ne savez-vous pas que c'est de moi, Shin Tae Hwan, que dépend leur survie?
Hayatta kalmak bu kadar zorken o ailesiyle tanışmaya can atıyor.
On doit lutter pour survivre dans ce village. Et pourtant, il meurt d'envie de sortir et de faire coucou à ses parents.
Hayatta kalmak diye buna derim. Ve hayatımı kurtardığınız için teşekkür ederim.
À notre survie... et merci de m'avoir sauvé la vie.
Hayatta kalmak güdüsü, bildiğiniz her şeyin ötesinde bir güce sahiptir. Profesör!
Leur capacité de survie est bien plus grande que... tout ce que vous avez jamais pu imaginer...
10 yıl önce, buradan bir mil bile uzakta değilken hayatta kalmak için bir atı yemek zorunda kalmıştım.
Il y a 10 ans, tout près d'ici, j'ai dû manger un cheval pour survivre.
Dünyayı korumak için sen hayatta kalmak zorundasın.
Reste en vie. Toi, pour protéger ce monde.
Sadece bir şeyi düşünüyorsun : hayatta kalmak.
Tu n'espères qu'une chose : survivre.
Kömür madeni köyü veya Seul... Fakirler için hayatta kalmak her yerde çok zor.
Que ce soit dans ce village ou à Séoul... les endroits créés pour les pauvres... sont tous effrayants.
Hayatta kalmak için tek şansın bu.
C'est ta seule chance de survie.
Hayatta kalmak için tek şansınız bu.
Votre seule chance, c'est de rester en vie.
Hayatta kalmak!
La survie.
Hayatta kalmak için öldürürdüm.
Je tuerai pour survivre.
Tek dileğim hayatta kalmak.
Tout ce que je veux, c'est survivre.
Bütün ideallerimi bir yana bıraktım. Hayatta kalmak zorundayım.
J'ai renoncé à mes idéaux, je dois survivre.
Eğer hayatta kalmak istiyorsanız, bir arada kalın.
Si vous voulez survivre.
Yapmamız gereken tek şey, sen olanları geri almanın yolunu bulana kadar hayatta kalmak.
Nous devons rester en vie et trouver un moyen de défaire tout ça.
Hayatta kalmak için gelişmemiz gerekiyordu.
Il a fallu évoluer pour survivre.
Bir tanesinden farklı... hepsi hayatta kalmak zorunda.
À l'exception d'un : L'instinct de survie
Bu gece hayatta kalmak istiyorsan planımıza sadık kalmalısın.
Et si vous voulez survivre ce soir, faites ce que je dis.
Hayatta kalmak istiyor.
Il veut survivre.
Artık hayatta kalmak için avlanmaya gerek yoktu.
Ils ne dépendent plus de la chasse pour sa survie.
Çiftçilik bir gelenek gibi terle, zahmetle nesilden nesile aktarıIıyor. Çünkü insanoğlu için öncelikli olan bu hayatta kalmak.
L'agriculture est une tradition de génération en génération dans la sueur, le travail et la peine, parce que pour l'humanité il est une condition indispensable à sa survie.
Ama başka bir yerde, ağaçları yok etmek hayatta kalmak için başvurulan son çare de olabiliyor.
Mais ailleurs, la déforestation est un dernier recours pour survivre.
Zenginleşmekten daha çok hayatta kalmak için zorla yapıIan, şehirleri büyüten radikal bir göç.
Il s'agit d'un type radicalement nouveau de la croissance urbaine, motivée par l'envie de survivre plutôt que de prospérer.
Uzaklarda bir gezegende, hayatta kalmak için işbirliği yapmak üzere evrimleştiler.
Sur un planétoïde lointain, ils apprirent à coopérer pour survivre.
Hayatta kalmak için her şeyi yapacağız.
On fait ce qu'il faut pour survivre.
Hayatta kalmak istiyorsan, dediklerimi aynen yapmak zorundasın, anladın mı?
Si tu veux survivre, tu feras ce que je te dis. Compris?
Hayatta kalmak kolay değildi.
Gagner sa vie est difficile.
İkimizde hayatta kalmak için burada olduğumuzu biliyoruz.
Je m'en occupe.
- Hayatta kalmak ister misiniz?
Vous voulez survivre à la guerre?
Hayatta kalmak sizin karakterinizde yok.
La survie n'est pas dans votre caractère.
Köstebekler hayatta kalmak için sürekli yemelidirler.
Les taupes doivent bien manger.
Hayatta kalmak mı?
Rester en vie?
Hayatta kalmak mı? Yüce İsa.
Rester en vie?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]