English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ I ] / Istediğin benim

Istediğin benim traducir francés

459 traducción paralela
Tek istediğin benim param.
Tu n'en as qu'après mon argent.
- Gerçekten istediğin benim değil mi?
- C'est moi que tu veux, en fait.
Senin istediğin benim!
Je suis celui que tu veux!
Belki de, artık senin ne istediğin benim umurumda bile değildir.
Ce n'est peut-être pas ce qu'il y a de plus important pour moi.
Senin bütün istediğin benim param.
T'es bien content d'avoir mon fric!
Kölesi olup sevmek istediğin melek benim!
Je suis l'ange dont tu voulais être l'esclave, que tu voulais aimer.
benim yapmamı istediğin bir iş var mı?
Tu as besoin de moi?
Artık istediğin gibi söyleyeceksin, ama sadece benim için.
Vous chanterez autant que vous voudrez, mais pour moi.
Mary'e söylemek istediğin her şeyi benim yanımda da söyleyebilirsin.
Dis ce que tu as à dire devant moi.
Bundan böyle benim çatım altında istediğin kadar kalabilirsin.
Vous êtes le bienvenu sous mon toit tant qu'il vous plaira.
Senin çok istediğin... İsviçre'deki o kız okulu benim kafama pek yatmadı.
Je ne tiens pas à ce qu'elle aille... dans cette école que tu lui as choisie.
İstediğin zaman benim için şarkı söyleyebilirsin.
Vous chantez à merveille.
Galiba, benim de sana istediğin gemi ve tayfayı vermem gerek.
Je présume que je dois vous accorder un navire.
Demek istediğin Raymond gibi davranmak benim kabahatim sayılmaz.
Ce n'est pas ma faute si j'imite Raymond?
Benim zamanım bol, istediğin kadar.
J'ai du temps de libre. Autant que vous voudrez.
Benim için bir şeyler yapmak istediğin gözlerinden okunuyordu.
Tu m'impressionnais tant, je voulais tout te donner.
Eğer benim değer biçtiğim fiyata alırsan sonra bana öfke duyarsın, ve eğer senin istediğin fiyata satarsam ben sana öfke duyarım.
Si tu les prends tu vas m'en vouloir. Et si j'accepte ton prix, c'est moi qui t'en voudrais.
" benim seni istediğim kadar beni istediğin...
" pour la vie.
Yine de benim değil, senin istediğin olsun.
Mais tout adviendra comme tu le voudras.
- Dr. Steffanson... - İstediğin basit yaşamsa gel de benim evimi bir gör.
Si vous rêvez de simplicité, mon appartement vous comblera.
Demek istediğin, benim yine hayatta olacağım.
Je resterai vivant?
Asıl sormak istediğin, benim buralarda ne halt etmeye dolaştığım olmalıydı?
En fait, vous vous demandez pourquoi je fouine ici.
Benim gibi birini istediğin zaman bulabilirsin.
Un type comme moi, on en trouve partout.
Dikkatli olmalarını istediğin şu iki adam var ya, eğer sen eski dostlarının hatırına,... aniden fikrini değiştirseydin, ellerini kirletmeden benim boynuma idam halatını geçirdikten sonra, sana olduça zor zamanlar yaşatacaklardı.
Ces deux gars dont tu as parlé et dont tu veux que je m'occupe, ils ont dû t'en faire voir de toutes les couleurs... pour qu'après m'avoir passé la corde au cou sans te salir les mains, tu changes soudainement d'avis, tout ça au nom de notre vieille amitié, comme tu dis.
Benim olan her şey senin de, ama benden istediğin şey hariç.
Tout ce que j'ai est à toi... sauf ce que tu me demandes.
Sen, benim istediğimden daha fazla canımı acıtmadıkça istediğin her şeyi yaparım.
Si tu ne me fais pas plus de mal que j'en ai envie, je ferai ce que tu voudras.
Benim içeri atılmamı istediğin zamandan beri.
Du temps où tu voulais me voir fouetter
Niye benim gibi istediğin adamla evlenmedin?
Pourquoi n'as-tu pas épousé ton préféré?
Benim için istediğin bu mu, kocan için?
C'est ce que tu attends de ton mari?
Gel ve benim evimde yaşa. İstediğin her şeyi veririm.
Viens vivre chez moi, je ne te refuserai rien!
Senin istediğin, benim.
C'est moi que tu cherches.
- Demek istediğin, Helena'nın hastalığı benim hatam mı?
C'est donc ma faute si elle est malade? Oui, je crois.
Dinle dostum, kendine istediğin ölümü seçebilirsin ama benim de yaşamaya hakkım var biliyor musun?
Vous avez le droit de mourir et moi, celui de vivre.
Eğer benim için son bir şey yaparsan, son bir kötülük, önce onları gömeceğiz, sonra da seni balığa götüreceğim, ya da istediğin başka bir şeyi yaparız, tıpkı eski günlerdeki gibi
Allez. Si tu fais juste cette dernière chose pour moi... une mauvaise chose... après, on va l'enterrer et je vais t'emmener à la pêche... ou tout ce que tu veux, comme avant.
Benim ve diğerleri için istediğin buysa kabul ederiz.
En ce qui nous concerne... si c'est ce que vous souhaitez... nous acceptons.
İstediğin kadar konuş ama dört çocuğu olan da, onları tek başına büyüten de benim. Hiç kolay değil ve buna daha fazla dayanamayacağım!
C'est facile de parler, mais j'ai élevé quatre gosses toute seule, et ça a été vachement dur.
İstediğin şey benim gücümü aşar.
Ce que tu demandes dépasse mon pouvoir.
12 yaşında bir çocuğun kalbine sahibim. Rose, yapmak istediğin ne olursa olsun benim için bir sorun yok.
Quel que soit votre choix, ça ne me dérange pas.
İstediğin benim.
Tu peux me battre.
Filmi gören benim, fakat istediğin buysa, iri siyah gözleri var.
C'est moi qui ai vu le film, mais si tu les as vus noirs...
Serseri! İstediğin benim, hatırladın mı! Haydi!
Salopard, c'est moi que tu veux, n'oublie pas, allez!
İstediğin tek kişi benim.
C'est moi que tu veux.
Ama istediğin kişi benim. Ve şimdi beni istemiyorsun, öyle olsun.
Vous me vouliez et maintenant vous ne me voulez plus.
Benim söylediğim, küçük aptal... birkaç basit önlem almak şartıyla... bu işi... istediğin kadar adamla... istediğin kadar çok... ve istediğin kadar farklı şekilde yapabileceğin.
Je dis, petite sotte, qu'avec quelques simples précautions, vous pourrez faire ça avec qui vous voudrez, quand et comment vous voudrez.
Yakala beni! İstediğin benim, hatırladın mı?
C'est moi que tu cherches, rappelle-toi!
Bunu anlatıyorum işte. Ne zaman Pino'ya bir şey yapmasını söylesen, istediğin şeyi benim yapmamı söylüyor.
Papa, chaque fois que tu dis quelque chose à Pino, il me dit de faire ce que tu lui as dit.
Hayatım, sanırım anlayacaksın. Tüm mesele neye inanamak istediğin ve bu gibi konularda benim senden daha fazla deneyimim var.
Eh bien, ma chère, Je pense ce n'est qu'une question de ce que vous voulez croire et j'ai plus d'expérience que vous croyez.
Kadını istediğin gibi kullan, benim iznimle kutsanacaksın.
Faites-en ce que vous voulez. Vous avez ma bénédiction.
Bunu yapmak zorunda değilsin, lanet olası herif. Yoksa benim halime düşersin. İstediğin bu mu?
Organiser des combats à 5 $... pour des clodos?
Ama kendi seçimlerimi yapmama, benim için istediğin hayatı değil, kendi hayatımı yaşamama izin vermelisin.
Mais ce sera non pas pour faire ce que tu souhaites, mais parce que moi, je l'aurai choisi.
Senin istediğin şey benim.
- C'est ce que tu veux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]