Kötü değil traducir francés
8,369 traducción paralela
Ziyaretçilerimizin % 40'ı ana sayfadan ileri gitmiyor bu o kadar kötü değil.
40 % des visiteurs ne dépassent pas l'accueil. - C'est pas mal.
Hiç kötü değil.
Pas mal.
- O kadarda kötü değil, inan bana.
- C'est pas grave, crois-moi.
Hepsi kötü değil.
On a eu de bons moments, tu sais.
Burası farklı şeyler hissettiriyor. Çok da kötü değil ama.
C'est pas pareil, moins oppressant.
Duyduğum kadar kötü değil, değil mi?
On m'a dit que ce n'est pas si mal que ça, oui?
- Marty, göründüğü kadar kötü değil.
Ah oui?
O kadar kötü değil, iyileşeceksin.
C'est pas si terrible que ça.
O kadar da kötü değil.
Pas si mal.
Maya kadar kötü değil.
Pas si mauvaise que Maya.
- O kadar da kötü değil.
C'est pas grave. C'est pas grave?
- O kadar da kötü değil.
Ce n'est pas si grave.
Ben senin yaşındayken evlendim, o kadar da kötü değil aslında.
J'ai été mariée, c'est pas si mal.
- O kadar da kötü değil mi?
Pas si mal?
Seninle yaşamak o kadar kötü değil.
Vivre avec toi ce n'est pas si mal.
O kadar da kötü değil.
Pas mal.
Bence burası o kadar da kötü değil.
C'est pas si nul ici, tu sais? T'es dingue?
Her şey kötü değil.
- Il y a du positif.
- O kadar da kötü değil.
- Ce n'est pas si mal.
- Kötü değil.
C'est pas mal.
- Açıkçası bu kötü değil.
- Et c'est pas horrible.
Kötü değil.
Pas mal.
- O kadar da kötü değil, yani...
Ce n'est pas si mal...
Pekâlâ Oregon 6 puan önde, hiç de kötü değil.
OK, Oregon mène par six.
O kadar da kötü bir şey değil.
Ce n'est rien de très grave.
- O kadar da kötü biri değil.
Il n'est pas mauvais.
- Kötü mü görünüyorum. Öyleyim değil mi?
Je suis affreuse, non?
Muhtemelen dilenecek en kötü şey değil...
On peut souhaiter pire.
Bir bakışta, babanın bir sürü kötü şey yaptığını anladın değil mi?
Dès que tu m'as vu, tu as su que j'avais fait des sales coups, hein?
Kötü bir fikir değil. Gidelim hadi.
D'accord, c'est une bonne idée, allez.
Bayım reklamlarınızda, "Kötü geçmiş, sıkıntı değil." diyorsunuz.
Monsieur, votre pub dit : "Crédit bancaire, aucun souci."
İyi ya da kötü demek değil. Muhtemelen tartışıyorlar demek.
Non, ça veut seulement dire qu'ils sont en plein débat.
Bu bir ihtimal değil ne zaman ve "ne kadar kötü" meselesi.
Il n'y a pas moyen d'y échapper. Seul le moment varie. Et la gravité de la blessure.
Sadece bana değil başka bir sürü kişiye çok kötü davrandınız.
T'as blessé beaucoup de gens.
- İstediğim bu değil. - Evet bu... ama bunu istiyor olmak seni kötü yapıyor diye düşünüyorsun.
T'en as envie, mais t'en as honte.
Neyseki el yarası değil. Daha kötü olabilirdi.
Par chance, seule la main est blessà © e, cela aurait pu être bien pire.
Kötü haber taşıyıcısı olduğumu kastetmiyorum, ama... Ben de değil.
Je ne veux pas annoncer de mauvaise nouvelle mais... je ne l'ai pas.
Her şeye rağmen ölmek için en kötü senaryo değil.
Après tout ce n'est pas la pire façon de mourir.
Kötü bir şey değil.
- Mais non, c'est rien.
Babam aslında kötü biri değil. - İyi biri.
Mon père n'est pas méchant, mais tu es tombé sur une mauvaise journée.
Değil. Dünyanın en kötü şeyi.
C'est la pire chose au monde.
Ama unutmamalıyız ki, bu işçiler için var olan alternatifler bizim alternatiflerimiz değil. Onlar bizim alternatiflerimizden çok daha kötü, genellikle bu fabrikada işçi olarak çalışanlar için çok daha kötüdür.
Mais rappelons-nous que les alternatives possibles pour ces ouvriers sont différentes des nôtres, bien pires que nos alternatives, et en général bien pire que le travail d'usine pour un ouvrier.
Daha iyi ama hâlâ düzelmedi yani kötü ama iyi de değil fakat eskiye göre daha iyi.
Tu viens de dire qu'elle allait mieux. Elle va mieux, mais elle va pas bien.
Yapma. Aslında o kadar kötü biri değil.
Sinon, on finit avec un mec comme Steve.
Ama dediğin gibi, kötü olan hiçbir şey sonsuza dek sürmez, değil mi?
Mais comme tu dis, aucun mal ne peut durer éternellement.
Kötü bir haber değil.
Ce n'est pas une mauvaise nouvelle.
Gördün mü, İngilizcesi o kadar kötü değil.
- Son anglais est bon.
Kötü şans dileyeceksin, değil mi?
Vous allez nous porter malchance!
Şüpheleri için onu suçladı. Kötü ruhlara değil göklere hizmet ettiğini söyledi. Cahilleri korkutacak bir tür kara büyüden bahsetti.
Elle lui reprocha sa suspicion, affirmant qu'elle servait le Ciel, non les esprits maléfiques, et que ce genre de magie noire n'était bon à effrayer que les simples d'esprit.
Bu... kötü anlam da tuhaf değil.
Ce n'est pas péjoratif.
Bunun gerçekten kötü fikir olduğunu biliyorsun, değil mi?
Tu sais que c'est vraiment une mauvaise idée?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66