English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ O ] / Oradan değil

Oradan değil traducir francés

323 traducción paralela
Buraya, oradan değil!
Pas par là!
Oradan değil! - Kiminle konuştuğuna dikkat et!
- A qui parles-tu?
Oradan değil!
Pas par là!
Oradan değil, öbür kapıdan.
Pas par là. L'autre porte. Oui Monsieur!
Pekala millet, lütfen diğer yolu kullanın. Oradan değil.
S'il vous plait, faites le tour.
Şeytan görsün.. - Ama bunun dışında hoşlandın oradan değil mi?
En Suisse, c'était terrible.
Oradan değil.
Non, pas là!
Oradan değil.
Pas par là.
Oradan değil.
Pas par ici.
Hey bayan, oradan değil.
Hé, pas par là, madame.
Oradan değil, bekle!
Pas par là, attendez!
Salak oradan değil, mikrofona.
ldiot, pas comme ca, au micro.
- Hayır, oradan değil.
- Entendu. - Non. Pas par là.
Oradan değil, Kukla deliğinden...
Pas par là, par le trou des figurines.
Denizci hemen in oradan, güvenli değil.
Matelot, descendez de cet engin. Il est dangereux! STACEYS
Oradan atlamayacağız, değil mi?
C'est de là qu'on saute?
Şerif sen değil misin? Şu sarhoş yerliyi oradan çıkarsana.
Shérif, allez chercher cet ivrogne!
Sanırım oradan Catalina görünüyor ama bugün değil.
Je suppose que c'est d'ici qu'on a vue sur l'île de Catalina, sauf aujourd'hui.
Yine de oradan indik, değil mi Charlie? Hem de Afrika Kraliçesi ile...
Nous L'avons traversée, avec L'African Queen.
Sonuçta oradan çıkacak, değil mi?
Ça la fera sortir de là, non?
İstiridyeler oradan geliyor, değil mi?
N'est-ce pas de là que viennent les huîtres?
Halkın oradan çok uzakta değil, ve onlarla duvar arasında, sadece senin yeteneğin duruyor.
- Bien sûr! Ton peuple n'est pas loin. Seul ton savoir les en sépare!
Bahçe bizim değil. Oradan meyve kopartamazsın.
Vous savez que nous n'avons pas de verger, et je sais que c'est mal de prendre les fruits des autres.
Onlar benim değil ama. Hadi oradan!
Mais voyons, elles ne sont pas à moi, elles ne sont pas à moi!
Sözlerle değil. Oradan geleli çok olmadı.
Non, mais j'y suis passé avant de venir ici.
Oradan görebileceğiniz bir şey değil.
Vous ne verrez rien de là-bas.
Eczane. Sargı bezini hep oradan alırdın, değil mi?
Toi aussi, tu allais acheter de la pommade chez le pharmacien.
Oradan değil! Şuradan!
Pas par lâ!
Pekâlâ cesaretin varsa kalk oradan ve bunu bana da göster, sadece kadınlara değil!
Si tu as du cour au ventre, montre-le et pas qu'aux femmes!
Eğer bir kömür madenine girerse yüzüne biraz kömür bulaşarak oradan çıkar, değil mi?
S'il descendait dans une mine lors d'une catastrophe, il se salirait bien la figure!
Oradan değil.
Il faut vous habiller.
Bu ülke baştan başa kanunlarla kuruldu. İlahi değil, insani kanunlar. Bunları çiğnersen... ki sen bunu yapacak adamsın... o zaman rüzgar bizi oradan oraya savururken ayakta durabileceğini mi sanıyorsun?
Ce pays est fait de lois, d'une côte à l'autre, les lois des hommes, et si on les contourne, et vous êtes homme à le faire, croyez-vous que vous pourrez faire face au vent qui soufflera?
Hemen oradan tüydün, kardeşim, değil mi?
C'est vrai. Il s'est échappé, le frérot.
Oradan değil.
Non, pas par là.
Oradan da değil. Dosdoğru.
Ni par là.
Oradan değil.
Non!
Şalgamın suyu hangi delikten akacaksa oradan sıkmak lazım, değil mi?
Mais il faut presser tous les citrons, pas vrai?
Ama aşağıda nehir pek derin değil, arabayı oradan geçirebiliriz.
Il y a un gué en aval où le chariot peut traverser.
Kurallı bir çıkış değil bu. Yağmur yağdığında hep oradan dışarı çıkar. Bir blok kazanıyor.
Il passe toujours par là quand il pleut.
Bufalo Bill'e merhaba de. Zavallı şey korkuyor. Kuş oradan çıkamaz, değil mi?
Nous sommes les seuls producteurs ayant le courage... de montrer le drapeau sans prendre parti.
Başka bir çıkış kapısı yok ve bir şekilde oradan çıkacaksın, değil mi?
Il n'y a pas de porte au fond par laquelle tu pourrais sortir?
Oradan kurtulduk değil mi? Evet, kurtulduk.
Ma foi, c'est bien vrai, oui.
Ritz oteli değil, ama en azından, oradan daha iyi, değil mi?
T'est bien là? T'a pô l'air si mal!
Ben değil. Seni aylarca oradan uzak tuttum.
Ça fait des mois que je t'évite ça.
Beni oradan çıkarmaya hiç niyetin yoktu, değil mi?
Tu n'as jamais eu l'intention de me faire sortir, n'est-ce pas?
Eğer kelimeyi söylersen, neye mâl olacağı umurumda değil yerleri yarar seni oradan kurtarırım.
Si tu dis le mot magique, j'arrache tout pour te sortir de là.
Balık tutmaya değil, hayvanat bahçesine ve oradan da beysbol maçına gideceğiz.
On ne va pas pêcher. On va au zoo et à la partie de baseball.
Oradan giderken bana şeker... verdiler ben de şeker değil çukulata vermelisiniz dedim.
Tout s'est bien passé... et à la fin... j'ai eu un bonbon. Juste pour ça! Une petite chose et on vous donne un chocolat.
Nasıl yaparsanız yapın, umurumda değil. Deetz'leri oradan hemen çıkartmalısınız!
Je me fiche du moyen, mais faites partir les Deetz tout de suite!
Sen oradan geldin, değil mi?
C'est de là que tu viens, n'est-ce pas? Oui.
Dört saat içinde Roma'ya bir uçak kalkıyor. Sicilya, oradan uzak değil.
Il y a un vol... pour Rome dans 4 h, et de là, saut de puce en Sicile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]