Uygun değil traducir francés
3,287 traducción paralela
Senin kriterlerine uygun değil miyim?
Pour toi, est-ce que je suis assez bien?
Ve onun vücudu bu işe uygun değil.
Et il est super beau gosse.
Şerif uygun değil.
Il n'est pas libre.
O bu işe göre pek uygun değil.
Elle n'était pas vraiment faite pour ce boulot.
Hiç uygun değil.
C'est pas pertinent.
Hayır, olmaz. Vücudum buna uygun değil.
Je ne crois pas avoir le corps pour ça.
Milli Muhabere Sistemi'nin sana verdiği kimlik uygun değil, kimse değilsin bu da ismi benim sana koyacağım anlamına gelir.
Les papiers du NCS ne sont pas passés, alors vous n'êtes personne. Je dois vous trouver un nom.
Bu uygun değil.
Je... C'est déplacé.
Sen neden onunla oynamıyorsun? Çünkü, biz yetişkinler mutfakta sohbet ediyoruz, ve o sürekli girip çıkıp bizi rahatsız ediyor, ve ek olarak konuştuğumuz şeyler onun duyması için uygun değil- -
Parce que nous, les adultes, discutons dans la cuisine, et elle fait que nous interrompre, alors qu'on parle de choses qu'elle est pas censée entendre.
Ama tabii ki, sana bir zamanlar uygun gözüken, artık uygun değil.
Mais bien entendu, ce qui était un entourage convenable autrefois ne l'est plus.
Refleksleri iyi değil, üstelik cesareti de yok. Uygun değil.
C'est injuste de me repousser à cause de mon père. le Président est pourtant quelqu'un de bien.
Uygun değil.
- C'est pas le moment idéal.
Dalış için uygun değil.
Elle n'a pas l'esprit à la plongée.
bu karım için uygun değil.
Ce n'est pas bon pour ma femme.
Hiç yaşına uygun değil.
C'est tout à fait exclu.
Oğullarınızdan hiçbiri kızımla evlenmeye uygun değil.
Aucun de vos fils n'est digne de ma fille.
Hayır, bence uygun değil.
Non, je ne suis pas OK avec ça.
Bir kere senin toynakların uygun değil.
Enlève tes sabots!
- Açı uygun değil.
- Je ne peux pas!
Yani Londra sokakları korsanlara uygun değil.
Les rues de Londres sont déconseillées aux pirates.
- Kadınlara pek uygun değil.
- Ce n'est pas pour les femmes.
Bu iş için uygun değilsin, değil mi?
T'es pas trop qualifiée, - pas vrai?
Trout sana uygun değil.
Trout n'est pas un gars pour toi.
Hiç uygun değil Karen.
C'est inapproprié, Karen.
Hiç uygun değil.
Très inapproprié.
Artık basit bir davetli değil resmi onur konuğu olduğunuz için organizatörler sizi Kurbanlar Birliği masasında oturmanızı uygun gördü.
Puisque vous n'êtes pas de simples invités, les organisateurs vous ont placés ici.
Bana pek uygun biri değil.
Il me correspond pas.
Mümkün değil. Ben tamamen kurala uygun hareket ettim.
Pas du tout. je suis complètement honnête.
Pek uygun bir zaman değil ama sorun olmazsa size sormak istediğim bazı sorular var.
Je sais que ce n'est pas un bon moment, mais j'ai quelques questions que j'ai besoin de vous poser si ça vous va?
Ölülerin evi, bir çocuğu büyütmek için uygun bir yer değil.
La maison des morts n'est pas un endroit où élever un enfant.
Bu gece uygun bir kutlama yapılacak sanırım, değil mi?
Je suppose qu'il est prévu des fêtes dignes de ce nom ce soir?
Bir prenses var gardiyana aşık ki uygun bir durum değil o zamanlarda.
Une princesse tombe amoureuse d'un garde, ce qui est inapproprié.
Hayır, sürekli söylemem hiç şüpheli bir durum değil. Kişiliğime uygun bir davranış.
Rien d'étonnant à faire des fixations, c'est cohérent avec ma personnalité.
Bu gerçeğe uygun değil.
C'est pas normal.
Bu göreve en uygun kişi olduğuna yönelik yaygın bir kanı var. Lakin yüzüne gözüne bulaştırırsan kimse sorumluluğu üstlenmeye niyetli değil.
De l'avis général, tu es le meilleur pour ce poste, mais personne ne veut être responsable si tu merdes.
Oh, hayır, bekle. Uygun zaman değil.
Non, c'est pas la bonne durée.
O çocuğu her ne kadar yakışıklı da bulsan o senin için uygun kişi değil.
Aussi charmant qu'il soit, ce n'est pas un garçon pour toi.
Bir kadınla tanışmam için uygun bir zaman değil.
C'est pas le bon moment.
Aslında pek te uygun bir zaman değil.
Et, à vrai dire, ce n'est peut-être pas le meilleur moment.
Şu an uygun bir zaman değil.
Ce n'est vraiment pas le meilleur moment.
Tatlım, şu an hiç uygun bir zaman değil.
Chérie, ce n'est pas un très bon moment.
Diğer iş bunun kadar zor değil, imkanları da daha iyi. Yeteneklerini gösterebilmen için de uygun.
Le problème No Eun Seol est impliquée.
Aslında, pek uygun bir zaman değil Bayan Cronan.
Le moment est mal choisi, Mme Cronan.
Panik yaratmak için uygun bir zaman değil.
Ce n'est pas le moment de crier au feu.
Kimse buna uygun değil.
Pourquoi lui? Le téléphone.
Maalesef bizim için pek uygun bir zaman değil illaki gelmemiz gerekiyor mu?
Malheureusement, ce n'est pas le bon moment pour nous. devons-nous y aller tout de suite?
Burası ona uygun bir yer değil Bayan Sorlini.
C'est pas un endroit pour elle.
Elbette askeri destek sözkonusu değil, ancak uygun bir karşılık bulabiliriz Amerikan yapımı makineli tüfek ve uçak satışı için.
Un véritable soutien militaire est, bien entendu, hors de question, mais je pense qu'on pourrait mettre un stock de côté, pour la vente de matériel de guerre et de matériel aérien américain.
Çılgın kocayı oynamak için uygun bir zaman değil.
Ce n'est pas le moment d'agir. Vous voyez très bien ce qui se passe.
şu an gerçekten uygun bir zaman değil.
Vous tombez mal.
Eğer bu göreve uygun olmasaydım efendim, Nunemacher şu an hayatta olmazdı, değil mi?
Si je ne l'étais pas, votre Nunemacher ne serait pas en vie.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66