English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Y ] / Yeterince değil

Yeterince değil traducir francés

2,069 traducción paralela
Yeterince değil.
Pas assez étrange.
Yeterince değil.
Franchement, pas assez.
- Yeterince değil.
Pas assez long, il lui en veut toujours.
- Yeterince değil.
- Pas assez. - D'accord.
Birisi baya zeki davranmış. Ama yeterince değil.
Quelqu'un a été très malin, mais pas assez.
Ama yeterince değil, hanımefendi.
Mais pas assez, Madame.
Yeterince uzun değil.
Pas assez longtemps.
... bu demek değil ki onun için yeterince iyi olmadığımı düşünüyorum!
Je ne la mériterais pas? Pas d'accord.
- Yüzük yeterince büyük değildi, değil mi?
- La bague n'est pas assez grosse?
"Yeterince" kelimesi pek bilimsel değil.
Ce n'est pas très scientifique.
Hayır o yeterince güçlü değil.
Non, elle n'a pas assez de force.
- Hayır, Todd. Kızın başına yeterince şey geldi, değil mi?
Je crois qu'elle a suffisamment souffert, non?
Senin için yeterince iyi değil mi?
Elle n'est pas assez bien pour toi?
ona süt veriyorum hala yeterince güçlü değil mi?
Lui donner du lait. N'est-il pas assez fort?
Yeterince kuvvetli değil.
Trop faible.
Yeterince garip değil. Orada bir delik yokmuş.
Ça l'est, ce n'est pas un siphon.
Hayli iyi dostum, ama yeterince iyi değil.
Pas mal, mais pas assez bien!
Ama bu yeterince iyi değil.
Mais ça suffit pas.
Ama yeterince iyi değil.
Peut-être pas assez bien.
Bugün yeterince zeki değil mi?
Pas assez intelligent aujourd'hui?
Sanırım, olaya karışıp yeterince mahvettin, öyle değil mi?
Je crois que vous êtes trop impliqué et avez assez merdé, pas vrai?
Yeterince gizemli değil mi?
Pas assez effrayant?
- Benimkiler yeterince uzun değil.
- J'ai besoin d'aide!
Yeterince uzun değil.
On a pas eu le temps.
Henüz, yeterince şey değil.
Jusqu'ici, pas assez.
- Yeterince değil.
Pas assez.
Yeterince geniş bir alan, öyle değil mi?
Ça doit faire assez d'espace, non?
Benden yeterince konuştuk ama henüz senden değil? Gelin oturun.
- On a beaucoup parlé de moi, pas beaucoup de toi.
Yeterince güzel değil miydiniz?
- Tu n'étais pas assez jolie?
Yeterince iyi değil mi?
Pas assez bien?
Yeterince duygusal değil miydim?
- Je ne suis pas assez émotionnel?
Evet ama yeterince yavaş değil.
Pas assez lentement.
Bence bu harfler yeterince büyük değil.
Les lettres sont trop petites.
Bugün yeterince yardımcı oldun, öyle değil mi?
Je pense que t'as assez aidé, non?
- Bıçak yeterince keskin değil. - Daha sert bastır.
- Le couteau est pas aiguisé.
Senin kadar değil, ama yeterince.
Pas autant que vous, mais suffisamment.
En iyi bu kadar mı oluyor? Fotoğrafların çözünülürlüğü yeterince yüksek değil.
C'est aussi mauvais que ça en a l'air?
Siz aileye başka bir Walker getirmeseniz bile zaten bu ailede işler yeterince çılgınca- - öyle değil- -
C'est déjà la panique dans cette famille en ce moment, sans que vous vouliez apporter un nouveau Walker. Ce n'est pas...
Bence bir gece için yeterince zarar verdin sağa sola değil mi?
Je crois que tu as fait assez de dégats pour ce soir, non?
Sanırım Olsenlar yeterince ahlaklı değil.
Je suppose que le Olsen n'est pas si sain.
Yeterince etkileyici değil, ama evet, teknik olarak doğru.
C'est moins concis, mais plus précis.
Yeterince hızlı değil.
Analyses de sang.
Yeterince doğru değil.
Pas assez rapide, pas assez précis.
Yüksek mahkemeye göre değil ama bakteriler için yeterince sıcak.
Pas pour la Cour Suprême. Mais c'est assez chaud pour les germes.
Biz bu evi yeterince eşit paylaşıyoruz, değil mi?
On partage cette maison 50-50, tu ne crois pas?
Bence yeterince iyi değil.
Il n'est pas assez bon.
- Yeterince yakında değil.
- C'est loin, bientôt.
Yeterince melodik mi değil?
- La mélodie?
- Yeterince romantik mi değil?
- Pas romantique?
- Yeterince iyi değil.
- C'est pas assez.
Bak eğer burada biraz daha kalmak istiyorsan sorun değil yeterince yerimiz var.
Si tu veux rester ici quelque temps, c'est parfait, on a plein de chambres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]