English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Ö ] / Öyle olmadı

Öyle olmadı traducir francés

2,745 traducción paralela
Hiç de öyle olmadı.
Loin de là.
Ama aslında öyle olmadı.
Mais ce n'est pas la vérité.
Öyle olmadığını düşünmenin sebebi nedir?
Qui te dit que c'est pas vrai?
Tam olarak öyle olmadı ama ne olmuş yani?
Ça s'est pas passé comme ça, mais je vois pas le problème.
- Megan, öyle olmadı mı?
- Megan, c'est pas arrivé?
Öyle olmadı!
Ce n'est pas ce que c'était!
Ama öyle olmadı, çünkü Laura aslında bir yazardı ve sen de ona hayatının hikâyesini vermiş oldun.
Mais elle était écrivain, et elle tenait l'histoire de sa vie.
- Laura Cambridge için öyle olmadı.
Pas pour Laura Cambridge.
Şimdi öyle olmadığını söylemiyorum.
Vous l'êtes encore.
Öyle olmadığını umuyorum han'fendi.
- J'espère bien que non.
Öyle olmadığı için kaderime şükrediyorum.
Je bénis le destin... qu'il n'en a pas été ainsi
Donald herşeyiyle çok iyi biri, .. ama ben öyle olmadığımı hissediyorum.
Donald est un mec bien et tout, mais je ne le sentais pas.
Ama öyle olmadı.
Et ça n'a pas été le cas.
Kes şunu, hiç de öyle olmadı
Arrête ça, ce n'est pas ce qu'il s'est passé!
- Dışarıda oturuyor kahvemi içiyordum sonra Tucker geldi... - Öyle olmadı!
J'étais assis dehors, en prenant un café et Tucker est arrivé.
Hayır, öyle olmadı.
Non!
- Öyle olmadı bir kere.
- Peu importe. - Ca ne s'est pas passé comme ça.
Yani sen de ona öyle olmadığını kanıtlayacaksın, öyle mi?
Alors tu vas lui prouver le contraire, non?
Büyük bir mutlulukla öyle olmadığını söyleyebilirim.
Eh bien, je suis heureux de dire que ce n'est pas le cas.
Ama öyle olmadığını biliyorsun.
Mais tu... tu sais que tu ne l'es pas.
Sanırım o heba edilmiş spermin ağabeyi olmamı istemişti ama öyle olmadı.
Il pensait que je serais un frère pour ce gâchis de sperme, mais non.
Masasındaki fotoğrafın konusunda öyle olmadığını söyleyebilirim.
La photo qu'elle a de vous ne vous rend pas honneur.
Öyle olmadığımda da Bay'le olan işleri berbat ediyorum.
Et quand je ne le suis pas, je foire tout avec Bay.
Ama aslında öyle olmadı.
Seulement, ce n'est pas pas ce qui s'est passé.
Hiç de öyle olmadı.
Pas du tout.
Ama aslında öyle olmadı.
Seulement ce n'est pas ce qui s'est passé.
Hayır, öyle olmadı.
Non, ça n'a pas juste pas marché.
Nereye gittiğini biliyorum ve öyle olmadı.
Non, c'est... Je vois ou tu veux en venir, et ce n'est pas ce qu'il c'est passé
Ve ben geçmişte yaşamak isteyen biri değilim. Sizin de öyle olmadığınızdan şüphem yok,... o zaman bugünü yaşayalım, Illinois.
Vous non plus d'ailleurs, donc vivons dans le présent, Illinois.
Onu öyle olmadığına ikna edemedim.
Je ne pouvais pas le convaincre du contraire.
Öyle olmadı.
Ce n'était pas ça.
- Evet, hepimiz öyle olmadık mı?
Ouais, et nous non?
Fawn'a dokunmadım. Öyle bir şansım olmadı bile.
Je n'ai jamais touché à Fawn Je n'en ai jamais eu la chance
Bunun akli bir şey olmadığını sanıyorsun, ama öyle ve seni anlıyorum.
Je sais que tu ne penses pas que ça soit du au mental mais c'est vraiment le cas. Et je comprend.
Hâlâ öyle. Trey bir performans sanatçısı değil, asla da olmadı ama şairin dibi. İnsanlar değişir.
Ça l'est toujours. mais c'est un sacré poète. parfois pour le mieux.
Ben bir mühendisim. Hastalıkların sebebinin kötü ruhlar olmadığını biliyorum. Özür dilerim, öyle demek istemedim.
Je suis ingénieure je sais que les maladies ne sont pas causées par des esprits maléfiques.
Öyle bir şey olmadı.
Doucement. C'est n'importe quoi.
- Öyle bir olay hiç olmadı.
Nous n'avons jamais eu cette affaire.
İkimiz de hiç eski kot pantolon sahibi olmadığımıza göre öyle diyebiliriz.
Ce n'est qu'une supposition puisqu'aucun de nous n'a de vieux jean.
Bak, hiçbir zaman halamla öyle yakın olmadım.
Je n'ai jamais été proche de ma tante.
Öyle biri olmadığımı mı sanıyorsun?
Tu ne penses pas que j'ai ça en moi?
Tek söylediği aslında öyle bir adam olmadığıydı.
Tout ce qu'il m'a dit c'est que l'homme n'existe pas.
O arada bir şeyler olmuş olmalı. Yani ortalarda olmadığın 10 dakika içerisinde atlı bir adam ortaya çıktı, birini öldürdü ki bu ölü de mumyaya dönüştü o da yetmedi külleri havada kayboldu öyle mi?
Il a dû se passer quelque chose entre-temps. qui s'est transformé en momie et a disparu?
- Öyle bir şey olmadı.
Jamais arrivé. Quoi?
Ama öyle olmadı.
C'est faux.
Öyle bir şey olmadı.
Elle ne l'a pas fait.
- Öyle ama daha çok sevmediğim şey kendi evimde güvende olmadığımı hissetmek.
C'est le cas, mais tu sais ce que j'aime encore moins? Ne pas me sentir en sécurité dans ma propre maison.
Öyle biri olmadığımı biliyorsunuz.
Vous me connaissez, c'est pas mon genre.
Bugün öyle olmadı.
Pas là.
Ona bunun doğru olmadığını söyledim, benim öyle biri olmadığımı söyledim.
Je lui ai garanti que ce n'était pas vrai, je ne suis pas ce genre de personne.
Emily Thorne ve bize tepeden bakan davranışları günlük hayatlarımızın bir parçası olmadığı günleri öyle özlüyorum ki.
Oh... Comme je compte les jours ou Emily Thorne et son indignation vertueuse devienne partie intégrante de nos vies.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]