Sanırım traducir portugués
137,690 traducción paralela
Üzgünüm genç adam sanırım kalemimi kaybettim.
Desculpa, rapaz. Parece que perdi a caneta.
Ne için? Yanlış salona geldim sanırım.
- Devo ter-me enganado na sala.
Sanırım fazla kaçırdın Tom?
Parece que bebeste demais.
- Sen sanırım AVN ödül gecesi unsurlarıyla karıştırdın.
Estás a confundir com os Prémios AVN. Está bem.
Sanırım onu özledim galiba.
Tenho saudades dele, suponho.
Sanırım onlarca vardır ama tebrikler.
Bem, calculo que tenhas dúzias deles, mas parabéns.
Evet, sanırım doğru.
- É importante. O seu trabalho. - Suponho que seja verdade.
Sanırım Custer'ı tekrar öldürmeye çalışacaksınız.
Presumo que vá tentar matar o Custer de novo.
Sanırım bir hata olmuş.
Vejo que foi cometido um erro.
Sigara içmiyorsundur sanırım.
Imagino que não fumes.
Şekle ve büyüklüğe bakarsak sanırım cinayet silahına bakıyoruz.
Pelo tamanho e forma, acho que estamos a olhar para a arma do crime.
Beyni dağılmış sanırım.
Tem o cérebro avariado.
Telefonda konuşmuştuk sanırım.
Falámos ao telefone, certo?
Sanırım.
Acho que sim.
Sanırım hala sarhoşum.
Acho que ainda estou bêbeda.
Bayan Diaz, sanırım yeni salıverilmişsiniz.
Menina Diaz, sei que saiu da prisão recentemente.
Sanırım ona söylemeye çalıştığım şeyi anlamadı.
Eu... acho que ela não percebeu o que eu estava a tentar dizer.
Bu arada da epey bronzlaşacağım sanırım.
Além disso, vou ficar bastante bronzeada, enquanto o faço.
Sanırım hepsi bu kadar.
Acho que conseguimos recolher tudo.
- Biraz meyve suyu tozu kaldı sanırım.
Acho que sobrou um pouco de Tang.
Sanırım hoşlanıyorum.
- Sim. Acho que sim.
Sanırım adı Humphrey'ydi.
Ele chamava-se Humphrey.
Ve sanırım ben de yastaydım. Ben...
E acho que eu também fiquei de luto.
Sanırım ben... -... bunu yapabilirim. - Evet.
Acho que eu podia fazê-lo.
- Sanırım hakların var!
- Acho que tens direitos!
- İnsanlarla konuşuyorduk sanırım.
- Costumávamos falar com as pessoas.
Tanıdık gelen bir tipim var sanırım.
Tenho uma cara comum.
Sanırım yardım istemenin zamanı geldi çünkü bazen yardım gerekir ve istemenin sakıncası yoktur.
Está na altura de irmos pedir ajuda porque às vezes temos de pedir ajuda e não há problema nisso.
Beni düzeltmeye çalışmaktan da sanırım o zaman vazgeçti.
Foi nessa altura que ela desistiu de me tentar endireitar.
Sanırım sekizinci doğum günümü dayımın Subaru'sunda geçirmiştim.
Quando fiz oito anos, passei o dia na bagageira do Subaru do meu tio.
Burayı ikinizin mahvettiği konusunda hepimiz hemfikiriz sanırım.
Acho que ficou claro que foram vocês que tornaram este sítio numa espelunca.
Genellikle cennet kavramına inanmayan modern kültürel Yahudilerden bahsediyorsun sanırım.
Acho que te estás a referir ao judeu cultural moderno que habitualmente não acredita no conceito de Céu.
Sanırım o kadar kahve çekmemeliydik.
Não devíamos ter inalado tanto café.
Bazı çizgiler diğerlerinden daha silik ama sanırım o kadar kafayı yedim ki artık hayal görüyorum.
Nalguns, as linhas estão esbatidas, mas acho que estou tão maluca que estou a ver coisas.
Beni lider olarak gördüğün için gururum okşanmalı sanırım.
Devia considerar isso um elogio.
Gerçi hep ilişkideki kız tarafının sen olacağını sanırdım ama sanırım içinde hep sağlıklı dozda testosteron vardı.
Imaginava que fosses a figura feminina na relação, mas sempre tiveste uma boa dose de testosterona dentro de ti.
- Sanırım vazgeçtim.
- Não vou fazer nenhuma.
Teyzem açıklamaya çalıştı ama sanırım o da anlamamış.
A minha tia tentou explicar-me, mas nem ela sabe o que é.
Sanırım isyan bitmek üzere ve yakında sana düzgün bir yardım çağıracağım ama önce bunu al.
Acho que isto está prestes a terminar e, em breve, vou conseguir ajuda a sério para ti, mas, primeiro quero que fiques com isto.
Zorundaydım sanırım.
Acho que tinha de o fazer agora.
Sanırım park yetkililerine yakalandık.
Creio que chamamos a atenção das autoridades do parque.
Bunca yıl sonra elinde hala bir kopyası yoktur sanırım değil mi?
Por acaso não tens uma cópia por aí depois de 20 anos, tens?
O kadının yerinde olmanın nasıl olduğunu asla anlayamayacağım, ama sanırım niye bu kadar kafasının takıldığını anlıyorum.
Nunca vou perceber ou saber como é estar no lugar daquela mulher, mas sei outra razão para este caso assombra-la tanto.
Sanırım evimi darmadağın edip tabanca ya da cerrahi aletler bulmaya çalışacaksınız, emin olun bende ikisi de yok.
Acho que vão tentar destruir a minha casa num esforço em vão para encontrar uma pistola e objectos cirúrgicos que eu asseguro não ter na minha posse.
Sanırım Scarpa'nın çırağı, kendisinden sonra yerine geçmesi için yetiştirdiği biri.
Acho que é mais tipo um aprendiz do Scarpa, alguém que ele está a preparar para o substituir quando morrer.
Hanımlar beyler, alkışlarınız için teşekkür ederim ama sanırım onların asıl sahibi görmeye geldiğiniz hanımdı.
Agradeço os aplausos, senhoras e senhores, mas imagino que sejam para a mulher que vieram ver.
Evet, sanırım.
Sim, acho que sim.
Sanırım önce bir sevgili bulmam lazım.
Primeiro, preciso de um namorado.
Sanırım bundan ikimiz de faydalandık.
Ambos nos aproveitámos disso.
- Sanırım...
- Acho que...
Sanırım çantamda hâlâ evinin yedek anahtarı duruyor.
Acho que ainda tenho uma chave do teu apartamento na minha mala.
sanirim 35
sanırım öldü 20
sanırım oldu 18
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39
sanırım o 59
sanırım öldü 20
sanırım oldu 18
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39
sanırım o 59