Almost certainly traduction Turc
458 traduction parallèle
sure, it's cold and solid in the form of ice on the surface, but almost certainly, beneath the ice on Europa is a vast ocean, hundreds, if not thousands, of kilometres thick.
Elbette yüzeyde katı ve soğuk, Buz formunda bulunuyor Ama nerdeyse kesinlikle, Europa daki Buzun altı binlerce olmasa bile yüzlerce Kilometre kalınlığında geniş bir okyanus.
From the andesitic composition of these volcanic rocks, we can tell that there was almost certainly a subduction zone beneath the Lake District.
Bu volkanik kayaların andezitik bileşiminden büyük bir kesinlikle Lake Distric in altında bir dalma ( subdiksiyon ) zonu olduğunu söyleyebiliriz.
- Almost certainly two.
- İki araba sanırım.
Under the circumstances I'm helpless to prevent your death, almost certainly by violence.
Bu koşullar altında ölümünüz karşısında çaresizim, neredeyse zorlanarak kuşkusuz.
I mean that you almost certainly will.
Neredeyse olduğunu söylüyorum.
First, there are strong inshore currents... and a prevailing onshore wind... which will almost certainly carry the body ashore.
Birincisi, kıyıya yönelik güçlü akıntılar ve karaya doğru esen sürekli bir rüzgar olması ve cesedin sahile vurmasının kesin olması.
The man almost certainly isn't there, but if he is, he won't be there for long.
Adam büyük bir olasılıkla orada değil. Olsa da fazla kalamayacak.
Almost certainly, Pepe, but we could not reach them.
Besbelli öyle Pepe, ama onlara ulaşamadık.
However, if he is, he's almost certainly a prisoner.
Yine de, iyiyse bile çok büyük ihtimalle esir düştü.
The thief and the murderer are almost certainly one and the same and that he or she is in that house and that your life may be in danger,
Hırsız ve katil büyük olasılıkla aynı kişi ve şu anda bu evde ve hayatınız tehlikede olabilir.
Now, these ideas are almost certainly wrong.
Bu iddialar neredeyse tamamen yanlış.
Because the man the British will almost certainly use on a mission of this sort would be their agent James Bond.
Çünkü İngilizlerin böyle bir görev için kullanacakları adam mutlaka ajanları James Bond olur.
That means our number one plane will almost certainly get through.
Bu da bir numaralı uçağımızın dümdüz yoluna devam ettiği manasına geliyor.
Within a country where there is still a degree of racial and social prejudice, where there is still a shortage of housing and living space, a number of measures would almost certainly be necessary in attempting the evacuation of an estimated 10 million people.
Acele ile çabuk iş görülmez! Hala bir takım ırksal ve sosyal ön yargılar ile... konut sıkıntısının yaşandığı bir ülkede... yaklaşık 10 milyon kişinin, tahliye girişimi için... bazı tedbirler alınması zorunludur.
It would almost certainly have to happen in Britain after a nuclear war.
Bir nükleer savaş sonrasında İngiltere'de de yaşanması... yüksek ihtimaldir.
Almost certainly, an attempt will be made to kill you.
Seni de mutlaka öldürmek isteyecekler.
You win and he will almost certainly be killed by his organisation.
Sen kazanırsan büyük bir ihtimalle organizasyonu tarafından öldürülecek.
Almost certainly.
Muhakkak.
You've got the wrong guy. I could get killed. Almost certainly.
Ancak, kim olduğunu sizi öldürdüğünde öğreneceğiz.
It had come to China almost certainly from the Middle East, where bronze was discovered about 3800 BC.
Bu yöntemin Çin'e, bronzun MÖ 1800'lerde keşfedildiği Ortadoğu'dan geldiği neredeyse kesindir.
Tell it by the fireside or in a marketplace or in a movie... almost any story is almost certainly... some kind of lie.
Evinizde, pazarda ya da bir filmde olsun... Nerdeyse her hikaye kesinlikle... Bir çeşit yalandır.
You could be pretty well sure, if they were humping things on their back and carrying bags but hadn't got a truck, they were almost certainly refugees.
Eğer sırtlarında taşıdıkları bir şey varsa çantaları var ancak kamyonları yoksa hemen hemen kesinlikle mülteci olduklarına emin olabilirdiniz.
"The disease is almost certainly incurable,"
Hastalığın tedavi edilebilmesi neredeyse imkânsız.
Almost certainly, some other European would have sailed to the New World.
Şurası kesin ki, başka bir Avrupalı Yeni Dünya'yı keşfederdi.
These molecules almost certainly are not made by life although they are the stuff of life.
Bu moleküllerde yaşam yoktur, ama bunlar yaşamı oluşturan yapıtaşlarıdır.
The mushrooms are almost certainly Amanita muscaria a very powerful psychedelic, and a little dangerous.
Bu mantarlar neredeyse kesinlikle Amanita muscaria. Bu çok güçlü bir psikedelik, birazcık da tehlikeli.
- Almost certainly.
- Kesinlikle.
The improbable in this case again, like the book is almost certainly weird, unbelievable but possible.
Olasılık dahilinde olmayan ise, yani kitaptaki gibi zaten hemen hemen çok tuhaf, ve akıl almaz ama gerçeğin ta kendisi.
They were without identification probably Latin American and almost certainly illegal aliens.
Kimlikleri çıkmadı Latin Amerikalı olabilirler ve büyük olasılıkla oturma izinleri yok.
It's almost certainly for Thailand.
Tayland'a götürülüyoruz.
You almost certainly won't be called till tomorrow.
Ve yarına kadar hiç çağrılmayacaksın.
Any solution to this will almost certainly involve cooperation from the Ferengi.
Bu konudaki herhangi bir çözüm... Ferengilerin işbirliğini de gerektirmekte.
Not October, because that's almost certainly the by-election.
Ekim olmaz, çünkü ara seçimlerin olması hemen hemen kesin sayılır.
It was almost certainly the work of the subject that escaped from the lab.
Bu ancak laboratuvardan kaçan deneğin işi olabilir.
He's almost certainly convinced of his sanity.
Çünkü neredeyse kendi saçmalığına inanmış.
One day, almost certainly we'll learn to predict earthquakes.
Bir gün, neredeyse kesinlikle depremleri önceden tahmin etmeyi öğreneceğiz.
We can say that if our message does hit another planet then, almost certainly, it'll be so far away that if those people up there had a telescope looking back at us, then what they would be seeing is not us at all,
Şunu söyleyebiliriz ; mesajımız bir diğer gezegene ulaşacaksa kesinlikle çok uzun bir zaman alacaktır. Ve oradakilerin bize baktıkları bir teleskopları varsa gördükleri bizler değil, 65 milyon yıl önce var olan dinozorlar olur.
Well, this will almost certainly never happen to us.
Pekala bu, çok büyük bir ihtimalle başımıza gelmeyecektir.
He'll almost certainly return to Riley's shop.
O neredeyse kesin bir şekilde Riley's mağazasına dönecek.
On other worlds, it would not be an issue but here, everything our observers reported indicated that the people of this world would almost certainly react negatively to our arrival.
Başka dünyalarda böyle bir sorun olmayabilirdi ama burada, gözlemcilerimizin raporladığı her şey sizin dünyanızdakilerin, gelişimize neredeyse tamamen olumsuz tepki göstereceklerini işaret ediyordu.
Only that the membership has been so tightly managed over the years, it will almost certainly deliver whatever you ask of it.
Sadece, yıllardır sıkı bir şekilde yönetilen üyelik sistemi şu anda neredeyse her isteyene verilecek hale geldi.
Such an attempt would almost certainly fail.
Bu tür bir girişim neredeyse kesinlikle başarısız olurdu.
There's a faint scratch, almost certainly made by a fingernail tracing a route.
Hafif bir çizik var, bir rotayı izlemek için tırnakla yapılmış gibi.
To me it came that night... after Paul Holland had almost thrust me from the room... certainly from his life.
Ben, Paul Holland'ın beni odadan da hayatından da çıkardığı o gece anladım.
Certainly sexual associations can be found in almost every case if you look for them hard enough.
Yeterince uğraşırsan her vakada cinsel bir bağlantı bulabilirsin elbette.
Certainly I've worried about the problems, the... the... oh, the... you could almost say the sicknesses in our society.
Gerçekten. Elbette sorunlar hakkında endişeliyim. Toplumumuzun hastalıklı tarafına dikkat çekti diyebiliriz.
They were almost a lethal dose certainly enough to knock somebody out.
İnsanı bayıltmaya yetecek, neredeyse ölümcül bir doz.
And I can almost transform my body, certainly my mind, through time and space instantaneously to that spot on the moon.
Vücudumla, bilincimle beraber tekrar oradaymışım gibi Ay'a gidebiliyorum.
It's almost certainly...
Bu büyük ihtimalle...
Almost we are persuaded that there is something after all, something essential waiting for all of us in the dark areas of the world, aboriginally loathsome, immeasurable, and certainly, nameless.
Sonunda bir şeyin var olduğuna neredeyse ikna olmuştuk. Dünyanın karanlık bölgelerinde hepimizi bekleyen önemli bir şey... İlkelce iğrenç, sınırları olmayan, ve kesinlike tarif edilemez.
- Almost certainly, yes, mademoiselle.
Orası kesinleşmemiş miydi?
certainly 2156
certainly not 434
certainly not me 17
certainly is 20
almost 1689
almost there 654
almost done 207
almost ready 58
almost never 35
almost home 27
certainly not 434
certainly not me 17
certainly is 20
almost 1689
almost there 654
almost done 207
almost ready 58
almost never 35
almost home 27