And let's face it traduction Turc
321 traduction parallèle
Now, let's face it, I made an ass of myself and I know it.
Şurası açık ki, kendimi aptal durumuna düşürdüm.
To me, you're a face and a number, and let's keep it that way.
Benim için falanca numaralı bir mahkumsun, öyle de kal.
And let's face it, John's a cripple.
Gerçekle yüzleşelim, John topal biri.
It'd have happened, anyway, be just the same now as far as he's concerned, only you'd be alone, and so would I. Let's face it.
Bu yine de olabilirdi Şu anki durumdan tek farkı sen ve ben hâlâ yalnız olurduk.
Let's face it and be done with it once and for all.
Onunla işinin bittiğini kabul etmen lazım.
And it's a lot more interesting, too, let's face it.
Ve kabul edelim ki, çok daha ilginç.
Let's face it, guys are different. And ladies just don't understand this.
Şunu kabul edelim, erkekler farklıdır ve bayanlar bunu anlamazlar.
And let's face it, as empires go, this is the big one.
Ve kabul edin, imparatorluklar arasında bu oldukça büyük.
Any retailer, and let's face it, a gallery is indeed a retailer, they're always looking for something hot that they can merchandise and sell to the public.
Herhangi bir perakendeciyi kabul edelim, galeri gerçekten perakendecidir, onlar genellikle canlı gibi görünüyorlar onlar satılıklar ve halka arz ediliyorlar.
Now it's out in the open, let's face it and admit the truth.
Her şey ortada, yüzleşelim ve gerçeği kabullenelim.
And let's face it, you are no Sonja Nielsen!
Ve şunu kabul edelim ki, sen Sonja Nielsen değilsin!
Let's face it, brothers. Me... and you all... is barbecue.
Bununla yüzleşelim, kardeşlerim ben ve hepimiz barbeküyüz.
Let's face it, Sam, that was a warning, and you'd better take heed.
Bu bir uyarıydı ve onu dikkate alsan iyi olur.
The market's there, I'm ready to go, and let's face it, Europe's open for business.
Evet. Pazar hazır, ben hazırım. Avrupa da hazır.
And let's face it, it's another year.
Kabul edelim, aradan bir yıl geçti.
And you still have time to call in on open-line, where at 5am, let's face it, we can talk about absolutely anything.
Ve hâlâ açık hattı aramak için vaktiniz var, ve saat sabahın beşi, kabul edelim, istediğimiz her şey hakkında konuşabiliriz.
And let's face it, what the hell's the worst thing that could happen?
Kabul edelim. Kötü ne olabilir?
Let's face it, it's not a profession where you embellish your rásumá and undergo a series of gruelling interviews.
Kabul et, bu özgeçmişini süsleyip işkence gibi mülakatlara katıldığın bir meslek değil.
Every year you say you got me a present I get all excited and it turns out to be something stupid like Clearasil in a drum the book, If You're Lonely And You Know It, Let's Make Hand Shadows and my favorite, the poster of the Village People with my picture over the face of the cowboy.
Her yıl bana özel bir hediyen olduğunu söylüyorsun. Ben heyecanlanıyorum. Ve saçma sapan bir hediye çıkıyor.
And let's face it, Helen.
Ve artık gerçeklerle yüzleşelim Helen.
And - Mr. Natural explains, " Let's face it.
Bay Doğal açıklama yapar :
Well, every now and then, let's face it, she was a blast.
Arada bir, kabul etmek lazım ki o... o bir felaketti.
Well, every now and then, let's face it, she was... she was a blast.
Arada bir, kabul etmek lazım ki o... o bir felaketti.
But let's face it : you show up wearing a tweed blazer with elbow patches, and carrying a valise, I mean, I think the guilt here is 50-50.
Ama şu da var. Yünlü kumaş ceket giyiyordun, ceketin dirseğinde de yamalar oluyordu. El çantası taşıyordun.
And let's face it, without rules, there's chaos.
Ve bununla yüzleşelim, kurallar olmazsa, kaos oluşur.
Peg, let's face it, evolution has only equipped you women made you strong enough, to roll out of bed in the morning squeeze yourself into a girdle, ooze down the stairs and fry your man up a Pop-Tart.
Peg, şunu kabul et. Evrım size sadece, sabah yataktan kalkıp, üzerinize bir sabahlık attıktan sonra, sürünerek aşağı inip, erkeğinize kahvaltı... hazırlayacak kadar güç vermiştir.
Let's face it, no matter how many precautions we take he could replace any one of us and we won't know it until it's too late.
Ne kadar önlem alırsak alalım,... herhangi birimizin yerine geçebileceğini ve iş işten geçene kadar bunu fark etmeyeceğimiz gerçeğini kabul edelim.
But let's face it, we've nothing in common except sex, and the fact you idolize me.
Ama gerçek şu, seks dışında ortak birşey yoktu ve bana hayrandın.
We get to carry on and plan the sequel'cause let's face it, baby, these days ya gotta have a sequel!
Yaşamak ve sonrasını planlamak zorundayız. Çünkü kabul et bebek, günümüzde mutlaka devamı da olur.
And let's face it the criminal activity reports speak for themselves.
Kabul etmek gerekir ki, suç faaliyeti raporlarında her şey var.
No energy. I mean, let's face it... Their get up and go just kind of lay there and...
Demek istediğim, hadi bununla yüzleşelim... uyanıyorlar ve sanki sadece oraya uzanmaya gidiyorlardı ve...
Um, you know, Niles, uh, told me about what he was going to say to you tonight and, um, well, I must say in his defence that it is an important evening for him and, well, let's face it,
Niles bu akşam seninle konuşacağını söylemişti. Onu savunmak adına söylüyorum. Onun için önemli bir gece.
- Let's face it, the both of us only got one goal in mind, and that's to take over Schibetta's drug trade.
Yüzleş artık. İkimizin de aklında tek bir hedef var. Schibetta'nın uyuşturucu ticaretini ele geçirmek.
What if we just faced up to the fact that Major Kawalsky's slim chances of survival and realise that the greatest enemy mankind may ever face has just been delivered right to our doorstep. Even if we let it return through the Stargate as a gesture of good faith.
Neden sadece Binbaşı Kawalsky'nin küçük yaşama şansıyla yüzleşip insanlığın karşılaşabileceği en büyük düşmanın kapımızdan postalandığını farketmiyoruz?
Let's face it- - there's them, and there's us... and right now, the thing for us to do is go fishing.
Artık kabul edelim onlar ayrı, biz ayrıyız. Ve şu anda bizim için doğru olan tek şey, balığa çıkmak.
I mean, let's face it, you're beautiful, and and you've got money, and you trust people.
Yani.Gerçek şu ki, sen güzelsin ve ve paran da var. ve insanlara inanıyorsun.
But let's face it. Mr. Wick isn't throwing out ideas and political content.
Bay Wick oraya çıkıp fikirlerden ve politik görüşlerden söz etmiyor.
Pick one or all of the above and, let's face it, she's pissed.
Sebebi bunlardan biri ya da hepsi. Kızmış.
Yeah, old Adolf was an evil fuck. And let's face it, evil is the only thing that has survived intact these past thousand years.
Evet, ihtiyar Adolf tam bir şeytandı, ama kabul etmek lazım, son 1000 yılda bütünlüğünü koruyabilmiş tek varlık da şeytandı.
Dad, look, we love you, and we respect you, but let's face it, you need a lot of watching.
Baba, bak, seni seviyoruz ve saygı duyuyoruz. Ama kabul edelim ki biraz gözetime ihtiyacın var.
I dreamed that Fox came and was angry for what we let happen that he held me down on the snow, and I felt his hot breath on my face felt it bitter in my throat and felt his ice eyes cutting into me.
Tilki'nin geldiğini hayal ediyorum. Bunlara izin vermemize kızmış... Beni karın üstünde sıkıca tuttu, sıcak, sert nefesini yüzümde, boğazımda hissediyorum.
I mean, Leo, you're a nice guy, and I like you a lot, but let's face it, you're geographically undesirable.
Yani, Leo, sen iyi birisin, ve senden çok hoşlanıyorum, fakat hadi yüzleşelim, coğrafik olarak istenmeyen birisin.
It takes five years to get a ticket off our record, and that's if you never get another one, and let's face it, honey, you will.
Bir cezayı sicilimizden sildirmek beş yıl sürüyor. O da bir daha ceza almazsan ki kabul edelim, alacaksın.
Oh, now I'm gonna let this jaguar butt me in the face and see if it hurts.
Şimdi bu jaguarın yüzümü ısırmasına izin vereceğim, bakalım acıyacak mı?
Let's face it, Niles, we are one stone's throw away from becoming the neighbourhood kooks, right down to the local children ringing our doorbell and running away.
Kabul edelim Niles. Mahallenin delisi olmamıza ramak kalmış. Her an mahallenin çocukları kapımızı çalıp kaçabilir.
And he makes him laugh, which, let's face it, nobody does.
ve onu gerçekten güldürüyor, kimsenin yapamadığı gibi ama..
Now, I'm surrounded by them, and let's face it, any sport that combines gymnastics, dance and short skirts is okay by me.
Ama şimdi etrafım onlarla sarılı. Jimnastik, dans ve mini etek birleşiminden oluşan her spor bana uyar.
I mean, let's face it, the waiting goes on and on, and at this point even I'm getting impatient.
Yani kabul edelim ki, beklemek devam edip duruyor ve bu noktada ben bile sabırsızlanıyorum.
And so, let's face it, that's just kindling.
Kabul edelim ki onlar çıra gibi yanar.
And let's face it, it's the other stuff that works for women anyway, right?
Evet, hem kadınlar zaten öbür türlüsünden hoşlanırlar, değil mi?
And feel cooler than anyone. Because let's face it..... blood does not circulate well.
Ve soğuğu diğerlerinden daha çok hissedeceksin.Çünkü, - gerçekle yüzleşelim - Kan dolaşımın zaten iyi değil.
and let's see 20
and let's go 59
and let's be honest 43
and let's not forget 25
and let's get out of here 22
let's face it 604
face it 390
and later 123
and louis 16
and listen 231
and let's go 59
and let's be honest 43
and let's not forget 25
and let's get out of here 22
let's face it 604
face it 390
and later 123
and louis 16
and listen 231
and last but not least 51
and look 537
and lead us not into temptation 55
and look at you 67
and look at this 104
and look at me now 26
and let me guess 93
and look at you now 29
and lo and behold 35
and look what happened 61
and look 537
and lead us not into temptation 55
and look at you 67
and look at this 104
and look at me now 26
and let me guess 93
and look at you now 29
and lo and behold 35
and look what happened 61