And lots of it traduction Turc
453 traduction parallèle
Straight bourbon and lots of it. That's a fact.
Hem de saf viski, ve daha niceleri.
This calls for action and lots of it.
Bu bir harekat çağrısıdır ve buna uyulmalıdır.
I need room, Colonel. Elbow room, and lots of it!
Geniº alana ihtiyacim var benim Albay.
Good stuff and lots of it, man.
İyi mal ve daha çok var, adamım.
And the atmosphere has lots of methane in it.
Atmosferinin çoğu metandan oluşur.
In our government office, to those who does his part to those who have lots of skills and... to those who can be the role models to others, no matter who it is or what position that person is in, I will make sure they take on important tasks within the government office.
Ofisimizde görevini layıkıyla yerine getiren canla başla çalışan ve diğerlerine örnek olan herkesin konumuna, sınıfına bakılmaksızın ofiste önemli göreve yükselmesini sağlayacağım.
It froths out and what we get is fragments of rock which are full of bubbles within the rock and you get lots of these pumices which we can see here.
Köpürüyor ve bize içinde kabarcıklar dolu kaya parçaları fırlatıyor... ve elimizde bir sürü, burada gördüğünüz ponzalardan oluyor.
- And you need lots of it.
- Hem de çok gerek.
Either it's lots of reporters and lots of tickets or...
Ya bir sürü gazeteci ve bir sürü bilet gelir, ya da...
It must be lots of fun to be with a woman like that, so witty and- -
Onun gibi bir kadınla birlikte olmak çok eğlencelidir, çok zeki ve...
You take lots of girls and made them sleep in a hog sty all night, and then didn't tell them where their breakfast was coming from... the next morning, they wouldn't take it lying down.
Birçok kız, bütün gece bir domuz ağılında uyuyup... sabah yiyecek bir şey olmadığı söylendiğinde... bunu hoş karşılamaz.
We need... to get used to it and when the cafe is open again and there are lots of people everything will be much easier.
Buna... alışmamız gerek... ve kafe yeniden açılıp yine çok kişi olduğunda her şey çok daha kolay olacaktır.
It is very sad to love and lose somebody. But in a while, you'll forget, and you will take up the threads of your life where you left off not so long ago and you will work hard. There's lots of happiness in working hard.
Birisini sevmek ve kaybetmek çok üzücüdür ama bir süre sonra unutup hayatına kaldığın yerden devam edeceksin ve çok çalışacaksın, çok çalışmak insanı mutlu eder.
Lots of tiles are broken, and it's dangerous.
Kiremitlerin çoğu kırık ve tehlikeli.
But I see that lots of nice people who aren't people who despise it and deplore it and protest their own innocence help it along, then wonder why it grows.
Bir Yahudi'ye asla el kaldırmayan insanlar.
First of all, it's only the 12 of us and there are lots of poor people
İlki, biz sadece 12 kişiyiz ama bir sürü yoksul insan var.
"But it takes work, and it takes sweat."... and it lakes time. Lots of time.
Bu, çaba, alın teri... ve zaman gerektirecek.
All I'm saying is there are lots of things that a man can do... and in society's eyes it's all hunky-dory.
Demek istediğim, bir erkeğin yapabileceği çok şey var... ve toplumda bu gayet normal.
Well, after that, lots of things happened, and... well, that's just the way it was until... just now, backstage when The Five Donahues got together again.
Sonra bir sürü şey oldu. Ve şu ana kadar öyle devam ediyordu Donahue Beşlisi birleşene kadar.
Lots of it, kid. Tall, sweet and it's real good.
tatlı ve bu gerçekten iyi.
It is with lots of happiness that I accept your wishes and that you take to... the Hungarian people my sincere thanks and my greetings.
Arzunuzu büyük bir sevinçle yerine getireceğim. Macar Milletine içten teşekkürlerimi ve yürekten iltifatlarımı iletiniz.
And besides, it may be lots of fun.
Ve ayrıca, çok eğlenceli de olabilir.
Lots and lots of girls. Some of them I wanted to love... but it never happened.
Onlardan kimilerini sevmek istedim ama hiç sevmedim.
And look where it got Robboe, a fat gut and lots of worry.
Ama Mr. Robboe'nin eline ne geçmiş? Koca bir kıç ve bir sürü sıkıntı.
But it's so funny, I tell you, when they call me Katharine, lots of times I can't tell the difference and I don't answer.
Bana Katharine dediklerinde üzerime alınmam.
You're gonna do a foolish thing without help, and you're gonna need lots of it.
Yardım almazsan aptallık edersin, üstelik çok yardıma ihtiyacın olacak.
Oh, dear, all that lovely money that Big Sam sweated to get his hands on. While we're spending it like water, Charlotte will be weaving lots and lots of little baskets.
Koca Sam'ın biriktirmek için o kadar ter döktüğü bu canım paraları biz su gibi harcarken, Charlotte da bir sürü sepet örüyor olacak.
And one of the places I get it most is from whorehouses and bowling alleys and parking lots and hotel linens and tenements.
Parayı en fazla kazandığım yerlerden biri de genelevler. Bir de bowling salonları, otoparklar otel çamaşırları ve emlak işleri.
You found it and there are witnesses. Lots of them.
Sen tanıkların önünde onu buldun.
It's nabokov meets judy blume with lots of fucking and punching.
Sikişme ve yumruklaşmanın bol olduğu, Nabokov ve Judy Blume karışımı bir şey. İsmi ne?
"And now if you've all finished your breakfast, it's been a great pleasure to meet you,... and I wish you lots of luck and all speed."
"şimdi de, eğer kahvaltınızı bitirdiyseniz, " sizinle tanıştığıma çok memnun oldum, sizlere bol şans ve başarı diliyorum. "
I want to say this, by the way, I hope it brings you lots and lots of luck.
Ben de bir şey söyleyeceğim. Umarım size bol bol şans getirir.
Ther're lots of sides, not only the good and the bad Stop it
Pek çok taraf vardır, sadece iyi ve kötü değil.
It's obvious that this area has got lots of development possibilities, such as a beach, a lake, where you can live quietly, as you please and comfortably
Bu bölgenin yatırım olasılıklarına çok elverişli olduğu apaçık ortada, tıpkı bir kumsal, göl, yaşayabileceğin sessiz bir yer, senin gibi mutlu edecek ve ve rahatlatacak.
Lots of people. Put me in a fancy coffin with windows in it, and take me out where people are spending money and having fun.
Beni üzerinde camlar olan şık bir tabuta koyun... ve beni insanların olduğu yerlere götürün.
Lots of times before, if you were afraid and I never knew it.
Bunca zamandır korkuyordun ama bunu bilmiyordum.
All it takes is a good eye and lots of practice.
Her şey keskin gözler ve bol pratikte bitiyor.
I want Lodz to grow, I want it to have... magnificent palaces, beautiful gardens... that there be lots of activity... big business and big money.
Lodz'un büyümesini istiyorum, istiyorum ki Lodz muhteşem binalara, görkemli bahçelere sahip olsun ki, bol bol işler yapılsın büyük paralar dönsün.
Lots of milk, lettuce, fruit... a thick soup now and then, and it won't happen again.
Bol bol süt, marul, meyve arada bir kıvamlı çorba, bir şeyiniz kalmaz.
This one has enough space for lots of songs and it won't break.
Daha fazla şarkı kaydedilebiliyor, üstelikte kırılmıyor.
If you last on the streets as long as I have... and you've seen lots of men die... after a while, it becomes like doing push ups - daily exercise.
Eğer benim kadar uzun süre sokaklarda kalırsan ve bir sürü adamın öldüğünü görürsen bir süre sonra, bu iş günlük rutinin bir parçası hâlini alır.
Listen, I'm really glad you're okay, and I'd like to wish you lots of luck... - because you'll need it.
Dinle, iyi olduğuna sevindim ve sana bol şans diliyorum çünkü buna ihtiyacın olacak.
Now I want you to bring some booze, lots of booze, and during dinner keep the wine flowing get it?
Bize küpüyle içki getirmeni istiyorum. Yemekteyken sürekli içki getir, anladın mı?
And apparently lots of big bucks to help solve it.
Görünüşe göre de çözmeye yardım edeni yüklü bir para bekliyor.
She has lots of animals, and it's not far from here, you can go see him whenever you want.
Bir sürü hayvanı var... hem de uzakta değil... istediğin zaman görmeye gidersin.
But if it looks a little bit like a face they'll throw you back and you can have lots of baby crabs that all look just like you.
Ama sırtında insan yüzüne benzeyen bir şekil varsa, seni geriye denize atacaklar ve birsürü sana benzeyen, bebek yengeç yapmanı sağlayacaklar.
It's peak season and there's lots of people.
En yoğun sezondayız caddede bir sürü insan var.
Lots of candles... to chase away... the gloom from the church... and light it up.
Bir sürü şamdan... kiliseden karanlığı kovmak...
All it needed was lots of rest and proper treatment.
Tek ihtiyacı olan, düzgün bir tedavi ve biraz dinlenmekti. İyileşme ve yeniden normal bir hayat sürme şansı vardı.
So, it's lots of happy pills for you and you can find out about the birth when you get home.
Bir sürü mutluluk verici hap vereceğiz. Eve döndüğünde her şeyi seyredebilirsin.
- With lots of reasons, and to answer to no one I was always on the verge to kill someone, don't let it be you, I beg you!
Bir sürü sebebim var bunun için. Birini öldürmeme hep ramak kalmıştır. Lütfen o sen olma.
lots of it 103
of it 49
and later 123
and louis 16
and listen 231
and look 537
and last but not least 51
and lead us not into temptation 55
and look at this 104
and look at you 67
of it 49
and later 123
and louis 16
and listen 231
and look 537
and last but not least 51
and lead us not into temptation 55
and look at this 104
and look at you 67
and let me guess 93
and look at me now 26
and look at you now 29
and lo and behold 35
and look what happened 61
and leave me alone 23
and look here 23
and last 50
and last week 36
and let me tell you something 54
and look at me now 26
and look at you now 29
and lo and behold 35
and look what happened 61
and leave me alone 23
and look here 23
and last 50
and last week 36
and let me tell you something 54