Bring her down traduction Turc
388 traduction parallèle
Bring her down quick, Hendricks.
Onu hemen aşağı indir Hendricks.
Ask Olaf to bring her down.
Olaf'a onu getirmesini söyle.
Bring her down.
Getir onu.
Bring her down 10 percent.
Gücü yüzde 10 azaltın.
Have her searched and bring her down.
Araması bitince aşağıya getirin.
Tomorrow you bring her down the hill
Yarın onu tepenin eteğine getirirsin
Bring her down!
Aşağı indirin!
Come on. Bring her down.
Haydi.Onu aşağı getir.
- Bring her down.
- Aşağı gelsin.
Bring her down
Atın!
Pull enough juice from that coil to bring her down and I swear to you I'll erect a monument in your name.
Onu yetecek kadar aşağı indirmeyi başarırsan sana yemin ediyorum adına bir anıt dikeceğim.
- I'll go up and bring her down.
- Ben gidip getireyim.
- Bring her down, bring her down.
- İndir onu, indir onu.
Somebody will call you up on the house phone to bring her down.
Biri ararsa, aç ve hemen kapat.
Bring her down here.
Kızı getir.
That book will bring her down to earth and I knew nothing else that could.
Bu defter onun ayaklarının yere basmasını sağlayacaktır, bunun gibi bir şey bilemiyorum.
- Bring her down!
- Onu aşağı indir.
- Now bring her down.
- Şimdi onu aşağı indirin.
Bring her down.
İndirin.
Bring her down, Wayne.
Onu aşağı getir Wayne.
I'm gonna have to bring her down from there. What are you doing?
Onu aşağıya indireceğim.
And even more, how another letter would one day bring her world down in ruins.
Ayrıca başka bir mektubun birgün hayatını altüst edeceğinden de.
Then she started to bring her friends down here.
Sonra buraya arkadaşlarını getirmeye başladı.
That's right! Why don't you fly down there in an aerioplane with a bunch of roses in your hand... and meet her when she gets off and bring her home?
Neden kucağında bir demet gülle uçağa binip o trenden indiğinde karşılayıp eve geri götürmüyorsun?
Either way, you'll bring the whole house down on everybody.
Her iki durumda da apartmanı herkesin başına yıkacaksın.
You killed one of their fairy-tale notions. They'll bring down the wrath of God, Brady and the state legislature on you.
Sen onların peri masalı mefhumlarından birini öldürdün, tanrının gazabını, Brady'i ve eyalet meclisini her zaman senin üzerine salacaklar.
But one way or the other, you'll kindly bring down the key.
Her ihtimalde, anahtarı aşağıya, bana getirin.
Good. Bring all that down here.
Bulduğunuz her şeyi getirin.
Every time, put it up, bring it down.
Her seferinde indir, kaldır.
We'll bring down San Miguel tomorrow, whatever the cost.
Yarın San Miguel'ı alacağız, hem de bedeli her ne olursa olsun.
When you're ready, bring the money down and you take her.
Hazır olunca parayı aşağı getirin ve kadını alın.
But only 12 at a time, and I assure you that for every man you bring down here, I shall have one security guard.
Emin olun buraya getirdiğiniz her adam için, bir güvenlik görevlisi hazır olacak.
If you don't allow me to bring Dr. McCoy down here, it'll soon be too late to do anything for her.
Dr. McCoy'u ışınlamama izin verin, yoksa onun için geç olacak.
Turn everything off and bring me down.
Her şeyi kapatın ve beni aşağı indirin.
Her room is under her father's office where you will work. If you could get the radio, bring it down here.
Odası senin çalışacak olduğun... babasının ofisinin altında Radyoyu alabilirsin.
Well, what of it? Assuming there is some such obscure law of providence lf a criminal's fall must bring me down with him, then what of it?
Yani her şeye rağmen ilahi takdirin en karanlık yasaları sonucu... bir suçlunun düşüşü benim de mi düşmemi gerektirir?
We'll bring your wife down here and stick her in the cat room.
Eşinizi buraya getirip kedili odaya tıkacağız.
You'll do anything to bring me down.
Beni yıkmak için her şeyi yaparsın.
Willing to resist all efforts to bring him down.
Öyle ki onu her türlü devirme girişimine karşı koyacağından emin olunmalıdır.
Bring it all down!
Her şeyi yerle bir edeceğim!
Bring her on down.
Onu buraya getir.
- Bring her on down, damn it!
- Kızı buraya getirsene be!
Bring her on down!
Onu buraya getir!
Send her down, and I want her to bring the key with her.
Kızı aşağı gönder! Anahtarı da yanında getirsin!
You could bring the whole well down on her.
Kuyunun başına çökmesine neden olabilirsiniz.
If she moves too much, she'll either drop right through or bring the whole thing down on her.
Çok fazla hareket ederse ya aşağı düşecek yada koça kuyu başına geçecek.
- I could bring it down to her.
- Ben götürebilirim onu.
Why bring everything down in shuttlecraft?
Neden her şeyi mekiğe taşıyorsunuz.
Bring her down.
Köprü aşağıya.
Bring her on down left!
- Şimdi ileriye! Sola! - Tamam!
We bring down her fever and kick her out?
Ateşini düşürüp onu kovacak mıyız?
bring her 47
bring her back 80
bring her to me 58
bring her up 22
bring her here 52
bring her in 128
bring her home 16
bring her out 21
down 3353
downtown 201
bring her back 80
bring her to me 58
bring her up 22
bring her here 52
bring her in 128
bring her home 16
bring her out 21
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the road 38
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the road 38
down the stairs 50
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down you go 36
down the drain 18
down here 450
down on the ground 130
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down you go 36
down the drain 18
down here 450
down on the ground 130