English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / But in your case

But in your case traduction Turc

380 traduction parallèle
Well, in times like these, most people are cutting salaries, but in your case, suppose we say... 350?
Böyle bir dönemde çoğu insan maaşları kesiyor... ama senin durumunda, maaşına... 350 desek?
But in your case -
Ama sadece sizin için..
The whole village seems to be consumed with fear but in your case, judging from your vicious dog, those bared windows and that hunting rifle, it's not fear of the supernatural.
Bütün kasaba korkudan tükenmiş gibi ama sizin durumunuzda, saldırgan köpeğinize, şu açık pencerelere ve şu av tüfeğine bakarsak bu doğaüstü korkusu değil.
Miss Templeton, I don't usually discharge employees on the phone. But in your case, I'm making an exception.
Bayan Templeton, telefonda kimseyi işten çıkartmam ama kaideyi sizin için bozdum.
It's good, but in your case, you have to ask permission.
Güzel olan, istediğinizi istediğiniz an yapabilmektir. Ama siz yapamazsınız, izin almanız gerekiyor.
Normally, Charles, I'm a man who detests violence, but in your case I'm forced to make a most regrettable exception.
Normalde, Charles, ben şiddetten nefret eden bir adamım ama bu durumda senin için çok üzücü bir istisna yapmak zorundayım.
But in your case, I might make an exception.
Ama senin durumuna bir istisna getirebilirdim.
But in your case Peter, it seems to be total.
Fakat senin durumunda doz aşılmış gibi görünüyor.
Garbage collection is Monday but in your case, I'm making an exception.
Çöpler pazartesi toplanır ama sizin için bir istisna yapacağım.
I don't wrestle girls, at least not in the gym... but in your case, I'll make an exception.
Kızlarla güreşmem, en azından sporda.
But in your case, a reproduction of Cezanne... or a photo of the landscape would do.
Fakat senin durumunda birinin, bir Cezanne taklidi,.. ... ya da bir kır manzarası yapması mümkün.
But in your case, we'll make an exception.
Ama senin için bir ayrıcaık yaparız.
But I warn you, in case you change your mind, I intend to lock my door.
Ama seni uyarıyorum. Fikrini değiştirirsen, kapımı kilitlediğimi bil.
But I think in your case, it can do no harm.
Sizin durumunuzda ise sanırım bir sakıncası olmaz.
I would like to accept your invitation... but just as you want to represent the Nazi case in the very best light... I would like to represent the Polish case in a more suitable dress.
Davetinizi kabul etmek isterim ama sizin, Nazi davanızı en parlak şekilde temsil etmek istemeniz gibi ben de Polonya davamı daha uygun bir elbiseyle temsil etmek isterim.
And a very neat trick it was to divert suspicion from yourself but it struck me as odd that the man who murdered both Musgraves with such a sure hand should have missed so badly in your case unless of course, um,
Ama şüpheyi kendinden uzaklaştırman çok zarif bir hünerdi. Ama iki Musgrave'i de böyle temkinlice öldüren adam, sizin davanızda çok kötü atlanmış olmalı ki bu bana çok garip geldi.
Two years ago, in your October 17 column... you started out to write a book review... but at the bottom of the column, you switched over to the Harrington murder case.
İki yıl önce, Ekim 17'deki köşe yazınıza bir kitap eleştirisi kaleme alarak başlamıştınız....... ancak köşe yazınızın sonunda, Harrington cinayetinden söz etmeye başladınız.
But, just in case, get your belts ready.
Ama yine de kemerleri hazırlayın.
In that case, your main ally is not your own assets but the married woman's marital ennui.
O durumda en önemli müttefikiniz kendi becerileriniz değil evli kadınların, evliliklerinden kaynaklanan tatminsizlikeri olur.
It's certain he won't come to the bank, but we'd better have a couple of your men just in case.
Ama her olasılığa karşı, iki adamınızı orada bulundurabilir misiniz?
- No, not in your case. - But that's what everybody says.
Hayır, sizin durumunuz için değil.
It's a serious manifestation, the hearing of voices... but the difference in your case is this...
Sesler duymanız ciddi bir belirtidir. Ama sizin durumunuzdaki fark şu :
I suppose you all know how to use one of this things but in case you don't... you just press down on this lever with your thumb and then pull the trigger.
Bunların nasıl kullanıldığını hepinizin bildiğini varsayıyorum ancak bilmeyenleriniz için... Tek yapmanız gereken horozu indirip hedefe doğrultmak ve tetiğe basmak.
Somebody has to do these things but, in your case, now that I know you better...
Birileri bu tarz işleri yapmalı. Ama senin durumunda.. Artık seni daha iyi tanıdığıma göre.
Well, I don't know what your game is, but in case you are unaware of the fact, Tony Ashby committed suicide... eight years ago.
Nasıl bir oyun oynuyorsunuz bilmiyorum ama haberiniz yoksa söyleyeyim Tony Ashby sekiz yıl önce intihar etti.
I never forget a face, my good man. But I'm glad to make an exception in your case.
Yüzleri asla unutmam dostum ama senin durumunda bir istisna yapmaktan mutluyum.
But, in your case...
Ama sizin durumunuzda...
Of course, I cannot judge your legal standing in the case... but until I know the ground of your objections... I can only guess your spiritual standing, too.
Elbette bu davayla ilgili yasal dayanaklarınızı bilemem... ama itirazınızın sebebini öğrenemezsem... ruhani dayanaklarınızı da ancak tahmin edebilirim.
But somehow in your case, and the ladies with you, it's...
Ama sen ve yanındaki bayanlara gelince nedense...
Two years ago, in your October 1 7 column... you started out to write a book review... but at the bottom of the column, you switched over to the Harrington murder case.
İki yıl önce, Ekim 17'deki köşe yazınıza bir kitap eleştirisi kaleme alarak başlamıştınız....... ancak köşe yazınızın sonunda, Harrington cinayetinden söz etmeye başladınız.
Okay, but in case you're interested, your husband was murdered.
Pekala, eger bilmek istiyorsanz, kocanz öldürüldü.
- From 1 to 6 years, but, don't worry, in your case... -... they will be 12!
1 yıldan 6 yıl'a kadar, ama endişelenmeyin sizin durumunuzda 12 yıl olur.
Excuse me, I don't think this has something to do with your case... but it was strange to see him among those in the photos.
Kusura bakmayın, araştırmanıza faydası olur mu bilmiyorum ama bu fotoğrafların içinde onu görünce şaşırdım doğrusu.
So, you follow the same law of improvisation... which is that you do whatever your impulse, as the character, tells you to do... but in this case, you are the character.
Doğaçlamanın kurallarını takip ediyorsun karakterin, güdülerin sana neyi gösteriyorsa o şekilde davranıyorsun, ancak bu seferinde canlandırdığın kendinsin.
I told your wife, I'm sorry we have to meet out here, but I got a case in superior court.
Burada görüştüğümüz için üzgünüm ama üst mahkemede bir davam var.
The difference in your case is barely perceptible, but it's bothering me.
Sendeki fark zar zor anlaşılabilir ama bu, beni rahatsız etmeye başladı.
Well, I know, but just in case you change your mind.
Biliyorum ama fikrini değiştirirsen diyorum.
It's Wednesday, but in case you forgot, it's almost been nine years since you've been married to me, so... here's your prize.
Çarşamba evet, ama unutmuş olabilirsin, benimle evleneli neredeyse dokuz yıl oldu, bu yüzden... işte ödülün.
But I guess in your case...
Ama sanırım senin durumunda...
BUT I GUESS IN YOUR CASE, THAT AIN'T NO DAMAGE DONE, IS IT?
Ama sizin beyniniz olmadığına göre sorunda yok, öyle değil mi?
In my case, God. In your case, God knows, but I'd be surprised if he's won any design awards.
Benim durumuma göre Tanrı, senin durumuna göre ise Tanrı bilir, ama tasarım ödülü kazanmışsa hiç şaşırmazdım.
Look, look, look, I wouldn't have butted in, but I know that tonight is your last chance to tell the boss you got a case of the screaming thigh sweats for him.
- Aslında karışmazdım patron ama bu akşamın patronuna nasıl yanık olduğunu açıklamak için son fırsatın olduğunu biliyorum.
In that case I have little choice but to sample your beans.
Bu durumda fasulyenin tadına bakmaktan başka çarem yok.
Your father gave me strict orders not to turn the jacket over to anyone but I suppose I can make an exception in your case.
Babanızın bana, ceketi hiç kimseye vermemem konusunda kesin talimatı var ama sanırım sizin durumunuzda bir istisna uygulayabilirim.
I realise getting on the force is no walk in the park, but once we wrap up this case and with your recommendation well, who knows?
Biliyorum, teşkilata girmek çocuk oyuncağı değil, ama... şu işi halledersek, sen de beni tavsiye edersen... kim bilebilir ha?
But not in your case, cos l see that you're a strapping lad, aren't ya?
Çünkü yapılı bir çocuksun.
But, in your case, I think I recant.
Evet.
They'll be there maybe an hour, "But keep your seats in case they get it fixed sooner."
Uçak 1 saat gecikecektir, ama yolculara oturmaları söylenir.
But in legal terms, your case is what we call bullshit.
Ama hukuki bakımdan, senin davan bizim tabirimizle çöp kutusunu boylar.
No but I took your bags and your travel wallet just in case.
Hayır ama ne olur ne olmaz diye bavullarınızı topladım.
I appreciate the honor you do me, Mistress MacGregor, in bringing your case. But from all I'm acquainted with your husband, he has earned the enmity of the Marquis of Montrose by borrowing money that he cannot repay, and ever harrying his stock as blackmail.
Bu mesele için bana geldiğinize minnettarım Bayan MacGregor ama bildiğim kadarıyla kocanız geri ödeyemeyeceği bir borç aldığı için Montrose Markisi'nin düşmanlığını kazandı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]