Calm her down traduction Turc
470 traduction parallèle
André, please help me calm her down.
André, onu sakinleştirmeme yardım et lütfen.
He'll give her a shot. It'll calm her down.
İğne vurulursa, sakinleşir.
We must calm her down.
Onu sakinleştirmemiz gerekiyor.
I'll calm her down.
Ben onu sakinleştiririm.
Don't you think you better calm her down? She'd do one of those beasts a fearful injury.
O yaratıklara zarar vermeden onu sakinleştirseniz iyi olacak.
I took her for a walk to calm her down.
- Sakinleşmesi için onu yürüyüşe çıkardım.
Stryker's probably trying to calm her down.
Stryker muhtemelen onu sakinleştirmeye çalışıyordur.
Flowers are the way to calm her down.
Çiçekler onu sakinleştirmek için.
You know, calm her down.
Anlıyorsun ya, onu sakinleştirmem lazım.
Then she won't bother us, and it'll calm her down, too.
O zaman bizi rahatsız etmez, onu sakinleştirir aynı zamanda.
But just to calm her down.
Ama sadece onu sakinleştirmek için.
I couldn't calm her down.
Onu sakinleştiremedim.
Yeah, I was trying to calm her down, and I said, "Who is this?" and she said, "Lydia Corman."
Evet, onu yatıştırmağa çalışıyordum, ve dedim ki, "kimsiniz?" O da dedi ki, "Lydia Corman."
Trapped in the daylight, alone... without a kingdom, without the teaming bugs to calm her down... my fragile little sister, Queen Rita, drifted away.
Günışığında tuzağa yakalandı yapayalnız yeri yurdu olmadan onu sakinleştirecek böcekler olmadan benim narin kızkardeşim, Kraliçe Rita, kendini akıntıya bıraktı.
I gave her some wine to calm her down.
Sakinleşmesi için ona biraz şarap içirdim.
I fucked her all night to calm her down.
Sakinleştirebilmek için tüm gece siktim.
It'll calm her down.
Sakinleşiyor.
Rebecca was a little nervous and I thought it might calm her down.
Rebecca biraz gergindi. Bunun onu biraz sakinleştireceğini düşündüm.
There's no way to calm her down.
Onu susturmanın imkânı ihtimâli yok.
Stranger anxiety, remember? Calm her down.
Onu sakinleştir.
Something to calm her down.
Sakinleşmesini sağlayacak bir şey.
Just calm down and everything will be all right.
Sakin ol önce, her şey yoluna girecek.
Calm down, calm down. Calm down.
Sakin ol, her şeyin bittiğini düşün.
It'll calm her down.
Bu onu sakinleştirecek.
The doctor's here, calm down!
Bak, doktor geldi. Merak etme, şimdi her şey yoluna girecek.
- Calm down.
- Her şey yolunda!
Yes, let her calm down first.
Biliyorum. En iyisi biraz sakinleşmesi.
Now calm down and wait for her.
Şimdi sakinleşin ve onu bekleyin.
Calm down.
- Sakin ol, her şey yolunda.
Calm her down.
Sakinleşsin.
When things calm down, we would release her from her vows if she wishes.
Olaylar soğuduktan sonra, isterse... yeminini geri alabilir.
You talk to her. if only she'd calm down.
Kadınlar daha duyarlı olurlar. Onunla sen konuş. Sakinleşsin yeter ki.
I don't want to stay here anymore jerry get her out calm down...
Artık burada kalmak istemiyorum. - Jerry onu dışarı çıkar! - Sakinleş..
- Have you told her it's a summer job? - Calm down.
- Ona, bunun geçici bir iş olduğunu söyledin mi?
Calm down, it's all over now
Sakin ol, her şey sona erdi artık.
I'm sure once you explain everything, she'll calm down and be OK.
Her şeyi açıklayınca, sakinleşeceğinden eminim.
- Cover her arms. - Miss PuIaski, calm down now.
Bayan Pulaski sakin olun!
Calm down.
- Sakin ol. - Her şey yoluna girecek.
Calm down, both of you.
Her ikiniz de, sakin olun.
Calm down, I know every bump on this road!
Sakin ol, bu yoldaki her taşı bilirim.
Tell her to calm down.
- Ona sakin olmasını söyle.
- Calm down, it's all right now.
- Sakin ol, her şey yolunda.
I couldn't calm her down.
Onu susturamadım.
Marthe, calm down, calm down, everything will be alright.
Marthe, sakin ol. Her şey düzelecek.
- Calm down, it'll be fine.
- Sakin ol, her şey düzelecek.
Everything is gonna be OK if you just calm down and start acting rationally.
Eğer sakinleşir ve normal davranırsanız her şey yoluna girecek.
I run into her. I need three spritzers afterward to calm down.
Sakinleşmek için 3 ağır ilaç ancak yetiyor.
- Calm down, Beatrice, and let her say- -
Sakin ol, Beatrice, Bırak da konuşsun Onu Lyle ile takdim edeceğimizi sanıyordum...
Calm down or her brains go all over the wall.
Herkes sakin olsun ; yoksa beyni her yana dağılacak!
It's not always good to let things calm down.
Sakın yarına bırakma. Yani, olayların yatışmasını beklemek her zaman iyi değildir.
That he does everything for a reason, so calm down.
Yaptığı her şeyin bir nedeni var, demek. Bu yüzden sakin ol.
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23